Herkesin nefeslerini tuttuğu TFF Başkanlık seçimleri sonuçlandı. İbrahim Hacıosmanoğlu 134 oy alarak Mehmet Büyükekşi'ye karşı seçimi kazandı. Böylece Mehmet Büyükekşi dönemi sona erdi. Aslında Servet Yardımcı'nın çekilmesinin ardından spor kamuoyunun genel düşüncesi, "Büyükekşi gitsin yerine kim gelirse gelsin" şeklindeydi. Seçimin 5 oy farkla bitmiş olmasında küçük büyük rol oynayanlar var. Ali Koç'un ve Hulusi Belgü'nün muazzam konuşmasının da mutlaka payı vardır.
Ancak Hacıosmanoğlu'nun seçimi kazanmasını sağlayan öyle aktörler var ki onların rolü karşısında bu konuşmalar solda sıfır kalır. Size perde arkasında yürüyen seçim çalışmasından biraz bahsedeyim. Seçimin kazanılmasını sağlayan en önemli aktör şüphesiz Ecmel Sarıalioğlu ve onun ekibi. Bu konuda kamuoyu hemfikir. Mecnun Odyakmaz'ın etkisini de yabana atmayalım. Ancak öyle birisi var ki onun adı hiç kimsenin aklına gelmiyor. Sadece seçim kulisinin kalbinde olanlar o ismi biliyor. Bu isim kim mi?
Haluk Ulusoy.
Bu seçimin kazanılması en çok onun sayesinde oldu. Hacıosmanoğlu'na oy verenlerin yarısı Haluk Ulusoy tarafından yönlendirildi. Ural Aküzüm ve Ceyhun Kazancı'nın Hacıosmanoğlu'nun yönetimine girmesini sağlayan da Ulusoy'du. Bu strateji sonrasında Galatasaray ve Beşiktaş oyları Hacıosmanoğlu'na yöneldi. Hacıosmanoğlu'nun yönetimine bir bakın. Tipik Ulusoy yönetim kurulu modeli. Önemli alt lig takımlarının başkanları, Anadolu Kulüpleri ile Fenerbahçe dışında 3 büyük kulübün verdiği isimlerle oluşan bir yönetim kurulu ortaya kondu. Listede ismi mevcut olup kendi oyu olmayan hiç kimse yok. Listeye ismi yazılanların en az iki üç oyu var. Hedef, gerçekçi biçimde oyların tamamının peşinde koşmadan yarısına odaklanmak ve salt çoğunluğu yani toplam oyların yarısının bir fazlasını almaktı. Hacıosmanoğlu'nun seçim başarısının mimarı girebildiği tüm TFF seçimlerini kazanan Haluk Ulusoy oldu.
Gelelim kaybeden tarafa. Bu tarafın genel kurulu oluşturan delegelerin peşinde koşmak gibi bir düşüncesi hiç yoktu. Onlar için yönetim listesinin gücü de önemsizdi. Onlar, belli güçlü grupların desteğiyle TFF seçimlerini kazanabileceğine emin bir kesimdi. Bu düşünceye öylesine alışmışlardı ki, Genel Kurul üyelerini seçimden seçime hatırlamanın, onları her seçim öncesi mutlu etmenin seçimin kazanılmasına yeteceği yanılgısıyla, seçimi kaybettiler.
Bu şekilde kazanmaları zaten artık mümkün değildi. Çünkü her biri sırtlarına basarak kendilerini taşıttıkları insanların dayanma sınırını aştıklarını dahi göremeyen kibir abideleriydi. "Siyasilerden oluşan bir divan kurar, daha o noktada seçimi bitiririm" düşüncesindeki bu yapı, bir gün gelip taşın bile çatlayacağını unutmuş olmalılar. Taş çatladı.
ULUSOY FAKTÖRÜ
Diyebilirsiniz ki Hacıosmanoğlu TFF başkanlığında başarılı olabilir mi? Yaşı yetmeyenler hatırlayamaz. Ulusoy döneminde de başarı ve başarısızlık atbaşı gidiyordu. Ama Ulusoy girebildiği her seçimi kazanıyordu. TFF Başkanı olabilmek için lise diploması şartı getirilmese Ulusoy'u bugüne kadar kimse deviremezdi. O da Ulusoy aday olmasın diye konmuştu. Nitekim onun gidişinin ardından bu şart kaldırıldı. Kaderin bir cilvesi olsa gerek. Eğer TFF Başkanlığı için lise diploması şartı halen aransaydı Hacıosmanoğlu da asla TFF Başkanı olamayacaktı. Gelelim sorunun cevabına. Hacıosmanoğlu da tıpkı Ulusoy kadar başarılı olacaktır. Seçimi kazanmasını sağlayan çoğunluk için başarısı yeterli gelecektir. Bu da hiç zor değil. Bir dahaki seçime daha dengeli bir yönetim listesi oluşturulacak ve seçimi yine kazanacaktır. Bu grubun başında Hacıosmanoğlu mu olur yoksa Ulusoy sahalara tekrar döner mi bilemem. Ancak bu grubu uzun yıllar Türk Futbolunun en tepesinde göreceğiz. Buna kendinizi hazırlayın.
FENERBAHÇE NEREDE DURACAK?
Gelelim Fenerbahçe'nin bu yeni düzendeki yerine. "Bu seçim bizim için yok hükmündedir" diye noktayı koydu Ali Koç. Tıpkı seçilişinin kısa bir süre ardından Ulusoy ile köprüleri atan Aziz Yıldırım gibi Ali Koç da Hacıosmanoğlu ile arasındaki tüm bağlarını kopardı. Bundan sonra yönetimler arasında mutlaka bir diyalog kanalı açılacaktır. Ama bu kanalı siyaseti kullanan Göksel Gümüşdağ'ın temsil ettiği grubun Fenerbahçe yönetimindeki mensupları inşa etmeyecektir, edemezler de. Acun Ilıcalı, Hakan Safi ya da Ahmet Ketenci ile bu diyalog kanalı kurulamaz, kurulamayacak. Bu dediklerimi not alın. Bir süre sonra gidişatı siz de göreceksiniz. Mecnun Odyakmaz'a da kimse umut bağlamasın. Adil davranacaktır.
Ancak o kadar.
Bir özgül ağırlığı olacaktır. Ama yeterli olamaz. Güçlü bir takım kuruldu. "Bu takımı kimse tutamaz, durduramaz" demeyin. Haluk Ulusoy dönemlerine bir bakın. Her sezon bir öncekinden daha güçlü takımlar kurdu Fenerbahçe. Ama kaç kez şampiyon olabildi? Aziz Yıldırım da tıpkı Ali Koç gibi esti gürledi. Mücadele etti durdu. Ne oldu sonunda? Lige favori giren Fenerbahçe pek çok sezonu kupasız kapattı. Aziz Yıldırım bu yapı ile bir ömürlük mücadele verdi. Haluk Ulusoy'un devre dışı bırakılıp Levent Bıçakçı'nın Mehmet Ali Yılmaz'a karşı seçimi kazanması ve seçilmesi ile bu mücadeleyi de kazandı. Kazandı da ne oldu? Akabinde TFF koltuğuna Rahmetli Hasan Doğan'ın ardından Göksel Gümüşdağ'ın temsil ettiği grubun iç mücadelesi ve grup içinde palazlananların iteklediği TFF Başkanları geldi. Herkes döneminin kaymağını yedi, keyfini sürdü. Olan da Türk Futbolu'na oldu. Futbol öldü.
Ruhuna bir Fatiha okuyanı bile yok.