Bu yazı -yarın yazı günüm olmadığı için-, seçim öncesindeki son yazım olacak.
'İnkılâb Basım-Yayım' tarafından yıllarca önce yayınlanan kitablarımdan birisinin adı, 'İbrahîm'in Tarafında Olmak' adını taşıyordu.
'Taraf olmak', nerede durduğunu, hayata ve dünyaya nereden baktığını açıkça bilmek ve bildirmek de demektir; ve tarafını gizleyen veya bilmeyen, bertaraf olur.
'İbrahîm'in tarafında olmak' deyimi, bir 'qıssâ'ya dayanır: Şöyle ki; putlara, put düzenlerine verdiği mücadeleyle 'putkıranların pîri' olarak insanlığın yolunu aydınlatan Hz. İbrahîm, ateşte yakılarak cezalandırılmak istenir, Nemrud tarafından.
O sırada bir 'topal karınca', kursağında bir zerrecik su damlası ile bir dağ yamacına tırmanmaktadır. Qıssâ bu ya, bir serçe de bu durumu görür ve konuşurlar:
*'Karınca kardeş, nereye böyle, aceleyle.'
- 'Şu dağın ardında biraz sonra bir ateş yakılacak, onu söndürmeye gidiyorum!'
*Ama karınca kardeş, senin taşıdığın su ile o ateş sönmez ki!'
- 'Allah dilerse, o ateş, benim götürdüğüm su zerreciği ile de sönebilir.'
*'İyi de sen, bir de 'topal'sın. Oraya yetişemezsin ki.'
- 'Yetişemesem bile, o yolda ölürüm ya.'
'Topal karınca'nın cevabıyla daha bir şuûrlanan serçe, hemen o ateşin yakılacağı yere gidip kanat çırpar, sokak aralarında feryad'u figan eder.
Diğer kuşlar serçenin feryadının sebebini sorarlar.
O da, 'Burada birazdan bir ateş yakılacak, ona itirazımı dile getirmek için feryad ediyorum' der.
Diğer kuşlar, 'Serçe kardeş, iyi de, senin feryadınla o ateş sönmez ki.' dediklerinde, o serçe de karşılık verir: 'Öyle bile olsa, bütün dünya bilsin ki, ben İbrahîm'den yanayım!.'
*
Bu 'qıssâ'dan hisse, açıktır.
Maksûd, herkesin kendi tarafını açıklaması ve Hz. İbrahîm'in temsil ettiği din-dünya görüşünün, değerler sisteminin karşısında da, kimlerin bulunduğunun hatırlanmasıdır.
Ve bu açıdan, inancının şuûrunda olan her bir Müslüman, şu veya bu kişiye tarafdar veya karşıt olmak noktasının daha ilerisinde, hangi aslî değerlere itibar ettiğinin nişânesi olmak üzere, rey ve iradesini, -bedelini de baştan kabullenmek kararlılığı içinde- açık kalblilikle ortaya koymalıdır.
'İlâ'y-ı Kelimetullah' (Allah'ın dininin yüceltilmesi) davâsına gönül veren her bir Müslüman da kendi İbrahîm anlayışını kavramaya çalışmalı ve Putkıranların pîri olan Hz. İbrahim aleyhiselam'ın yanında veya karşısında olup olmamak 'qıssa'sındaki Topal Karınca ve Serçe arasındaki farazî konuşmada verilen mesaj misali, bulundurulmalı ve 'Dünya âlem bilsin ki, ben, İbrahîm'in yanındayım.' deyişindeki mânâyı düşünerek hareket etmelidir.
Bu açıdan, bu satırların sahibi -bazılarının zannettiği gibi kutsama mahiyetinde sanılmaması kaydını da bilhassa belirterek- diyor ki, 'Ben, Nemrudî ve firavunî sistemlerden ilham alanların tarafında değil, İbrahîm'in tarafındayım!.'
Ağızlarından, 'din tüccarlarını, din adına yapılan kurnazlıkları' bahane ederek, düşürmeyip, bütün 'enbiyaullah'ın / ilâhî peygamberler'in elinden beşeriyete sunulan dinin ismi olan- İslâm'a düşmanlıklarını bilerek veya bilmeyerek sergileyenlerin de, eğer İslâm'a düşman değil iseler, inançlarını o kötü örneklerin ötesine taşımaları temenni olunur. (Dün bu konuyu konuşurken, kimlerin, İslâm'a nasıl kin beslediklerinin, yazılarından, karikatürlerinden, bakışlarından bile belli olduğu konuşulurken. İstanbul-Fatih Câmîi vaizlerinden ve İlâhiyat Fak. Öğr. üyelerinden Hamdi Arslan Hoca, Âl-i İmrân Sûresi'nin 118'nci âyetini ve meâlini okudu.
O âyetin meâlini burada tekrarlayalım: 'Ey imân edenler! Sizden olmayanları sırdaş edinmeyin; onlar sizi şaşırtmaktan geri durmazlar; sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların öfkesi ağızlarından taşmaktadır. Kalblerinin gizlediği ise, daha büyüktür. Eğer aklediyorsanız, size âyetleri açıkladık.')
