Seçim yaklaştıkça hem merak edilen hususlar artıyor, hem de bir takım konular netleşmeye başlıyor.
CHP’nin seçim kampanyasını yürüteceği anlaşılan Ali Taran, Kemal Kılıçdaroğlu’nu sanki tuzağa düşürmüş gibi. Her emekliye yılda iki ikramiye hesabı yapan Kemal Bey, bu parayı nasıl temin edeceğini açıklamadı. Her yıl en az 25 milyar lira demek bu. Halkımızın bu popülist yaklaşıma prim vermesini bekliyor anlaşılan. Genç Parti dönemi çok gerilerde kaldı oysa. Başka taahhütleri de var Kemal Beyin. Bakalım arkası nasıl gelecek… CHP’li dostlarım kızmasın ama “nasılsa iktidar yok, bol keseden atabiliriz” anlayışı değil mi bu? Bu kadar bol keseden verince istihdam yaratacak projelere nasıl para bulacak acaba CHP? Siyasetin böyle yapılması ülkemizi yıpratıyor…
Kemal Bey iktidar olamayacaklarını biliyor ya, tutmuş Kemal Derviş’e Başbakan Yardımcılığı teklif etmiş. Sahi, Kemal Derviş bu emekliye ikramiye işine ne dedi acaba? Unutmayın, Kemal Derviş vaktiyle emeklilere bütçeden ayrılan payın kısılması için az mücadele etmemişti.
Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir’den aday olduğuna göre diğer partilerin listelerinde daha bir dikkatle hareket etmesi gerekiyor. Artık listelerde, derdi sadece medyada görünür olmak, şaşaalı karşılama törenleri talep etmek, teşkilatlarda hiçbir karşılığı olmadığının farkına varamamak, herkese tepeden bakmak gibi özellikleriyle maruf olanlara yer vermemek gerekiyor. Parti prensiplerine sadakat ve il yönetimiyle uyumlu çalışmak da ayrıca zikredilmesi gereken özellikler olsa gerek.
Bu zaviyeden bakınca Kemal Beyli bir listenin karşısına konulacak isimlerin, taşıması zaruri hususiyetlerini de irdeleyebiliriz.
- Ak Parti’nin seçimlerde İzmirlilerin önüne çıkaracağı milletvekili adayları, yazılı,görsel ve sosyal medyayı iyi kullanabilen adaylar olmalıdır. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun basın üzerinden yapacağı etkinin dengelenmesi gerekmektedir. Bunun için medya kanallarının iyi değerlendirilmesi ve yeni mecralar bulunması şart.Bu genel seçimde ilk kez oy kullanacak seçmenleri ve onların yatkın oldukları iletişim kanallarını düşündüğümüzde hem adaylar hem il yönetimi sosyal medyada etkin olmak için bir eylem planına sahip olmalıdır.
- Siyaseten güçlü, dirençli, parti politikaları konusunda bilgili adaylara ihtiyaç vardır. Teşkilatların seçim kampanyası boyunca mobilize edilmesi ve moralli olması çok önemlidir. Seçmenle yüz yüze gelen adayların ve yanındakilerin bilgiyle donanmış olmaları olmazsa olmaz bir noktadır.
- İzmir siyasetinde, genel kamuoyu tarafından bilinirliği yüksek olan adaylar seçilmelidir. Ak Parti, kendisini adaylık için müracaat edenlerle sınırlı saymamalıdır.Siyasetin genel havası birçok değerli Ak Partiliyi biraz mesafeli durmaya mecbur etmiş olabilir. Bu eşiğin aşılması için imkânlar vardır.
- Siyasi mücadele tecrübesi olan, muhalif seçmenin kafasını karıştırabilecek adaylar tercih edilmelidir.
- Aday listesini sahaya çıkacak bir takım olarak kabul ettiğimize göre; kazanma sinerjisi oluşturacak aday arayışına ihtiyaç vardır.
- Ak Parti’nin genel seçim stratejisine uyum sağlayacak, altyapısı olan, çözüm üreten, proje takip eden adaylar bulmak zor değildir.
Belki bunlardan daha önemlisi, Ak Parti’nin seçim stratejisini, İzmir’i büyütecek projelere, İzmir ekonomisini geliştirecek büyük yatırımlara ve istihdamı artıracak yeni alanlar yaratılmasına önem veren bir anlayışla oluşturmasıdır.Ak Parti, İzmir’deCHP’li yerel yönetimlerin zafiyetleri sebebiyle eleştirilecek çok şey olmasının kolaycılığına kaçmadan İzmir hayalini vetasavvurunu anlatmalıdır.
Bu çerçeve içerisinde bakıldığı zaman eğer İzmir’e dışardan bir takviye olmak üzere bir bakan gelecekse yukardaki prensibe uygun olmalıdır. İsimlendirelim isterseniz; öncelikle Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan. İzmir’deki onca ulaştırma ve denizcilik yatırımının seçimden sonra da onun uhdesinde devam etmesi büyük bir ihtimaldir. Daha sonra Türkiye’nin yatırım planlamasını yapan, hatta bu işler için izin makamı olan Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz geliyor. Çözüm süreci onun İzmir’e gelmesini engelleyebilir ama akılda tutulması gereken bir isim olduğunu bilelim. Belki daha sonra da Türkiye’nin bütçesine şekil veren Maliye Bakanı Mehmet Şimşek adını zikredebiliriz.
Ak Parti’nin seçimin temel argümanlarını rakı-roka-balık, yaşam biçimi ve parsel gibi anlamsız tartışmalardan çıkarıp İzmir’in her alanda büyümesini öngören temel değerlere getirmesi zor değil.