İkisi de Kosta Rika’ya yenildiler, ikisi de İngiltere’yi yenip Kupa dışına attılar. Gruptan yola kim devam edecekti, dün bunun kapışmasını yaptılar. Gruptaki öteki maçın sonucuna ve gol sayılarına göre kazanan lider bile olabilirdi. Uruguay’ın olmazsa olmazı kazanmaktı. İtalya’ya beraberlik de yetiyordu. Bu durum iki takımın oyun stratejisini çok etkiledi. İtalya topu tutmayı daha çok benimsedi. Uruguay yiyeceği golle işini iyice zora sokabilirdi, bunun için kendi alanında daima kalabalık olmaya, alan daraltmaya, baskı yapmaya ve top kazandığında hızlı çıkmaya özen gösterdi. Ancak ilk yarıda ileride pek çoğalamadılar. İki takımın ortak özelliği hücumda iyi top kullanamamak oldu. Birbirlerine bunun fırsatını da vermediler. Uruguay yiyeceği golün altından kalkamamak, İtalya beraberlik avantajını yitirmek endişesi içinde geçirdi ilk yarıyı. Birbirlerini nerede ise hiç ısırmadılar. Birinci bölümde ilgi çeken iki adam vardı. Bunların ikisi de İtalyandı. Kaleci Buffon ilk yarının tek önemli pozisyonunda gösterdiği gol önleyen refleksleriyle, Balotelli de etkisizliği bir yana, sevimsizliğiyle öne çıktı.
İtalya ikinci yarıya takım savunması özeni içinde devam ederken, artık gol bulması gereken Uruguay hücumlarını artırma isteği gösterdi. Ve 60.dakikaya girerken Marchisio, Uruguay’a bir türlü ele geçiremediği hücum üstünlüğünü tanıyan hatayı yaptı. Rakibine yaptığı hareketteki niyeti bile kırmızı kartı gerektirirdi. Uruguay on kişi kalan rakibine yüklenmeyi artırınca, İtalya’nın savunma oyunuyla işimi kotarırım ilkesi çöktü. Golü yedikten sonra, on kişilik takımla yapabildikleri etkili atakları daha önce denemiş olsalardı, amaçlarına gol bularak ulaşabilirlerdi. Kendi taktik hataları ile elenmiş oldular. Maç bize, durumu savunma ile korumaya çalışmanın sağlam bir yol olmadığını bir kez daha kanıtladı.