Fransa seçiminde Cumhurbaşkanı değişti. Sağcı, statükocu ve devletçi bir Cumhurbaşkanı gitti, solcu, statükocu ve devletçi bir lider geldi. Ekonomik kriz Fransa için sürüyor. Ülkenin kredi notu düşük, bundan sonra da düşme ihtimali var. Yeni Cumhurbaşkanı Hollande, seçim vaatlerinin çoğunu yapamayacak. Yapmaya kalkarsa, Fransa bütçe açığı genişler, borç faizi yükselir ve Fransa, İspanya/Yunanistan sırasına girer. Hollande’ın hareket alanı çok sınırlı.
Hollande Fransa’nın krizini kitabındaki ‘sol’ politikalarla çözemez. Fransa ekonomisinde büyük dönüşüm, istihdamda verimlilik lazım. O adımları ideolojik nedenlerle atamaz. Ama Merkel ile çekişmeye de girmez. Hollande şu an -yüksek transfer parasıyla ve büyük umutlarla takıma gelmiş, ama kendini de gösterememiş sakatlanmaya müsait yabancı oyuncu- durumundadır. Zamanla uyumlu takım oyuncusu olacaktır. Olmazsa, kriz derinleşir.
‘Zenginlerden daha çok vergi’ ya da ‘emeklilik yaşını 62’den 60’a düşürme’ gibi Hollande hedefleri de durumu düzeltemez. Fransız serveti, en yakın ‘güvenli liman’ olan Londra’ya uçmuş durumda. Londra’da banka hesabı açtıran Fransız aksanlılar çok artmıştı. İngiltere’de Yunanlar ve İtalyanlar’ın emlak aldığı biliniyordu. Demek ki Fransızlar da hesap açtırıyor.
Yunanistan’a gelince...
Yunanistan’da kriz buzdolabındaydı, şimdi yaz güneşi altında buzluktan çıkartıldı. Siyaset seçim gününden beri kavga ediyor. Yunanistan şu an denizin dibinde batmış gemi... Ama her nasılsa içinde hava kalmış bölmelerde mürettebat kavga ediyor... Siyaset, -Eurocu statüko- ve -Euro karşıtı aşırılar- diye bölündü. Eurocular’ın iktidar olması zor. Ummadıkları kadar güçlenen aşırı sağ ve sol partiler, nereye basacaklarını bilemiyorlar. Aşırılar, katılacakları koalisyon hükümeti üzerinden Euro Bölgesi ile çatışmaya girmek isteyecektir. Ayrıca aşırılar, -Mevcut AB/IMF programını yeniden müzakere etmek- gibi olmayacak bir işe umut bağlıyorlar. Programın müzakeresi yok. Gereklerini yerine getirmezlerse, Brüksel’den para alamazlar. O para gelmezse, hükümet mesela maaş ödeyemez, petrol ithalat faturası ödeyemez, borç döndüremez, bankalarını bir anda dondurur.
Yine siyasi sarhoşluğa kapılmış aşırı uç partilerin hükümete girip batık geminin olmayan dümenine geçmeleri, kendilerine özgüven verecektir. Bu özgüvenle Türkiye’ye bulaşmaları mümkündür. Siyaseten böylesine karışık bir Yunanistan hem Avrupa’ya hem de Türkiye’ye istikrarsızlık arızası verecektir. Önce Avrupa ile didişmeyi tercih edeceklerinden, Türkiye ile gerilim tırmandırmaya fırsat bulamadan Atina’nın yeni bir ekonomik kriz darbesi yemesi muhtemeldir.
YANİ...
- Avrupa’da seçim, çözüm değildir. Seçim, krizi kontrolden çıkartacak benzin etkisindedir.
- Avrupa’da kemer sıkma önlemlerine seçmenin -hayır- demesinde bir olağanüstülük yoktur. Seçmen tabii ki sıkıntıya hayır diyecektir.
- Öte yandan hükümetlerin yaptığı harcama, dağıtıtıkları cukka-ulufe vardır. Şimdi yenen içilenin ödenme zamanı gelmiştir. Kemer onun için sıkılıyor.
- Kemer sıkma dışında yapacak fazla birşey yoktur. Akdenize kıyısı olan Euro ekonomileri büyüme yaratacak esneklikte değildir. Yapısal ve can acıtıcı reformlar yapılmamıştır.
- Avrupa 2008’den beri sorun erteliyor. Bu ertelenen sorunların biriktiği yere gelmekteyiz.
- Avrupa Merkez Bankası’ndan zorla yeni para çıkartmak belki mümkün olabilir. Ama zaman kazanmaktan başka şeye yaramaz.
- Krizin bundan sonraki seyri, Almanya’nın siyasi, ekonomik ve sosyal sabrına bağlıdır.
- Ve de: Kemer sıkmak hem mali açıdan, hem de giyim-kuşam açısından önemlidir. Fransa en baştan kemer sıksa, şimdi daha iyi konumda olacaktı... IMF’nin eski başkanı Dominique Strauss Kahn en baştan kemerine sahip olsa, şimdi Fransa Cumhurbaşkanı olacaktı.
twitter.com/selimatalayny