Fenerbahçe oyuna yüksek tempolu başladı. Daha maçın başında Holmen’le bir pozisyon buldu. Holmen’in şutunu da kaleci Onur dışarı attı. Fenerbahçe o kadar çok gol pozisyonuna girmese bile sayısını unuttuğum gollük şutlar attı, ama bunlar skoru değiştirebilecek vasıflardaki şutlar değildi.
Fenerbahçe takım halinde hücuma özen gösterirken Trabzonspor ise takım savunmasına dikkat etti. Özellikle Mustafa Yumlu ve Giray’ın savunmanın göbeğindeki başarılı futbolları, hava hakimiyetleri mükemmele yakındı.
Trabzonspor pozisyona girdi mi, gollük şut attı mı diye düşünüyorum; sayısını bulmakta zorlanıyorum. Bir kez Henrique’nin, bir de Yusuf’un atmış olduğu şutlar vardı, onlar da auta gitti. Başka da bir gollük şutu Bordo-Mavili takım adına sahada göremedik.
Fenerbahçe’de yeni transfer Alper Potuk halen beklenen düzeyde futbol sergilemediği için yerini Emre’ye bıraktı. Fenerbahçe’nin gol ümitlerini beslediği Sow ve Webo çok fazla gollük şutlar atmalarına rağmen, başarılı olmuş gözükmediler. Webo’nun bir füzesinin Trabzonspor kalesinin üst direğinden dönmesi; elbette Fenerbahçe adına şanssızlıktı. Bu kadar fazla korner atan, çok daha fazla gollük şutları çıkartan, hücumda üstünlük sağlayan Fener bu maçı kazanamadıysa bunun Trabzon’un takım savunmasından kaynaklandığını söyleyebiliriz.
Bir paragraf da Caner’e açmak istiyorum... Evet çok yeteneklisin. Evet çok özverilisin. Çok didindin, çok koştun. Hepsi Fenerbahçe içindi, takımın içindi. Kazanmayı istiyorsun, bunun için çalışıyorsun. Ancak korner atışlarını çok çalışman lazım güzel kardeşim. Maçın başından itibaren kornerleri ön direğe attın. 30. dakikalara gelindiğinde artık korner oldu mu topu yine aynı yere atacağın aşikardı. Bu konu üzerine bence biraz düşünmen gerekiyor. Yoksa çalışmana, koşmana, didinmene hiçbir şey söyleyemeyiz.
Maçın hakemi Hüseyin Göçek oyuna çok da etki edecek kararlar vermedi. Hakemin konuşulacağı bir karşılaşma da olmadı. Hakem triosu bana göre zararsız bir maç idare etti.