Seçim barajı tartışmaları yeni değil. Ama şu dakikada ısıtılıp masaya sürülmesi dikkat çekici. Seçime çeyrek kala bu konuyu yeniden raftan indirmek gibi bir adımı bir kenara not edelim. İleride “siyasal mühendislik” dendiği zaman iyi bir örnek olarak ele alınmayı hak ediyor çünkü.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) bu konuda son derece net bir karar vermişti yıllar önce. “Kürt sorunu” klasörü içindeki seçim barajı dosyasını, “siyasal istikrar” vurgusuyla “hak ihlali değildir” diyerek kapatmıştı AİHM, 2007 yılında.
Şimdi yeniden ıstılıyor bu konu. Hem de yargının en üst makamı tarafından. Anayasa Mahkemesi başkanı Haşim Kılıç, Anayasa Mahkemesi’ne yapılan ilgili başvurunun genel kurul gündemine taşınacağını söyleyerek, tartışmaya açıyor mevzuyu. Kürt siyasal hareketi çözüm sürecine odaklanmışken, on yıllardır süren bir sorunun çözümü için son düzleme girilirken sabotaj beklentisi elbette vardı. Ama en son beklenen bu sabotajın üzerinde adalet elbisesi olan bir merci tarafından yapılmasıydı.
Siyasal istikrarın elzem olduğu bir dönemdeyiz. İçeride çözüm süreci, dışarıda başta Suriye, Irak ve Ukrayna olmak üzere pek çok çetrefilli gündem maddesi. Güçlü, sağlam bir iktidarın sadece içeride değil, dışarıda da memleketin garantisi olduğu günler. Her zamankinden daha fazla.
Batı demokrasilerinde istikrar demek güçlü partiler, iktidar ve muhalefet dengesi demek. Parçalı koalisyonlarla hantal işleyen hükümetlerin hareket alanının olmadığı tecrübeyle sabit. Belli ki, seçim barajını tartışmasını tetikleyenlerin rüyası çok parçalı koalisyonlar. Ama hesaba katmadıkları bir gerçek de var... Seçmen eğilimi, elinin oy verirken titremediğinin de kanıtı aynı zamanda.
Davutoğlu Atina’da
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun dün başlayan Atina ziyareti kilit önemde. Davutoğlu’na 10 bakan ve 80 işadamı eşlik ediyor. 3. Türk-Yunan Yüksek Düzeyli İşbirliği toplantısı yapılacak.
Gündem öncelikli olarak Kıbrıs olacak. KKTC’nin Avrupa Konseyi’ndeki temsilcisi Özdil Nami, 24 yayınında Davutoğlu’nun ziyaretini değerlendirdi. Yakından izlediklerini söyledi ziyareti. Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları Kıbrıs sorununun çözümünü zorlaştırıyor. Mısır ve İsrail gibi Türk dış politikasından hazzetmeyen ülkelerin bu sorunu kaşımaları da bu zorluğu katmerlendiriyor. Ancak, Özdil Nami’ye göre, enerji krizi geçici olabilecek bir olgu. Bakalım, zaman gösterecek. Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünü konuşmak için aslında bir nedene gerek de yok. Zira, sorunun çözülmemesi pek çok ülkenin işine geliyor. Avrupa Birliği’nin bloke ettiği müzakere fasıllarından girip, Rumların elindeki Barbaros Hayrettin araştırma gemisi bahanesinden çıkabiliriz.