Sonuçla kastettiğimiz kimin kazanmasının daha yüksek bir ihtimal olduğunu söylemek değildir. Bu seçimin asıl sonucu ülkemiz siyasetine etkisinin ne olacağıdır. Bir ülkenin sınırları sadece siyasetin belirledikleri değildir. Bu sınırlar ekonomik, eğitim ve dış etkilerle de belirlenir.
Mesela İngiltere etkili olduğu ülkelerde kendi geleceğine hizmet edecek kişilerin yetişmesi için üniversiteler kurar ve bunlar kendileri tarafından yönetilir. . Bunun faydası buralarda eğitim görenlerin İngiltere etkisinde olacağının düşünülmesidir, bunu.yapan birkaç ülke daha vardır.
Amacım buralarda eğitim görenleri eleştirmek değildir. Sadece etkili olmanın yollarından birini söylemeye çalışıyorum. Çünkü bu okullarda eğitim görenler şüphesiz kendi ülkelerine hizmet ederler, ancak o ülkeye karşı da olumsuz bir tavırları olmaz. Büyük güç olmanın ikinci özelliği ekonomiktir. Eğer bir ülkeyi ya da bir çevreyi kendi ürettiklerinize muhtaç hale getirirseniz bunları da etkilersiniz. Bunun dışında işbirliği yaptığınız ülkenin sizinle birlikte daha güvenli olacağını düşünmesidir.
Bu konuyu tartışmamın nedeni Erdoğan’ın benzer bir projeye sahip olduğu ve kendi partisinde bile bunun tam anlamıyla kabul edilmeyeceğidir.Çünkü bu partinin gücünde liderinin payı büyüktür. Şimdi bir alternatifi analiz edelim. Erdoğan parti liderliğinden ayrılırsa bu partinin gücü devam eder mi, siyasetinde bir farklılık olur mu?
Geçmişte Erdoğan’ı tasfiye amacı taşıyan, AK partinin kapatılması yönünde bir kitap yazmıştım. Bu parti kapatılır ve istenmeyen kişiler tasfiye edilirse yeni bir parti kurulacağını söylemiş adına da PAK parti olabilir diye bir mizah eklemiştim. Asıl soru, Erdoğan seçimde Cumhur Başkanı seçilirse, AK Parti ne olacak ve bölgesel bir güç olma hedefine yönelecek mi? Bir ihtimal AKP içinde farklı görüşte olanlar ya da ilişkileri farklı olanlar yeni bir parti kurabilirler . Merkez sağda böyle bir hazırlığın olduğunu da sanıyorum.Diğer taraftan CHP eski düşüncesi ve kimliği ile ortama uyamaz bu sebeple yeni bir düşünce ve bunu temsil eden bir liderle yeniden güçlü bir alternatif oluşturabilir. MHP’nin bölgesel güç olma konusunda bu gün için uygun bir ideolojisi yok. Onların da bu gelişmelere uyan ideollojiler geliştirmelerinin gerekli olduğu kanısındayım.
Türkiye’nin yeni kimliği, şüphesiz sadece kendi politikalarına bağlı olmayacaktır, bölgede böyle bir yapıya ihtiyaç olduğu ve bu işde en uygun ülke Türkiye olduğu için , bu yol önümüze açılacaktır. Ancak Dünya üzerinde egemenlik kurmak isteyen farklı güçler de vardır ve bunlar ülkemizin bölgede etkili olmasını istemeyebilir ve hatta kurulduğumuzdan beri olduğu gibi ülkemizin kendi plolitikalarının bir parçası gibi politikalar uygulamasını isteyebilir. Bu nedenle partiler arasındaki rekabetin hedefi, geleceğimizin yapılandırılması üzerinde olmalıdır. Şüphesiz bu düşünce partiler arası rekabete neden olur. Ancak bu tarafların liderlerinin kişilikleri üzerindeki eleştirilerle ifade edilmemelidir. Ya da bu gibi eleştirilerde karşıdaki partinin ana politikasının tartışılması istenmiyorsa, bu tavır bir kamuflajı olmalı ve çok büyük bir dönemeç sahte işaretlerle geçilmemelidir. Siyasi partilerin bu ve benzeri durumlarda esas olarak anlaşması ve elbette bazı görüntüleri eleştirerek taraftarlarını artırması anlaşılabilir fakat esasda hedef ülkemize büyük bir ufuk açmak olmalı ve bu tüm partilerce desteklenmelidir. “