İçinde bulunduğumuz süreç; "rejimler" ve "savaşlar" ile devletlerin "terbiye" edilme süreci olarak bize yansıyor.
Genel tabloya bakılırsa, üzerinden "oynanılmak" istenen "devletler" ve "rejimler", açıktan gözükmeye başlandı.
"11 Eylül sonrası ABD'nin "şeytan üçgeni" tanımına, şimdi hangi devletler dahil ediliyor?" sorusuna iyi bakmamız gerekiyor!
Rusya, İran, Çin; "şimdilik" gördüğümüz sadece bunlar.
Avrupa'yı "ayrıca" konuşmamız gerekiyor.
Çıkan yeni "siyasi seslere" bakılırsa, "felaket" kapıda...
Rusya çok kutuplu dünya tezini savunuyor ve Putin korkunç cümle kuruyor. "Rusya'sız dünyaya ne gerek var."
Rusya verimli "kara toprak" bölgelerine "çamur bombası" atılacağı iddiasını yüksekten seslendiriyor.
Bu durumda Rostov'dan başlayarak, tüm "kara toprak" bölgesi toprakları; en az 100 yıl "gereksiz" bölge olacak...
Bu sadece Rusya'nın değil, tüm dünya için "ekmek" sorunu anlamı taşıyor...
Rusya bunları söylemesine söylüyor ama dinleyen kimse yok.
Çünkü süreci doğru yönetemiyor. Algıya karşı, kendi "algoritmini" devreye sokamadı. Başkasının toprağını "işgal" etmiş oldu.
ABD, İngiltere aynı şeyleri farklı yöntemle yapıyor olduğu için, algı aparatlarını, yeni "algoritmaları" kendisi ürettiği için, alkışlayan kitleleri "zombi" gibi yanı başına toplayabildi.
Çocuklara sunulan zombi oyunları bile, şimdi bir şey ifade ediyor.
Bu arada Aytmatov'un "mankurt" tanımı, bu aralar Rusya'da moda ve kullanılan en "keskin" söz olarak gözüküyor.
Rusya'yı yöneten siyasi dilde "mankurt" kelimesi, ABD ve İngiltere'nin, Rusya "sosyolojisinde" yapmak istediği "eylemin" tanımı olarak karşımızda.
"Salgın", "kıtlık", "savaş"; bunlar insanları "imha" etme projeleridir.
Bu arada kaynaklara, "su" ve "gıda" kaynaklarına "hakim" olma uğrunda bir "savaş" başlamıştır.
Kimin kazanacağı sorusu hayatidir!
Çünkü bu savaşın neticesi, dünyanın geleceğini şekillendirecektir.
Esas savaşın adresi ve içeriği gözükür olana kadar ise, galiba "algı" ile "yönetileceğiz".