Evinde beyin kanaması geçirdiği tarihten yaklaşık 1 ay öncesi... 18 yıldır devam eden Telegram saldırısının en ağırlarından birine mâruz kalıyor. Nefesini kesiyorlar…
Saldırı sonrası ev halkına vasiyetini yazdırıyor. Baran Dergisi yazarlarından Abdullah Kiracı’yı telefonla arayıp söylediklerini kaydettiriyor: “Öleyim, kalayım; benim vücudumda bir şey yok! Mevzu bundan ibaret! Tamam mı? Ben hasta masta değilim! Bir şeyim yok! Yani şimdi buna vur derlerse vururmuş, beni şey yapacakmış falan… Böyle yaparsa ben kalpten gidiyorum; veyahut da doğrudan doğruya şiddetli bir yakmayla, yani yakarak beni şey edecekler falan…”
Hiçbir hastalığı olmayan Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu 4 Mayıs Cuma günü Yalova’daki evinin bahçesinde beyin kanaması geçiriyor ve iki haftalık hastane sürecinin ardından 16 Mayıs günü perde arkasına geçiyor!..
Mütefekkir Mirzabeyoğlu şehadetinden önce katillerini söyledi: Telegramcılar!
Telegram mevzusuyla alâkalı Şubat ayında üst üste 2 yazı yazmıştım (Davos’ta Zihin Kontrolü Konuşuldu. http://www.star.com.tr/yazar/davosta-zihin-kontrolu-konusuldu-yazi-1305644/& Zihin Kontrolü ve 28 Şubat http://www.star.com.tr/yazar/zihin-kontrolu-ve-28-subat-darbesi-yazi-1306513/başlıklı yazılar). Bu seneki Davos Zirvesi’ne katılan Ak Parti’nin kurucularından Cüneyt Zapsu’nun “Davos’ta beynin hacklenmesi konuşuldu” sözlerine dikkat çekmiştim: “Çok değil, 15-20 yıl sonra insanların bambaşka bir cins haline gelme durumu var. Şu an son insan jenerasyonu… Bizden sonraki jenerasyon bağımsız olarak yaşayamayacaklar… Küçük bir elit grup idare edecek insanlığı, sadece memleketleri değil… Bağımsız düşüncelerini kaybetmiş bir insanlıktan bahsediyoruz… Beynimiz hacklenmeye başlandı bile. Beyin dalgaları bir takım biyometrik sensörlerle ölçülmeye başlandı. Bunlar elektrik akımına çevrilerek analiz edilmeye başlandı. Sizin ne düşüneceğinizi, birini gördüğünüz an nasıl reaksiyon vereceğinizi anlamaya başladılar…”
Bu sözleri söyleyen Zapsu sözünün başında şu kaydı düşüyor: “Dünya Ekonomik Forum siyasi bir sirk değil sadece. 90’ların başında ilk geldiğimde kök hücre konuşuluyordu, 15 sene sonra dünyada konuşulmaya başlandı… Bu sene dikkatimi çeken, beni de rahatsız eden bir konu…”
Kök hücrenin konuşulduğu Davos zirvesinin üzerinden geçen 15 yılın ardından dünyada kök hücre konuşulmaya başlanmış olabilir ama zihin kontrolü mevzusu öyle değil. Zapsu’yu rahatsız eden mevzuyu, ki rahatsız olma hususunda sonuna kadar haklı, Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu zindanda ağır işkenceler altında 18 yıl önce tespit edip adını koyuyor: “Telegram: Zihin kontrolü... Bir bakıma Türkiye'de pratiği -teorisi de!- benimle meşhur olan bu iş, "ilim sınır tanımaz!" tesellisiyle Lût kavmine parmak ısırtır melanete ve yardımcı unsurlarla insanı robotlaştırmaya davranmışken, diğer yönüyle "dünyada" da kıstırılmış fertler üzerindeki tecrübelerin sınırını aşamamıştır. Bu ikazdan sonra bildirmeliyim ki, gerek yaşamış kobay ve gerekse mevzuu alakadar eder buudları işaretlemek bakımından, galiba dünyada da ilk örneğim!”
Davos’ta zihin kontrolünün konuşulması şunu gösteriyor: “Lût kavmine parmak ısırtır melaneti” yapan lûtîler Telegram’da istedikleri seviyeye geldiler ve artık Davos Zirvesi gibi toplantılar üzerinden, Mirzabeyoğlu’nunifâdesiyle “kendisine lüzum kalmadan tesirin kat ve kat arttırılması” için gündeme sokuyorlar.
Mütefekkir Mirzabeyoğlu’nun “Beni öldürecekler” dediği Telegramcılar’ı bulmak devletin işi! Zapsu’nun bahsettiği, insanlığı robotlaştırıp kendilerine köle yapacak küçük bir elit grup kim? Bir an önce tespit edilip Türkiye’deki uzantılarıyla birlikte teşhir edilmeli. Bu saatten sonra, “zihin kontrolü mümkün mü değil mi” gibi lüzumsuz lakırdılar yapmanın bir mânâsı yok. Telegramcılarla can pahasına mücadele eden ve teslim olmayan Salih Mirzabeyoğlu’na inanmadınız da Davos’ta toplanan küçük elit gruba da mı inanmıyorsunuz! Yoksa, “kölece de olsa yaşama tutkun”uz sebebiyle mi sesiniz çıkmıyor!