Seçimler yaklaşıyor. Siyaset dünyası heyecan içinde. Milletvekili olmak için adaylık hayaline dalanların tatlı rüyalar gördüğüne şüphe yok.
Adaylar için durum böyle belki ama partilerin daha başka hesaplar da yapması gerekiyor. Ak Parti için elbette ilk hedef tek başına iktidar olmak... Anayasayı tek başına değiştirecek veya halkoyuna gitmeyi sağlayacak bir çoğunluk da sanırım ikinci önemli amaç. CHP, %30'u aşacağız diyerek muhalefette kalmaya razı olduğunu ilan etti. Oysa bir parti için hedef muhalefet olamaz, iktidar olmak için vardır partiler. MHP, varlığını korumaktan öteye ne yapacak, merak konusu. Bu seçimin en merak edilen tarafı HDP'nin barajı geçebilip geçemeyeceği. Baraja takılması halinde Ak Parti'nin milletvekili sayısı bakımından rahatlayacağı ortada ama siyasal gerginliğin hangi mertebede tezahür edeceği meçhul. Seçim barajının nispeten yüksek oluşu şimdiye kadar önemli bir temsil sorununa yol açmadı. Bu defa da öyle olmasını dilemekten başka bir yol gözükmüyor.
İzmir, bu seçimin en ilginç noktalarından biri olacağa benziyor. Kemal Kılıçdaroğlu seçime İzmir adayı olarak giriyor. Sanırım bu durumda diğer partiler hesaplarını gözden geçirmek durumunda kaldılar. CHP, bu kararla İzmir seçimini hayat tarzı üzerine bina edeceğini de ilan etmiş oldu. Ak Parti bu stratejiyle baş etmek için başka yollar bulmak zorunda. İzmir ekonomisini nasıl büyüteceğini göstermek bunlardan biri olabilir. Yaşam biçimi bir yere kadar insanların kulak kabartacağı bir konudur, ama aslolan insanların cebidir, ekmeğidir, işidir. Sanmayalım ki İzmir seçimi sadece Alsancak'ta cereyan edecektir. Gültepe, Limontepeve Gümüşpala gibi İzmir'in iş ve aş açlığı yaşayan bölgeleri için yaşam biçimi ne ola ki?
CHP bir seçime daha projesiz ve önerisiz giriyor. Yine bildik yaşam biçimi hikâyesi... Bunu çok önemsediğini de Genel başkanını İzmir’e gönderme kararı alarak göstermiş oluyor. Bu hamle, aynı zamanda, Türkiye’de kaybetme pahasına İzmir’de kazanma iddiası anlamına geliyor
Ak Parti çevreleri, Kemal Kılıçdaroğlu İzmir demeden önce de Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan'ın adını telaffuz etmişlerdi İzmir için. Bu doğru bir tercih gibi duruyor Ak Parti açısından. Seçim tartışmasını İzmir'in gelişmesine taşıyabilmek maharet ister, bunu yapmak için Lütfi Elvan gerçekten uygun bir isim. Kabine’de İzmir seçmenine uygun birkaç isim daha sayabiliriz ama hizmet ve büyük projeler dediğimizde Lütfi Elvan ismi ağır basıyor.
Seçim meydanında karşı karşıya gelecek tarafların argümanları en azından İzmir için tahmin edilebilir. CHP yukarda da temas ettiğimiz gibi bu zaman kadar kendine başarı getiren yaşam biçimi tartışmaları ekseninde pozisyon alacak. Zaten bu yolda yürümeye, bu mesajı almaya teşne bir kitle elde hazır. CHP'nin işi, bu zaman kadar çalışan bir mekanizmanın bu kez de işe yaramasını sağlamaya çalışmaktan ibaret olacak.
AK Parti 2011 seçimlerinde olduğu gibi icracı bir bakanla hizmet üzerinden bir kampanya götürebilir. 2011 seçimlerinde İzmirli Binali Yıldırım’ın adaylığı ile birlikte İzmir’e gelişme ve büyüme ekseninde bakmaya başladı. Bu eğilimin devam edeceğini var sayabiliriz.
Savunma hattını hayat biçimine kadar geriye çeken CHP’ye Ulaştırma Bakanı ile karşılık vermek, siyaseten doğru görünüyor. Yani hizmet siyasetini adayla net biçimde göstermiş oluyorsunuz. Vatandaşın işine, aşına, refahına katkıda bulunmayı tercih ettiğinizi ilan etmiş oluyorsunuz.
İzmir’de CHP’ye oy veren seçmenler kimse duymasın diye kendi aralarında kısık sesle de olsa İzmir’in Türkiye’nin diğer pek çok iline göre daha yavaş bir büyüme ve gelişme gösterdiğini dillendiriyorlar. Bu kanaat elbette oy verme davranışına yüksek oranda yansımıyor. Ancak AK Partinin muhalefet yapma alanını genişletiyor ve rahatlatıyor.
Elbette İzmir'de AK Parti’nin aday listesi de önemli. Hem teşkilatları hem de AK Parti’ye oy vermeyi düşünen seçmenleri tatmin edecek bir listeye ihtiyaç var. İzmirli listelerde tanıdığı ve bildiği isimleri arayacaktır. Milletvekili adaylarının “İzmirli olmak” kriteri üzerinde değerlendirilmesi önemli olacaktır. Her partinin bir kemikleşmiş oyu var. Onun üstüne koyacağı sempati oylarıdır. Bunu listeler tayin edecektir.
Lütfi Elvan'lı bir listeyle hizmet siyaseti konuşmak ve CHP’nin İzmir’deki eksikliklerine vurgu yapmak AK Parti için daha kolay olmaz mı?
İzmir seçimleri hiç olmadığı kadar ulusal kamuoyunun gündemine gelecek gibi. Aslına bakarsanız Kemal Kılıçdaroğlu’nun hamlesi, İzmir’de partisinin oyunu artırmaktan çok parti içi dengelere yönelik gibi duruyor.
Kılıçdaroğluile genel merkeze yakın adayların önseçimden çıkma şansının arttığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bu arada CHP’deki ekip siyasetinin gücünün zayıfladığını görmemiz de muhtemeldir.
Hay Allah!.. Lütfi Elvan’a ‘ne dersin’ demeyi ihmal ettim. Ama suçun hepsi bende değil, bilesiniz…