Evet, arkadaş, İbrahîm'i ve İbrahim'ini sen de bildin mi?
*
Bu arada, seçimin muhtemel sonuçları üzerine tahminimi soranlara ortak cevabımdır: 'Tahminim yok, temennim var ve bütün tahminler de temennilere ve de anket şirketlerininkiler ise aldıkları paralara göredir.'
C. Başkanı adaylarından Muharrem İnce'nin 1,5 aya yakın zamandır onca hakaretlere, kumpaslara, entrikalara, yalan isnad ve iftira dediği saldırılara direnip de, sonunda, adaylıktan, seçime sadece 3 gün kalmışken, çekilmesinde şaşırtıcı bir durum yok.. Çünkü, Muharrem İnce, iki ay öncelerde adaylığını açıklarken, 'Seçimin, Erdoğan'la Kılıçdaroğlu arasında, ikinci tur'a kalması durumunda, oyum, elbette ki, Kılıçdaroğlu'na.' demişti. Şimdi, 'Meral Hanım'ın, 'kumar masasından kaçmasının 3'üncü gününde o masaya geri oturtan' odakların yöntemini hatırlatan bir şekilde, Muharrem İnce'yi de istifa ettirdiler. Ki, KK Bey de, Deniz Baykal hakkında yayımlanan bir kasetle, CHP'nin başına gelmişti. Şimdi de, aynı yöntem, Muharrem İnce için uygulandı. Kılıçdaroğlu da, geçen hafta, 'kendisinin aleyhinde ses ve görüntü kasetlerinin çıkabileceğini' söylerken, meğer başkaları için tezgâhlanıyormuş.
İnce, şimdi, hele de, 'Cumhuriyet tarihinde hiç bir siyasetçiye bunca acımasız saldırılar yapılmamıştır.' derken, merhûm Adnan Menderes'e ne alçakça ithamlar yapılarak dârağacına gönderildiğini, hatırlamadı bile.
*
Bir diğer konu...
Dün Batman'da yapılan büyük miting esnasında, Tayyib Erdoğan'ın yanı başında, Müslüman bir Kürd ailesinin çocuğu olan eski Maliye Bakanı Mehmed Şimşek'in de, yer alması heyecan vericiydi.
Ayrıca Erdoğan'ın dün Twitter'den yayınlanan mesajı da ilginçti,
O mesajı da burada tarihe emanet edelim: 'Benim Kürt kardeşimi kimse tehdit edemeyecek, silah zoruyla kimse iradesine ipotek koyamayacak! Bu ülkede analar bir daha ağlamayacak.' diyordu, Tayyib Bey.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Twitter'dan paylaştığı mesaj şöyleydi:
'Sevgili Kürt kardeşlerim,
Bugüne kadar ananızın ak sütü gibi helal olan haklarınızı size teslim etmek için büyük mücadeleler verdik.
Analar ağlamasın, yüreklere ateş düşmesin diye çok ciddi çabalar harcadık.
Sizler, samimi gayretlerimizin en yakın şahitlerisiniz.
Hangi badireleri aşarak bugünlere geldiğimizi, önümüze hangi tuzakların kurulduğunu sizler çok iyi biliyorsunuz.
Elbette eksiklerimiz, yapmak isteyip de yapamadıklarımız olmuştur; fakat Türkiye'ye hak ve özgürlükler alanında kazandırdıklarımız ortadadır.
Bunlardan geriye gidişe kesinlikle müsaade etmeyeceğiz.
Her kim terör tehdidi altındaki eski Türkiye'yi hortlatmaya çalışırsa, karşısında bizi bulacaktır.
Her kim gariban Kürt çocuklarının eline silah verip askere, polise, insanımıza kurşun sıktırmaya kalkarsa, karşısında bizi bulacaktır.
Her kim emperyalist güçler adına milletimizin huzuruna kastederse, karşısında bizi bulacaktır.
Her kim haklarınıza el uzatmaya teşebbüs ederse, karşısında Tayyip Erdoğan'ı bulacak, Cumhur İttifakı'nı bulacaktır.
'KİMSE İRADESİNE İPOTEK KOYAMAYACAK'
Rabbim ömür, milletimiz de yetki verdikçe;
Bu ülkede analar bir daha ağlamayacak...
Çocuklarımızı kimse dağa zorla kaçıramayacak...
Geceyle birlikte şehirlerimize terörün karanlığı çökmeyecek...
Benim Kürt kardeşimi kimse tehdit edemeyecek, silah zoruyla kimse iradesine ipotek koyamayacak!
Türkiye, 85 milyonun tamamı için daha özgür, huzurlu ve müreffeh bir yer olana kadar çalışacağız.
Türkiye Yüzyılı'nı Kürt kardeşlerimizin de desteğiyle hep beraber inşa edeceğiz.'
*
15 Mayıs sabahı, inşaallah, dünyanın bütün Müslüman halklarını sevindiren bir tabloyla karşılaşmak ümid ve duasıyla...
*