Kazananlar başlığında 2+1’lik listeden bahsedebiliriz. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan kuşkusuz listenin başında. Zira 16 yıl sonra yüzde 52,58 oy alarak, 2014’teki yüzde 51,79’un üzerine çıktı.
Burada “MHP’nin katkısı”nı ihmal ediyor değilim. Ancak 2014’te de MHP seçmeninden -MHP-CHP ortak adayına rağmen- oy almıştı. Zira Erdoğan, kendi kitlesinin dışından da oy potansiyeline sahip bir lider. Ve bu sayede 2002’de yüzde 34,42 oyla çıktığı yolda partisinde yüzde 49,5’lara, şahsında da yüzde 52,58’e ulaşmayı başardı.
-Seçimin ikinci kazananı MHP ve Devlet Bahçeli. Zira hem 1 Kasım 2015’teki oy oranını korudu, hem de yeni sistemin ‘her seçmene iki oy’ hakkı vermesini değerlendirerek, daha önce AK Parti’ye oy veren milliyetçi seçmeni cumhurbaşkanlığında Erdoğan’a, milletvekilliğinde MHP’ye oy vermeye yönlendirdi. Böylece AK Parti TBMM’de salt çoğunluk olan 300 sandalyenin altına düşerken, MHP ‘anahtar/kilit’ parti haline geldi. AK Parti’nin oy düşüşü olan yerlerde MHP’nin oy arttırması bunun göstergesi.
-Listeye ‘artı bir’ olarak ekleyeceğim aktör CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce. ‘Artı bir’ olmasının nedeni şu; İnce, meydan performansı ile kişisel oyunu partisinin 8 puan üzerine, yüzde 30,7’ye çıkardı; ancak bu oy, 2014 cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP ve MHP’nin çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun aldığı yüzde 38,44’teki CHP oyundan çok yüksek değil. Bu seçimde de ‘hayır bloku’ olarak İnce, Meral Akşener (İP) ve Temel Karamollaoğlu’nun (SP) toplam oyu yüzde 38,83.
İnce’nin başarısı, CHP oylarını toplamasında.
Bu da onu Türkiye için değil ama CHP için daha güçlü bir ‘lider adayı’ haline getirdi.
-İnce CHP’nin dışarıdaki oylarını toparladı, ancak CHP yönetimi ‘ittifak dışına’ oy kaybetti. Bu da Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve yönetimini ‘kaybedenler’ listesine düşürüyor. CHP, bu kaybı “HDP’ye barajı aşması için ödünç oy vermekle” izah edebilir. (Buna HDP bahsinde değineceğim.) Ancak bu izah, gelecekte başka sorunların habercisi. Zira bu, yasal-meşru-şeffaf CHP-İP-SP ittifakının arkasında gizli bir CHP-HDP paralel ittifakı olduğunu gösterir. Ve TBMM’de ‘Millet İttifakı’nın sürdürülemeyeceğinin işaretidir. Ama -‘meşruiyet’i bir yana bırakmak kaydıyla- bunu CHP’nin ‘başarısı’ olarak görenler olabilir. Zira CHP bedelini oy kaybı ve parti içi tartışmayla ödeyerek, HDP’ye barajı aşırttı ve 60-65 sandalyenin AK Parti’ye geçmesine engel oldu.
-HDP de birinci parti olduğu illerde oy kaybetti. Bu, Kürt seçmenin, PKK terör örgütüyle bağını koparmaması ve çukur terörü sırasındaki tutumu nedeniyle HDP’ye fatura kestiği; ancak faturayı CHP’nin ödediği anlamına geliyor. HDP’ye, adayı Selahattin Demirtaş’tan yüzde 3,3 daha fazla oy çıkması da bunu netleştiriyor.
-İyi Parti (İP) oyunun altında kalan Akşener ve AK Parti ve Erdoğan’dan oy koparmayı başaramayan Saadet Partisi ve Karamollaoğlu’nu da kaybedenler listesine ekleyelim.
-Peki bu tablo, yeni kurulan İP’nin kazanan, milletvekili sayısı düşen AK Parti’nin kaybeden listesine girmesini gerektirmez mi?
Bence iki parti de bir yönden başarılı, bir yönden başarısız sayılabilir. Zira İP, ‘dip dalga’ ile çıktığını iddia ettiği yolda bir dalga oluşturamadı, diğer partilerden kopan karışık seçmenin adresi oldu.
AK Parti, ittifak ve ‘iki oy’ sisteminde MHP’ye seçmen verdi; bir kısım da küskün seçmen kaybetti; ortaya çıkan boşluğu da dolduramadı. Şimdi bunun analizini yapıyorlar. Ancak Genel Başkanı’nı cumhurbaşkanı seçtirdi, sandalye kaybetse de 7 Haziran 2015 düzeyinin üstünde kaldı.
-Elbette gazete sütunları seçimin hak ettiği analizlere dar geliyor.
Son tahlilde;
Cumhurbaşkanı adayını seçtirme ve TBMM’de çoğunluğu elde etme hedeflerine ulaşan Cumhur İttifakı, seçimin kazananı.
Cumhurbaşkanı seçimini ikinci tura bırakma ve Cumhur İttifakı’nı TBMM çoğunluğunun altına düşürme hedefine ulaşamayan Millet İttifakı seçimin kaybedenidir.