Medeniyetler İttifakı projesindeki ortağımızı kaybetmiştik, yeniden bulduk. Ortağımız İspanya idi. Projeyi o zamanki İspanya Başbakanı Aznar ile Başbakan Erdoğan üstlenmişlerdi. Sonra İspanya’da hükümet değişti. Yeni Başbakan Rajoy nedense bu projeyi sevmedi... İspanya, Medeniyetler İttifakı’nı anmaz oldu. Üstelik daha Başbakan olmadan Rajoy bu proje hakkında ileri geri konuşuyordu. Aznar’ın boş işlerle uğraştığını söyledi. Sonra Medeniyetler İttifakı’nı -Kimsenin önemsemediği konuşmalar forumu- diye niteledi. Ve aynı Rajoy önceki gün çark edip BM’de Medeniyetler İttifakı’nın ne kadar önemli bir proje olduğunu söyleyip projeye bağlılık beyan etti... Türkiye dahil bir dizi BM ülkesi de herhalde -Ya sabır...- çekti.
Rajoy’un bu konuda hidayete ermesi, bir dönüm noktası. Aslında Medeniyetler İttifakı’nı aklı başında herkes destekliyor. Dünyada bu kadar gerilim varken, dinler ve kültürlerarası çatışma bahanesi varken, diyalog ve hoşgörü için çabalamanın bir zararı olmazdı. BM Genel Sekreteri de hazır karşısında bulmuşken dün Rajoy’a -İttifaka katkısı- nedeniyle teşekkür etti. Ama Rajoy da Genel Sekreter de biliyor ki, şu ana dek katkı yok.
Rajoy’un zorla ucundan tuttuğu ittifaka Brezilya Devlet Başkanı Rousseff gönülden sahip çıkıyor. Bayan Rousseff dün BM kürsüsünde “Batılı ülkelerdeki İslamofobik tırmanmayı en güçlü biçimde reddediyoruz. Brezilya Medeniyetler İttifakı adlı kapsayıcı girişimin en önde gelen katılmcılarındandır” dedi ve bu sözleri Genel Kurul’da alkışlarla karşılandı. Ardından Bayan Rousseff, ittifakın, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın öncülüğünü taşıdığını söyleyip, mevkidaşı Abdullah Gül’ü andı. Her durumda Türkiye, bütün makamlarıyla projenin ortağı ve sahibi. Din ve kültür gerekçeli çatışma listesi zaten uzun. Birilerinin de yangına benzin değil, su dökmesi lazım, Türkiye onu yapmaya çalışıyor. Ortak İspanya olmazsa, Brezilya olur.
Aman bana oy verin
Peki İspanya Başbakanı nasıl oldu da Madrid-New York yolunda Medeniyetler İttifakı’nın faziletini keşfetti? Efendim Sayın Başbakan, İspanya’yı BM Güvenlik Konseyi üyesi yapmak istiyor... Konsey üyesi olmak için BM üyelerinin oylarına ihtiyaç var. Tarihin bir cilvesi sonucu, Medeniyetler İttifakı da BM’nin en etkili ve en geniş katılımlı forumlarından biri. Bu foruma sırt çevirip sonra da -Bana oy verin- demek olmuyor... O yüzden İspanya, şimdi pek dirayetli bir ittifak üyesi.
Burada küçük bir sorun var: İspanya’nın BM Güvenlik Konseyi üyesi olmak istediği dönem, Türkiye’nin de Konsey üyesi olmayı planladığı dönem... 2015-16 dönemi için Türkiye adaylığını daha önce açıklamıştı. Yani İspanya, BM Güvenlik Konseyi için Türkiye ile yarışa girdi. Yarış vesilesiyle de Medeniyetler İttifakı eş başkanlığına yeniden sarıldı. Konsey sandalyesi için Yeni Zelanda da aday, ancak Yeni Zelanda şimdiden Türkiye ve İspanya karşısında fazla dayanamayacağını konuşmaya başladı.
Konsey üyeliği için seçim 2014 Ekim ayında yapılacak. Şimdiden iki yıl sonrası için kampanya gerekiyor. İki yıl sonra ekonomik kriz ne olacak, İspanya’da kim başbakan olacak- sorusu da iyi bir soru.
Hangi BM?
Konsey için bu kadar çaba sürüyor ama bu konsey, örneğin Suriye konusunda hareketsiz kalan konsey. Ya da Kosova’da, Bosna’da, Kıbrıs’ta ve çoğu coğrafyada adil bir sınav veremeyen konsey. Daha önceki gün Dışişleri Bakanı Davutoğlu BM’nin Suriye konusunda sınavı kaybetmek üzere olduğunu söyledi, ‘’İnsan canı BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi arasında müzakere konusu olmamalı... Binlerce insan ölmüşse ve hâlâ BM Güvenlik Konseyi bu konuda bağlayıcı tek bir bağlayıcı nitelikli karar çıkaramamışsa o zaman BM’ye ne zaman ihtiyacımız var” dedi... BM’nin ve Güvenlik Konseyi’nin yapısal sorunları malum. Ancak bütün etkisizliğine ve işlevsizliğine rağmen BM ve Konsey, istendiği zaman işliyor, istendiği zaman kedi olup fare yakalayabiliyor. O yüzden de Konsey’de olmak gerekiyor. Konsey’de olduğunuz zaman, masadasınız demektir.
twitter.com/selimatalayny