Maçın ilk yarısında topa en çok uzun vuran adam kaleci Cenk’ti dün! Çünkü takım arkadaşları kimi kez önde atacak adam bulamadıklarından, kimi kez bir yere atma cesareti taşımamaktan, kimi kez o an kendilerine güven duyamadıklarından topu son anda ona verdiler. O da bekletmeden ileri vurdu topu! Top böyle rastgele atılınca hücum başlatma olasılığı da düşük oldu. Bunun bir nedeni yoğun hazırlık çalışmaları ve sık maç oynamanın, yanı sıra sıcak havanın yüklediği yorgunluk olabilirdi. Kim bilir belki de yeni bir oyun kurma anlayışıydı! Öyle ise... Tuhaf!
Maçın temposu düşüktü. Southampton daha diriydi, ancak önceleri bireysel hataları çok yaptı. Bu Beşiktaş’ın savunma işlerini kolaylaştırdı.
Biliç daha sözleşmesini imzalamadan Beşiktaş’ın sorunun çok gol yemek olduğunu biliyordu. Hemen hemen aynı kadroya şimdi savunma aşılıyor. Dün ilk yarıda çabuk ve organize ataklar yapamamanın bir nedeni de bu olsa gerekti. Bir ve ikinci bölgesinde alan daraltmaya çabalarken, hücuma patlamayı beceremediler.
Gökhan Töre’nin top kazanılma aşamasında katkısı çok düşük. Olcay’ın zaten geri koşma alışkanlığı yok. İkisinin de geri geldiği elbette olmakta. Ne var ki bu her gerektiğinde ve gereken yeterlikte olmuyor. Biliç, sol beke Ersan’ı zorluyor. O ancak kolay maçlarda durumu idare edebilir. Zaten en iyi biçimde işini yapsa bile önünde kontrolsüz büyük alan bırakıldığı sürece yeterlik gösteremez.
Beşiktaş’ın ikinci yarıda hücum etkinliği biraz arttı. Bunun nedeni üç değişiklikle başlaması değil, oyun anlayışını değiştirmesiydi. Daha tempolu oynayıp hücumu daha çok düşünmeye çalıştı. Tek taraflı oynamak kuşkusuz yetmezdi. Takımca daha öne çıkarak oynadı. Bununla hücum olanağı buldu, ancak rakibine de alan vermeye başladı. Ve gördük ki Beşiktaş henüz oyunun iki yönünü eşdeğerde oynayamıyor. Birden fark yemesi bundan. Bu arada Muhammed’in uzak şutla attığı gol hem ona hem Beşiktaş’a bir müjde olabilir. Ondan artık oyunda görünmesi bekleniyor. Çaylak oyuncu olmaktan çıkmalı. Henüz hataları sevaplarından çok fazla. Serdar Kurtuluş, eğer önündeki arkadaşı yardımcı olursa, Hilbert’i aratmayacak.