Bu yazıyı Sayın Erdoğan’ın DEİK genel kurulu vesileyle yaptığı konuşmadan birkaç saat sonra yazıyorum. Tarihi cümleler var ve anlayana mesajları çok açık;
Bir vatandaş olarak mutluyum, umutluyum, gururluyum...
Neden mi? Çok açık; bu ülkenin cesaretle bu cümleleri söyleyen bir SEÇİLMİŞ CUMHURBAŞKANI var;
1”...Ben bu AB’nin en büyük ülkesine PKK terör örgütünün ele başlarını ülkenizde besliyorsunuz diye sorduğumda aldığım cevap ya bir hiç oldu, ya da burası hukuk devleti şeklinde cevap verildi. Peki burası ne Guguk devleti mi? O yüzden Türk yargısının kararlarına saygı duyacaksınız. İsrail bu sene 16 gazeteci katletti. AB neden sustu”...
2- “...Bir maşa kullanılmaz hale gelirse üst akıl kendisine başka bir maşa bulur. Düne kadar birbirlerini hasım görenler ortak hareket ediyorlar. Şimdi tabular yıkılıyor, mesele burada. Bizim ödenecek diyetimiz yok. Biz yetkiyi emaneti birilerinden almadık, milletten aldık. Hesabı da sadece millete veririz”...
3- “...Avrupa Birliği tatil gününde açıklama yaptı. Ne kadar da hassaslar. 50 yıldır kapılarında bizi bekletenler bu hassasiyeti nereden elde ettiler. Uluslararası basına servisler yapılmıştı. Türkiye guguk devleti mi?...”
4- “...Türkiye, AB’nin önünde kapı kulu değildir. Türkiye, bırakın boynunu eğmeyi, bırakın geri adım atmayı, asla ve asla azarlanacak, kendisine gündem belirlenecek, istikamet çizilecek bir ülke değildir. Biz ne itibarımızdan ne gücümüzden ne de büyümemizden bir şey kaybederiz. Hiç merak etmeyin”...
5- “...Dün din alimi maskesiyle vatanına ihanet edenler, yarın başka maskeyle ülkelerinin karşısına çıkacak”...
6- “...Yüksek faizlere dikkat edin lütfen. Girişimcilerimizi artırmak zorundayız. En fazla parayı finans sektörü kazanıyor. Çok fazla da yorulmadan kazanıyorlar. Kalkıp el ele vermeye mecburuz. Yatırımcının önünü açmaya mecburuz. Bu etle tırnak gibi. Bugün Amerika bir puan uyguluyorsa, bize ne oluyor? Tek kelime ile bu zulümdür”...
Sevgili dostlar, Türkiye’deki YERLEŞİK DÜZEN’in unsurlarını bir konuşma içinde DEŞİFRE etmek ancak bu kadar mükemmel olabilirdi...Seçilmiş Cumhurbaşkanımız mesajı veriyor, almak ve arkasında-yanında son nefesimize kadar durarak gereğini yapmak da halk olarak bize düşüyor... ÇOCUKLARIMIZ İÇİN!
***
Bu yazıyı 2011’de yazmıştım...
Yorum yapmadan aynen paylaşıyorum, sonra yorumlayacağım;
“YENİ Dünya Düzeni” isimli bir kitap çıktı. Arkasında önemli bir not var: ‘...Orwell haklıydı. Gelecekte üç büyük dünya gücü olacak ve bunların arasındaki birlik ve rekabete göre bunların pozisyonu değişirken, barıştan bahsetmek mümkün olmayacak. Parag Khanna da dünyanın ABD, AB ve Çin olmak üzere üç büyük güç üstünde şekillendiğini söylüyor...’
