Sadece Büyükçekmece ve Maltepe’de yaşanan skandallar bile tek başına bütün İstanbul seçimlerinin yenilenmesini gerektirecek kadar önemlidir. Ki bu da dahil bütün seçeneklerin masada olduğu son derece karmaşık bir dönemden geçiyoruz. Kim ki ‘ben bundan sonra ne olacağını biliyorum’ diyorsa yalan söyler. Süreç tamamlanmamış kamuoyu tatmin olmamıştır. Bir tarafta İmamoğlu’na giden 4 milyon oy üzerinden ‘mazbata’ edebiyatı yapılırken diğer bir tarafta da bir 4 milyon seçmenin daha iradesi olduğu unutulmasın. Herkes oyunun nereye gittiğini bilmek istiyor. Bakın bir haftada çalınmış 15 bin oy geri döndü. Kim bilir belki de Büyükçekmece’de sahte seçmen kaydı yapılmamış olsaydı, bu şartlarda Binali Yıldırım’ın seçim kazandığı kesinleşmiş olacaktı. Oyların yeniden sayılmasından tutun da seçimin yenilenmesine kadar her şey bu seçimin bir parçası. Saygıyla ve sabırla beklemek lazım.
Bütün İstanbul avukatları bu beyana katılıyor mu?
İstanbul Barosu açıklama yapmış. Deniyor ki;“İstanbul’da seçimler bitmiştir, bütün yurttaşlar bu seçimin sonucunu bilmektedir. Hayatın doğal akışı ilan edilmelidir.” ‘Verin mazbatasını adamın’ diyor anlayacağınız. Adalet arayanları tek çatı altında toplayan baronun durduğu yere bakar mısınız? ‘Herkes bu seçimin sonucunu biliyor’muş. Efendi, ben İstanbul’da oy vermiş bir seçmen olarak bu seçimin sonucunu bilmiyorum. Sen hangi veriyle bu kadar açık bir tavır ortaya koyabiliyorsun ki! İstanbul’da 50 bin avukat var. Onların yasal temsilcisi olarak İstanbul Barosu Başkanlığı böyle küstah bir açıklamayı nasıl yapabiliyor acaba. Mevcut halde yasal sürecin sonunun beklenmesi gerektiğini düşünen avukatlar neden çıkıp sesini yükseltmiyor? Neden “sen benim adıma konuşamazsın” demiyor Baro’ya? Baro Başkanlığı kim oluyor da devam eden bir yargısal sürece haricen müdahale etmeye kalkıyor? Baronun bu yaptığı en hafif tabirle saygısızlıktır. Baronun görevi bu değil. Bir dönem darbecilerin arka bahçesi haline gelmiş olan Baro şimdi de kendine durumdan vazife çıkarmaya çalışıyorsa bilmeli ki yanlış yolda.
CHP’ye güzellemeler yapan AKP’liler!
AK Parti’nin AKP’lileri CHP güzellemeleri yapmaya başladılar bile. Tamamen kendini kaybedip sonuçların çok da iyi olduğunu söyleyenleri, İmamoğlu’nun görevine başlayacağı günü iple çekenleri görüyorsunuzdur. “Senelerdir canla başla AK Parti’yi savunduk bir bardak suyunu içmek nasip olmadı bari biraz CHP’ye yaslanalım oradan ekmek yeriz” diye mi düşündüler ki? Her şeyi ‘para’ olarak görenler için iki sonucu var elbette bu işin. Ya ‘şimdiye kadar buradan ne kazandık ki’ türü bir sonuç ya da ‘buradan yediğimiz kadar yedik artık biraz da şuradan yiyelim’. Bunlar bir de sağda solda ‘dava’ falan gibi üzerlerinde emanet duran laflar da ediyorlar ya yazık. Hele bir tanesi nasıl döşenmiş “Artık karşımızda laiklik bayrağı sallayan, milliyetçilik yapan, askerden medet uman bir CHP yok. Bolu Belediye Başkanı göreve Kuran’a el basıp yemin ederek başladı.” Bu arkadaşın ayakta alkışladığı dakikalarda söz konusu Bolu Belediye başkanı, ilk icraat olarak Suriyeliler için ayrılan fonu kapattığını ilan ediyordu. Öyle işte.
Kendini çok önemli zannedenleri de gördük bu vesileyle
Bazı tekaütleri görüyorsunuzdur. “Benim üstümü çizmeseydiniz böyle olmazdı” diyen. İsim sormayın. Medyada var, bürokraside var, siyasette var. Var oğlu var. Yeniden aday gösterilmeyen belediye başkanlarından yazdığı gazeteden ayrıldığı için kızgın olan yazarlara kadar. Parti kendi etrafında dönüyor sanki. Son seçimler daha belirgin biçimde gösterdi ki, seçmenin kırmızı çizgisi Recep Tayyip Erdoğan. Onun dışında kimse kendisine marifet atfetmesin. Mezarlıklar vazgeçilmez insanlarla dolu.