ABD Başkanlık seçiminin Türkiye’de yeterince yakından izlenmediğini gözlemekteyiz. Seçimin ve adayların gündeminde -Türkiye- yok. Bu normal. Ancak seçim sonuçları dünyayla birlikte Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor.
Obama ile Romney yarışıyor. Seçimi kimin kazanacağı net değil. Başabaş gidiyorlar. Obama’nın normalde kazanması gerekiyor. Ancak -Normal- ortamda değiliz. Ekonomik kriz normali bozdu, değiştirdi. Bir örnek: Seçimde adayların kampanya başarısı, topladıkları bağışla - parayla bağlantılı. Halktan, şirketlerden, zenginlerden toplanan para miktarında Romney, Obama’nın önünde gidiyordu. En son ağustosta Obama, Romney’den fazla para topladı. Olay, 6 Kasım seçim günü seçmeni sandık başına götürmekte düğümleniyor. Amerikan seçmeni oy kullanmaya üşenir, önemsemez, vakit bulamaz. Parası ve örgütü olan taraf, seçmenini daha iyi seferber edip sandığa götürecek. Buna -Evlerden arabayla sandığa seçmen taşıma- da dahil.
Kimin kazanacağına göre ABD ve dünya şekil değiştirecek. Obama kazanırsa, ikinci kez seçilmenin rahatlığı ve ilk dönemde yapılan hataların dersleri ışığında daha rahat ve daha güçlü başkanlık yapacak. Obama -namı- için çalışacak. ABD’de kişiler arkalarında iyi bir isim bırakmaya çalışırlar. Başkanlar, FED Başkanları, hatta uvertür şarkıcıları bile -iyi bir isim bırakmak- için yaşarlar. Obama’nın ikinci yılı -ABD içinde daha keskinleşme-, dünyada ise -daha dengeli, daha makul bir Amerika- demek olur. Obama, eş-dostu ikna ve müşavere/danışma ile dünya işlerini yürütmeye eğilimli. Bu eş-dost arasında Türkiye de var. Türkiye’nin öncelikleri ve geniş bölgesindeki rolü konusunda Obama yönetimi ile başlayıp, henüz tamamlanayan işler var. Bunların tamamlanması ve kurumsallaşması için dört yıl daha gerekiyor. ‘Yeni Normal’ de Türkiye-ABD ilişkileri eşit düzlemdedir. İkna ve müşavere/danışma karşılıklı sürmektedir.
Romney ise ayrı bir vak’a. Eski bankacı, eski vali, eski zengin ve Mormon dini mensubu Romney, eski Başkan Bush’un ayak izlerinde, elinde sopayla dolaşmak istiyor. Romney seçilirse, gaza gelip kendisini cihan pehlivanı ilan etmesi ve herkesle itişmeye girmesi ihtimali fazla... Bu yolla başarılı olmayacağı şimdiden belli, ama bu deneme-yanılma deneylerinin ve acemiliğin herkese faturası yüksek olur. Romney zaten ilkeli bir çizgiye sahip olmayıp, -başkalarının söylediklerini tekrarlayan- bir siyasetçi gibi duruyor. Nereden koştuğu belirsiz. Mormon dininden olması, esasta sabit bir çizgide ve formatta olduğunu gösteriyor. Mormon dini, kişiyi baştan sona formatlayan, hayatını belirleyen ve bireyi cemaat kapsamında tutan bir disiplindir. Ancak Romney seçilmek uğruna o kalıplardan uzak duruyormuş gibi yapıyor. Mormonluk boyutunu bir -hobi- gibi paketlemeye çalışıyor, herkese, duymak istediğini söylüyor. Yani olduğu gibi görünmeyen, göründüğü gibi de olmayan bir aday.
Türkiye’yi yakından ilgilendiren Suriye ve İran konularında yeni Başkanın yaklaşımı, -bireysel tercih- olmayacaktır. Seçimden sonra -ABD stratejik çıkarları- ön plana geçecektir. Stratejik çıkarlar da Obama ya da Romney’nin kişisel tercihlerinin üzerindedir. Şimdi -vuralım- diyen Romney, son dakikada Obama’yı tökezletecek bir Suriye macerasıyla seçimi kazanma telaşında. Obama’nın -duruma bakalım- demesi de, seçim öncesi macera istememesinden. 6 Kasım’dan başlayarak bu pozisyonlar değişecektir.
Sonuçta bu seçimi ya Obama kazanacak ya da Obama kaybedecek... Romney kazanırsa, -Obama kaybettiği için- kazanacak... Romney’nin kazanmasına, taraftarları dışında fazla sevinen olmayacaktır.
twitter.com/selimatalayny