Sevgili dostlar, Orwell ve Khanna haklıydılar ama bir detayı atlamışlardı; Avrupa Birliği yeni dünya düzeninde ana merkez olamayacak, bu şansı ıskalayacak ve bu denklem içinde ‘Doğu-Batı, Türk-İslam veya nasıl adlandırırsanız adlandırın’, bu sentezi yakalayan Türkiye bu şansı yakalayacak. Evet, yanlış okumadınız, son 5 yılda yaşanan bütün gelişimin ardında ‘Türkiye’nin bu şansı yakalaması’ ve yeni dünya düzeni içinde ana merkezlerden biri olma yoluna girmesi var.
Bu noktada soralım; Türkiye bu gerçeğin devlet-toplum bütününde gerçekten bilincinde mi? Ana sorun da burada yatıyor; siyasi otorite gerçeği fark edip uzun süredir AB politikasını ‘0’ noktasına çekip, ‘üye olma yolunda kalarak’ AB içine sızmalar denerken, Avrupa’dan tamamen kopmamız gerçeğinin Türk halkı ve kamuoyuyla paylaşılması henüz o kadar kolay değil. İçeride bunun ortaya net olarak konamamasının sebebi de çok açık; birileri sürekli ‘Avrupa’dan koptuk doğuya doğru sürükleniyoruz’ tezini pompalıyor. Bu birilerinin bir kısmı bilinçli olarak Avrupa uzantısı şeklinde bu görevi icra ediyor, bazıları da konudan tamamen habersiz bilinçsiz bir politika güdüyorlar.
Sevgili dostlar, 2001 krizinden bugüne net olarak ‘Avrupa’nın ekonomik olarak BÜTÜN olamadan parçalanacağı, çökeceği ve asla birlik olamadan projenin biteceği’ tezimi savunuyorum. Yazılarım arşivlerde duruyor. Bugün bunu görmek ve savunmak zor değil. Şimdi bir adım ileri gitmemiz ve Türkiye’nin çöken Avrupa yerine küresel düzenin içinde yerini alması gerektiğini görmemiz gerekli. Net olarak şunu iddia ediyorum; yeni dünya düzeni içinde üç ana eksen olacak: 1- Amerika, 2- Türkiye-Avrupa’dan koparak Türkiye’ye eklemlenecekler, Orta Asya-Ortadoğu’dan Türkiye periferisine katılacaklar, 3- Çin-Hindistan-İran...
Burada en önemli soru; Rusya nerede yerini alacak. Türkiye ile ‘Türki devletler ve Ortodoks bir bağ üzerinden yeni bir sentez mi’ yaratmayı deneyecek yoksa Çin tarafında mı bir yer seçecek? Avrupa’nın parçalandığı durumda Türkiye-Yunanistan-Rusya arasında Ortodoks bir açılım denenebilir!
Sonuç: Türkiye, Türkiye, tarihsel gerçekleri-coğrafyası-etnik-sosyal yapısı-manevi değerleri ve yeni dünya düzeni içindeki konumuyla Avrupa’nın alternatifi-rakibidir! Yeni küresel düzen içinde oluşan ‘3 merkezden biri olmaya en güçlü adaylardan’ biridir ve AVRUPA gibi biten bir yapı içinde kendini harcamadan-harcatmadan acilen gerekeni yapmalıdır!
Son söz: Türkiye süratle ‘Avrupa’nın kötü kaderinin’ bir parçası olmadığı mesajını çok net vermelidir! Bir sonraki adım Türkiye’nin AB’nin yerini alacak ana yapı olduğunun toplumsal idrakini sağlamak ve devlet eliyle bu yola girmek ve gereğini yapmak olacaktır. Önümüzdeki günler bin yılların fırsatını bize verecek lütfen ama lütfen kullanalım...”
EVET, BU YAZIYI 2011 yılında AB ekonomik olarak EN GÜÇLÜ olduğu günlerde yazmıştım...
Gelinen noktada soralım; AB’ye ne oldu? BİRLİK ne noktada? AB ekonomisi nereye gidiyor? Rusya nerede yer almayı seçti ve TÜRKİYE NASIL YENİ MERKEZ OLDU!
KONU ÇOK ÖNEMLİ sorgulamaya devam edeceğiz... ÇOCUKLARIMIZ İÇİN!