Eataly beş yıldır Zorlu Center AVM’de hizmet veriyor. İlk seneler çok anlaşılmadı. Yurt dışında Eataly konseptini bilenler bu mağazaların hızlı trafiğini, kalabalığını da iyi bilir. İlk birkaç yıl İstanbul, Eataly için kolay geçmedi. Yemek sipariş şekilleri alışılmışın dışındaydı ve tüketici durumu kavramaya çalıştı. Neden dört kişi oturdukları bir masada hemen yanı başlarındaki balık ızgarasından seçim yapamadıklarını, içlerinden biri pizza isterken niçin hemen ileride duran fırından sipariş veremediklerini, oturdukları masadan hangi yemeklere ulaşabileceklerini çözmeye çalıştılar. Sonunda insanlar sıkıldı ve kendini AVM’nin açık hava restoranlarına attı.
Şarküteri reyonunun müdavimi olan bendeniz ise her gittiğimde “Aman lütfen kapanmasın” endişesi ile içeriye adım atıyordum. Toplam 8 bin m2 alana kurulan Eataly’de taze makarna, et, balık, sebze-meyve, kuru meyve, çikolata, kahve, meyve suları ve şarküteri ürünlerinin yanı sıra ev gereçleri, kozmetik, yemek ve beslenme kitapları gibi gıda dışı ürünlere de yer veriyor. Restoranlarında ise makarna, pizza, mozzarella, et, balık, tavuk ve sebze ağırlıklı menüler sunuyor. Bu büyük mağazada nihayet geçtiğimiz yıl dinamik bir hareket başladı. Ve bu hareket öyle hızla artıyor ki, artık bazı restoranlarında yemek yemek için sıraya girmek gerekiyor. Tabii bu başarıda önemli bir rol üstlenen ve bir kaç yıl önce Eatly’de genel müdür olarak göreve başlayan Osman Cenk Akın’a bu alışılmadık konsepti sorduk.
- Eatly, İstanbul’da sosyetik bir konumda. Oysa İtalya’da hayatın içinde, keyifli, sıradan bir nokta. Bu fark normal mi, istenen bu muydu?
Eataly, dünyanın tüm noktalarında marketten daha çok, gastronomi alanı olarak konumlandırılmış durumda. Zorlu Center mağazası New York’takiyle aynı konseptte, kendi içinde üst seviye bir AVM olması sebebiyle böyle bir algı da doğmuş olabilir ama cadde mağazamızla birlikte bu algının değişeceğini düşünüyoruz.
- Sebze reyonunuzda iki eleştirim var. Birincisi fiyatların yüksekliği, ikincisi de mevsim dışı ürünün bol olması.
Türkiye’nin dört bir yanından yağmur suları ile beslenen meyve ve sebzeler, kendinden en saf hali ile yeşeren kekik gibi bitkiler aynı tazelikle manavımıza geliyor. Fiyat konusunda ise ürünlerimizin, benzer seçkisi olan yerlere göre daha erişilebilir olduğunu düşünüyoruz.
- Türkiye’de Eataly öncesi hiç olmayan İtalyan peynirleri var mıydı? Mesela Stracciatella sizinle giriş yaptı diye biliyorum.
Evet sanırım öyle oldu. Stracciatella dahil tüm taze peynirlerimizi kendimiz yapıyoruz. Her gün sıfırdan 13 çeşit peynir üretiyoruz. Tüm peynirler İtalyan reçetesiyle hazırlanıyor. Taptaze, her gün masaların en önemli karakterleri oluyorlar. Patenti de bize ait makarna cipsimiz, cantuccini, grissini, nacciolini ve mandorlinilerimiz de var. Yine yepyeni ürünümüz Crostata (kayısı, portakal ve limon reçelli turtalar) bu ay raflarda olacak.
OSMAN CENK AKIN EATALY İSTANBUL GENEL MÜDÜRÜ
Bu olumlu değişimi nasıl başardınız sorusuna “Hepimiz bir şekilde şehrin hızına yetişmeye çalışıyoruz. Bir yandan fazla zaman harcamak istemiyor bir yandan da sağlık ve kaliteden ödün vermek istemiyoruz. Yeme içme sektörüne yeni bir boyut kazandırarak, standart bir restoranın vereceği hizmetlerin üzerine çıktık. Eataly’i zaman geçirilecek keyifli bir yaşam alanı haline getirdik. Sürekli değişiklik içindeyiz çünkü değişmeyen tek şey, bizim için değişim” diyor.
Şef Claudio Chinali Türk yemeklerini çok seviyor!
Claudio, Eataly İstanbul’un tüm üretiminden ve mutfağından sorumlu. Kariyeri boyunca birçok farklı ülkede farklı restoranlarda görev yapmış. 7 Michelin yıldızlı Bruno Barbieri ve İtalya’nın en önemli eğitmen şeflerinden Michelin yıldızlı Igles Corelli gibi isimlerle çalışarak gastronomi alanında kendini geliştirmiş. Eataly’i İstanbul mağazası açılmadan önce de yakından takip ediyormuş. Henüz Eataly açılmadan kendisi ile görüştük. O da böyle büyük bir projenin içinde yer almaktan çok büyük heyecan duydu. Yedi yıldır İstanbul’da yaşıyor. Bu zaman diliminde Türk mutfak kültürüyle de ilgili çok şey öğrendi. Özellikle Akdeniz mutfağının tarihiyle ve kültürlerin birbirlerinden nasıl etkilendiğiyle yakından ilgileniyor. Bu sebeple misafirlerimize popüler ve geleneksel İtalyan yemeklerini sunmayı seviyor.
Restoran ama Pop-Up Restoran!
Mağazanın üst katında, pizza restoranının hemen sağ tarafında sevimli bir köşe var. Bu köşeyi pop-up restoran olarak tanımlıyorlar. Burada iki ayda bir farklı bir konsept yer alıyor. Eataly, gittiği her şehirde yeme içme kültürüne katkıda bulunmayı ilke edinmiş bir marka. Geleneksel İtalyan mutfağı ana damarı oluştursa da buradaki restoranı Türkiye’ye ait yerel yemek kültürünü desteklemek için kullanıyorlar. Pop-Up restoranda daha önce Mardin’den Cercis Murat Konağı ile şef Ebru Baybara konuktu. Şu an Kastamonu mutfağının önemli temsilcilerinden İksirli Çiftlik markası konuk. Matematik Öğretmeni İksir Aydın emekli olunca, doğduğu topraklar Kastamonu-Daday’da 1926’da yapılan bir konak satın alıp, restore ettirmiş. İksir Hanım Konağı ismiyle hayat bulan restoran, İksir ailesinin ürettiği reçeller, marmelatlar, pekmezler, ekşiler, turşular ile geleneksel yapım şekilleriyle üretilen tamamen katkısız, özel ürünlerle Kastamonu’nun kadim siyez bulguruyla yemekler hazırlayan bir marka. Anlayacağınız pop-up restoranda özel işler yapan insanlar ve yöresel kıymeti büyük olan markalar misafir ediliyor.