Gece yarısı herkes uykudayken Ermenistan, Gence’ye gönderdiği füzelerle doğrudan sivilleri hedef aldı. 13 sivil hayatını kaybetti, onlarcası yaralandı, meskenleri yerle bir oldu.
Tartışmasız bir savaş suçu irtikap edildi.
Peki çağdaş dünya ne yaptı? İnsan haklarından bahseden o demokrasi havarisi ülkeler ne tepki verdi?
Hiç.
Dahası o anlı şanlı haber ajansları bu savaş suçunu haber olarak bile vermedi. CNN ve BBC baş kesen İslami terör haberlerini manşet yaptı. Reuters ise Trump’ı manşete taşıdı Gence katliamına hiç yer vermedi.
Sorunu çözme eksenli MİNSK grubu (Rusya, ABD, Fransa) üyeleri bırakın kınamayı Ermenistan’a destek olmayı tercih etti. Rusya ateşkes hamlesiyle Ermenistan’a açıktan destek olmayı tercih etti. Fransa meclisi Karabağ’ı resmen tanıma tartışmalarına sahne oldu. ABD dış bakanı Ermenistan’ın savunma hakkından bahsetti.
Dünyanın kör ve sağır olduğu bu şartlarda Azerbaycan’ın yanında yüksek sesle yer alan Tek ülke Türkiye oldu.
Onun içindir ki cumhurbaşkanından sokaktaki Azerbaycan vatandaşına kadar hemen hepsi Türkiye’nin bu cesur desteğine içtenlikle teşekkür eder oldu.
Başkan Erdoğan liderliğinde bağımsız politikalar üreten Türkiye, sadece bölgenin değil dünyanın ruhu ve vicdanını temsil eden tek ülke oldu.
Emperyalizmin Suriye’de kurduğu tezgâhı, Libya’da oynadığı oyunu, Doğu Akdeniz’de kurulan tuzağı Erdoğan liderliğindeki bu Türkiye bozdu.
Onun için Başkan Erdoğan, Türkiye düşmanlarının ortak hedefi haline geldi.
Onun için ‘seni başkan yaptırmayacağız’ kampanyaları düzenlendi.
Onun için muhalefet tek adam diyerek saray rejimi diyerek ülkenin cumhurbaşkanını tanımama politikaları güttü/güdüyor.
Onun için ABD Başkan adayı Joe Biden, Türkiye’de tek hedeflerinin Başkan Erdoğan’ı devirmek olduğunu ilan etti ve bu işi muhalefeti destekleyerek yapacağını duyurdu.
Muhalefet de tam Biden’ın arzusu istikametinde politikalar belirleyerek Erdoğan nefretiyle söylem geliştirmeyi ve uçuk beyanatlar vermeyi tercih etti.
Biri kalktı Erdoğan seçim yaptırmayacak derken bir diğeri erken seçim derdine düştü.
Muhalefet partilerinin birleştiği tek nokta var o da eski sisteme dönmek. Adını güçlendirilmiş parlamenter sistem koydukları bir hülyanın peşine düştüler.
Çünkü başkanlık sistemiyle artık muhalefet partilerinin iktidara gelme ihtimali kalmadı.
Zira bu sistemde artık partilerden ziyade adayların iktidarı söz konusu.
Başkan adayı seçimi kazanır 5 sene ülkeyi idare eder. Seçimden sonra hükümet ortağına ihtiyacı yoktur. Koalisyon ortağına ihtiyaç yoktur. Meclisin güvenoyu yoktur. Gensoru yoktur.
Bütün bunlara ilaveten nüfusunun yüzde yetmişi muhafazakâr olan Türkiye’de artık Kılıçdaroğlu veya Kaftancıoğlu zihniyetindeki siyasetçilerin iktidar olma ihtimali ortadan kalkmıştır. Yani klasik bir CHP’linin cumhurbaşkanı seçilmesi imkânsız hale gelmiştir. Onun için Kılıçdaroğlu ‘ben adayım’ diyememektedir. Onun için Ekmelüddin’den ve Başkan Erdoğan’ın eski arkadaşlarına yeşil ışık yakmaktan medet ummaktadır.
Ve onun için CHP’nin içi cadı kazanı gibi kaynamaktadır. Onun için erken seçim söylemleriyle tabanını meşgul etmeye çalışmaktadır. Onun için aslı astarı olmayan belediye başarılarından bahsetmektedir. Onun için partilerle ilgili anketlerden söz ederek AK Parti oylarının eridiğinden bahsetmektedir.
Bir daha hatırlatalım. Bu sistemde cumhurbaşkanı adayının alacağı oy önemlidir.
Bu sistemde partisi zayıf da olsa eğer aday güçlüyse seçilebilir. Fransa ve Tunus örneğinde olduğu gibi.
Kaldı ki AK Parti her şeye rağmen Türkiye’nin en büyük partisidir. Mahir Ünal beyin açıkladığı gibi AK Parti %41-42 bandından aşağıya düşmemiştir.
Düştüğünü kabul etsek bile muhalefetin yükselmediği de gün gibi ortadadır.
Metropol, Eylül ayı anketinde AK Partiyi %32 bandında gösteriyordu. Buna mukabil CHP’nin %17’lerde olduğunu gösteriyordu. Yani muhalefette yaprak kımıldamıyordu.
Tam tersine yine Eylül ayında Betimar’ın yayınladığı araştırma sonuçları, seçmenin muhalefete hemen hemen hiç inanmadığını gösteriyordu.
AK Parti hükümetinin Türkiye’nin sorunlarını çözeceğine inanıyor musunuz? sorusuna %48.7 Evet, %42.3 Hayır cevabı vermiş!
Muhalefetin Türkiye’nin sorunlarını çözeceğine inanıyor musunuz? Sorusuna %17 Evet, %68.5 Hayır demiş!!!
Aynı ankette AK Parti %41.9, MHP %10.5, CHP %23.4, HDP %10.7, İP %9.3 oranında oy almış. Yani Cumhur ittifakı %52.4, Millet İttifakı ise %43.4 bandındadır.
Muhalefet anketlerdeki parti rakamlarıyla kendini avutmak yerine Başkan Erdoğan’ın karşısına kimi çıkaracak onu düşünmelidir!
Temmuz ayında Areda Survey’in ‘Kimi cumhurbaşkanı olarak görmek istersiniz?’ sorusuna verilen cevaplar da şöyle:
R.T. Erdoğan %48.7, M. Yavaş %13.6, S. Demirtaş %7.7, M. Akşener %5.8, K. Kılıçdaroğlu %4.9, D. Bahçeli %3.5, A. Babacan %0.7, T. Karamollaoğlu %0.4, A. Davudoğlu%0.4, A. Gül %0.1
Bahçeli aday olarak Erdoğan’ı ilan ettiği için Başkan Erdoğan’ın oyu yine %53.2 bandındadır.
Ve önümüzde daha üç sene var.
Bir tarafta uyumlu ve disiplinli Cumhur İttifakı diğer tarafta ise ilişkileri pamuk ipliğine bağlı bir Millet İttifakı ve içi fokur fokur kaynayan CHP, İP ve HDP .
Seçmen kimi tercih eder sizce?