KUVEYT
Twitter’a da You Tube’a da erişim var Kuveyt’te... İnternete görünür bir kısıtlama yok... Dahası, Türkiye’de sanal ortama getirilen kısıtlama burada da medyaya haber olmuş... Dünkü Kuveyt gazeteleri Anayasa Mahkemesi’nin yasağı kaldıran ‘yürütmeyi durdurma’ kararını okurlarına duyuruyordu.
Burası Körfez bölgesinin ‘demokratik’ usul ve adab ile yolu ilk kesişen ülkesi... Evet, başta bir ‘Emir’ var, ama hükümet ve Meclis günlük işleri yürütüyor; yargı da görece özgür. Farklı görüşlerin Meclis’te temsiline titizlik gösterildiği gibi, bazen siyasi rekabetin kıyasıya bir hal aldığı da oluyor...
Körfez’in diğer ülkeleri gibi Kuveyt’te yaşayanlar da Türkiye’yi yakın takip altında tutuyor ve gelişmeleri anlamaya çalışıyorlar... Kitapçı dükkânlarında rafları süsleyen kitaplar arasında, Tayyip Erdoğan’ın hayat hikâyesi ile Ahmet Davutoğlu’nun ‘Stratejik Derinlik’ kitabının Arapça tercümeleri en görünür tezgâha yerleştirilmiş...
Anayasa Mahkemesi’nin Twitter kararı, bu yakın ilgi sebebiyle, Kuveyt’te de karşılık buldu. Eminim, yargının duruma müdahalesi ve yasağı ‘özgürlüğe ağır müdahale’ gerekçesiyle sona erdirmesi, sadece buradaki değil, bütün Arap dünyası aydınları tarafından, ‘olumlu’ biçimde değerlendirilecektir.
Türkiye, çoktandır, köşesine çekilmiş, bir lokma bir hırka anlayışına sahip, ensesine vur ağzındaki lokmayı al görüntüsünde bir ülke değil. Dünyanın her tarafındaki insanların baktığında genç ve gürbüz bir Türkiye gördüğünü biliyoruz. Zamanında uyumlu, gerektiğinde baş kaldıran, açtığında ağzından hikmetli sözler çıkan, sözü dinlenir bir ülke...
Zaten bu sebeple, bir süreden beri girdiğimiz türbülans her yerde merak uyandırmakta... Henüz pek çok yerde kanaat değişikliği gerçekleşmedi, hâlâ türbülanstan çıkacağımız umut ve beklentisi hâkim; ancak fazla da geç kalınmaması gerekiyor.
Ülkelerle ilgili kanaatlerin, tıpkı kişilerle ilgili olanlar gibi, uzun süreli izleme ve denemeler sonrası olumlu nota dönüştüğünü, buna karşılık olumsuzlukların fazla beklemeden hemen kötü notla değerlendirildiğini biliyoruz.
Hissimi kayda geçireyim: Pazar günü yapılan seçimde iktidar partisine dönük halk desteğinin devam ettiğini görenler, öncesinde öğrendikleri ve inanma eğilimine girdikleri yanlışlıklar hakkında tereddüt geçirmeye başlamış... Bu olumlu bir tereddüt. Şimdi doğru ve yerinde mesaj anlamına gelecek girişimler zamanı...
Geç kalmadan, mütereddit dostları yeniden kazanmaya çalışmak şart.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Körfez’in en önemli ülkelerinden Kuveyt’e gerçekleştirdiği ziyaret, ufak bir çabayla eski bağların yeniden kurulup güçlendirilebileceğine işaret ediyor. Görüştüğü her düzeyde Kuveytli, Cumhurbaşkanı Gül’e, Türkiye’yi ticaret partneri olarak önemsediklerini hatırlatmış... Bankaları bulunuyor ülkemizde, yatırım fonları var, ikinci vatan olarak Türkiye’yi seçenleri de; ancak hepsini üst üste koyduğumuzda bile, bunlar devede kulak mesabesinde... Zenginlikten Türkiye daha fazla yararlanabilir.
Ne yapılması gerekiyor?
Şimdilerde başka vesilelerle kullanılan ‘fabrika ayarlarına dönüş’ deyimi, hükümetin iç ve dış politikası için de geçerli. Kendisine desteğini sürdüren insanların ne dediğini iyi değerlendirir, dışarıdaki dostlarının beğendiği ‘herkesle dostane’ politik çizgiyi yeniden benimserse hükümet, yoluna daha sağlam adımlarla devam edebilir.