Giovanni Scognamillo kültür hayatımızın en renkli simalarından biri. Öncelikle sinema tarihçisi bir üstadımız. Türkiye’de sinemayı film film takip etmiş, tanıklığını yorumları ve arşiviyle kocaman ciltlere dönüştürmüş bir eleştirmen. Kabalcı’dan çıkan “Türk Sinema Tarihi”, “Erotik Türk Sineması”,”Fantastik Türk Sineması” her sinemaseverin kitaplığında başköşeye kurulmuştur! Ama sadece sinemaya değil İstanbul’un, özellikle her daim kentin kalbi olmuş Beyoğlu’nun bütün kültür hayatına tanıklık etmiş önemli bir yazar. “Cadde-i Kebir’de Sinema”yı ve “Bir Levantenin Beyoğlu Anıları”nı okumak başlı başına bir deneyimi paylaşmaktır...
Üstadımız özellikle fantastik meraklısıdır, sadece sinemada değil edebiyatta da. İzlediği ve okuduğu kadar yazar da bu türde... Bu kez bize çok hoş bir sürpriz yaptı ve karşımıza bir resim sergisiyle çıkıyor. Levent’teki Leonardo Sanat Galerisi’nde yarın açılacak olan “Vampirler” başlıklı resim sergisi 18 Nisan’a dek sürecek. Ama sürpriz Giovanni Scognamillo’dan gelince katmerli olacaktı elbette! Yarınki sergi açılışında “Dehşetin ve Korkunun Kapıları” kitabının yeni baskısı da Bilge Karınca Yayınevi tarafından üstadın hayranlarına sunulacak.
“Korkunun Sanatları”, “İstanbul Gizemleri”, “Canavarlar, Yaratıklar, Manyaklar”, “Drakula Sonsuz Mitos” misali araştırma kitaplarının yanı sıra fantastiğe merakını “Dehşet Öyküleri”, “Beyoğlu Kabusları ve Diğer Öyküler” ile edebiyata da aktardı Scognamillo. Ona Beyoğlu Kontu lakabı layık görüldüyse birden fazla nedendir: Hakikaten bu mekanın soylusudur o! Vampirlerin en önde geleni Dracula da kont idi! 50’nin üzerinde esere imza atan, bu kadar verimli çalışan biri elbette bir unvanı hak eder!
***
Leonardo Sanat Galerisi’nde yarın akşam açılışı yapılacak olan “Vampirler” bizi üstadın fantezilerindeki ölümsüz kan emicilerin alemine götürecek. Baş köşede serginin adı üstüne vampirler var ama başka canavarlar ve hepsinin kurbanları da yer alıyor! Bu mitle ilişkili mekanlar da en az yaratıklar kadar ürkütücü: Karanlık ve balta girmemiş ormanlar var resimlerde. Çiçeklere baktıkça kan fışkıran sanki! Ağzından ateş saçan ejderhalar, vampirlere esin veren yarasalar, dünyanın çeşitli kültürlerindeki (Meksika, Çin, Mısır) kan emici tasvirleri, hatta uzaylı vampirler (evet, bu konuda da bir kitabı var!) serginin ziyaretçilerini kollarını açmış bekliyor!
Giovanni Scognamillo üstadımız bu fantastik yaratıkları resimlemek için kendine özgü yöntem geliştirmiş: Keçeli kalemle kağıt üzerine ‘dalga yöntemi’ adını verdiği bir teknikle çiziyor resimlerini. Renkler elbette canlı canlı, yoksa kanlı canlı mı desek? Siyah beyaz olanlar da var. Çok cesur bir tarza sahip... Ama asıl cesareti biz ziyaretçilerin göstermesi gerek, çünkü o çerçeveden fırlayıverecekmişçesine duran yaratıklarla sergi salonu bir korku tünelini andırabilir! Bunu okuyunca yine kızacak bana ama ne yapayım ki hala tırsıyorum bu alemden!
Nasıl tırsmayayım hocam? Siz de demiyor musunuz “Aslında gerçek vampir kapitalist sistemin kendisi. Sorun şu ki, kaçıp sığındığımız fantazya mı gerçek, yoksa gerçek olduğunu sandığımız yaşadığımız dünya mı? Kaçımız bunun ne kadarının farkındayız?”
Üstadımız önceden bir şey tasarlamadan geçiyormuş masa başına. Bize gönderdiği bültende diyor ki “Her şey çizme ihtiyacı ile başlıyor. Kağıdın başına oturduğumda çizmek istediğim görüntüler zihnimde beliriyor. Tıpkı bir filmin kareleri içindeymişim gibi görüntüler canlanıp hareket ediyor. Çocukluğumdan beri korku ve fantazyaya ilgi duyuyorum. Yabancısı olmadığım bir dünya ve ben bu dünyayı eserlerimle paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyorum.”
O mutluluk bize ait... Her bir resmi, her bir satırı, her bir sözüyle Giovanni Scognamillo yaşayan bir kültür hazinesi.