Seçimler demokrasilerin şenlik dönemleridir. Bakmayın siz İskandinav ülkelerinde seçim olduğunda sokaklarda bunun fark edilememesine övgü düzenlere. Siyasetine ABD başkanlarının müdahil olmaya çalıştığı, beceremedikleri yerde darbeye kalkıştıkları ülkemizde demokrasimizi seçimlerimizin böyle patırtılı gürültülü olmasına borçluyuz biraz da.
Seçmen oy vereceği adayı sokakta görmek istiyor, yanına varsın elini sıksın istiyor. Partisinin afişlerini görünce mutlu oluyor.
***Seçim kampanyaları önemlidir. Propagandanızı gerçekler üzerine kuruluysa ve parti teşkilatını topyekûn harekete geçirebiliyorsanız kampanyanın etkisi çok daha yüksek olacaktır. Yani malzemeniz iyiyse ve tam kadro bir sinerji oluşturabildiyseniz başarı yakalamanız çok daha mümkündür. Aksi takdirde dünyanın parasını döker ama sonuçta "israfı bitirdik" demek için dibine kadar israfa battığınız algısı oluşturmanın ötesine geçemeyebilirsiniz.
***AK Parti'nin İstanbul'daki seçim kampanyasını elimden geldiğince takip etmeye çalışıyorum. Bana kalırsa İstanbul için seçim kampanyası, seçim zaferinin kutlandığı 28 Mayıs gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Külliye'de yaptığı konuşmayla başladı.
Cumhurbaşkanı'nın İstanbul'a verdiği önem zaten bilinen bir gerçek. İstanbul teşkilatı da esasında 2019 seçiminin kaybedilmesinden sonra 2024 seçimlerine odaklanmış durumda.
Bir süre yakından da tanık olduğum için şunu rahatlıkla söyleyebilirim. AK Parti yukarıdan aşağıya, nizami ve şevkle çalışan bir teşkilata sahip. Bu çok büyük bir avantaj. Birbirinin ayağına basmayan, istişarelerden sonra verilen nihai karara rıza gösterip canla başla çalışan bir teşkilat, yaptığınız en şaşalı kampanyadan daha değerli. Cumhurbaşkanının parti teşkilatına verdiği önemi herkes çok iyi bilir. Siyasete direklere çıkıp bayrak asarak başlamış bir liderin teşkilatından söz ediyoruz.
Bu yüksek motivasyon ve bütünlüklü gövde, İstanbul'da AK Parti'nin en büyük avantajı.
İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe'nin yaklaşık 4 senedir teşkilatı bir ağabey edasıyla yönetmesi de bana kalırsa kampanyanın olumlu girdilerinden.
***Murat Kurum, aday adayları arasında adı geçen, aday olması muhtemel isimlerdendi. Bana kalırsa milletvekilliği seçiminden hemen sonra İstanbul için çalışmaya başladı. Böylece hem Cumhurbaşkanı'na hem İstanbul'a, adaylığı istediğini çalışarak göstermiş oldu. Genç, istekli ve tabii ki İstanbul için çok önemli olan konut yenileme meselesinde onu öne çıkartan bakanlık performansı...
6 Şubat depremlerinden hemen sonra temeli atılan konutların ilk etapları bir yıl içinde teslim edildi. İstanbul'da 6 yıl içinde 600 bin konutun yenileneceği vaadi, söz konusu Murat Kurum olunca seçmen için ikna edici olabilir.
Tabii buna İmamoğlu'nun her yıl 20 bin, 5 yılda 100 bin konu sözü verip 5 yılın sonunda 20 bin konut dahi yenilemediği gerçeğini eklediğimizde Kurum'un İstanbul'un ihtiyaçlarına cevap verecek aday olarak öne çıkması normal.
***Kampanyanın temel sloganları ve Kurum'un konuşmalarında öne çıkan başlıklar tam da İmamoğlu'nun İstanbul'da neyi yanlış yaptığına vurgu içeriyor. Bu tutarlılık ve yerel seçim gündeminden kopmamak bir artı.
"Gerçek Belediyecilik" ve "Sadece İstanbul" vurgusu, başından beri İmamoğlu'nun İstanbul'u kendi siyasi hırsları için bir araç olarak gördüğü, İstanbul'un sorunlarına konsantre olmadığı genel algısıyla örtüşüyor. O yüzden de başarılı bir kampanya içeriği.
Sosyal medyadaki içeriklere baktığınızda Murat Kurum'un sahada çok aktif olduğunu görüyorsunuz. Teşkilatla uyumlu çalışan ve ilk günden bu yana sokakta, çarşıda pazarda, hiçbir yere girmekten çekinmeyen bir profil çiziyor. Gerçek saha performansı üzerine kurulu bir kampanya salt reklam filmlerinin oluşturacağı etkinin çok üzerine çıkabiliyor.
***Propaganda sürecinin uzun sürdüğü seçimlerde, kampanyanın etkisini finale kadar düşürmemek daha zor. Sanki bu seçim biraz öyle gibi. Adaylar netleştikten sonra ortaya çıkan matematik, İmamoğlu ve Kurum arasındaki yarışın son dakikaya kadar çok sıkı geçeceğini gösteriyor.
Kampanyaya yeni ilaveler ve son düzlükte farklı bir dokunuş gerekecek...
Son paylaşılan seçim şarkısı, yolun yarısında olduğumuz hesaba katılırsa evet iyi; ama bununla iktifa etmemek gerek.
Sözleri çok iyi ama seçimin son düzlüğünde oluşması beklenen coşkuyu meydana getirmesi bence zor.
Dediğim gibi daha yolun yarısındayız. Seçim tarihi yaklaştıkça kampanyanın el yükseltmesi gerekecek.