Yahya Sinvar'ın savaşarak ölmesi, onu kahramanlaştırdı. Gazze'den sonra Lübnan'a saldıran İsrail'in, art arda Hizbullah ve Hamas liderlerini hedef alması, cepheyi dinamik kılacağı için savaşın uzun bir zamana yayılacağını söyleyebiliriz.
Yaşanan süreci farklı etkenler ışığında değerlendirebiliriz. Meseleyi tek boyuta indirgemek kolaycılık olur; ancak yaşananları küresel jeopolitikteki büyük güç mücadelesinden soyutlayamayız.
ABD'nin Rusya ve Çin'i bölgeden uzak tutma çabası ile Körfez aktörlerinin İran'ı dışlama çabası örtüşüyor. Batı dünyasının "terbiye" etmeye çalıştığı bu üçlünün Orta Doğu ve Afrika'daki varlığı belirgin.
2011'de Suriye'de başlayan süreç, aslında Irak'ta olup bitenlerin bir domino etkisiydi. İstikrarsızlaştırılan ve dış etkenlere karşı zayıf hale getirilen ülkelerin komşuları da bu kaostan etkilenir.
İşgal sonrası Irak'ta ve daha sonra Suriye'de pozisyon alan ABD ile İran, bölgede farklı düzeylerde varlıklarını sürdürdüler.
Netanyahu'nun Gazze'den sonra Lübnan'da Hizbullah'ı hedef alması, iç politikada onu belki rahatlattı; ancak uzun vadede İsrail'e karşı bölge halklarının nefretini artırdı. Bu gelişmeler, Arap kamuoyunda yerleşik sistemleri rahatsız edecek boyutlara ulaşacaktır.
İsrail'in propagandası, savaşı Lübnan'la değil, Hizbullah'la yürüttükleri yönünde. Bu adlandırmalar oldukça önemli. Arap-İsrail savaşını Hamas-İsrail savaşına indirgemek, İsrail'in katliamlarını perdeleme ve enformasyon dünyasındaki gücünü gözler önüne seriyor.
ABD veya İsrail'in İran'a saldırıp saldırmayacağı sorusu hâlâ gündemden düşmüyor. İran'ın bölgedeki etkisinin kırıldığı bir senaryoda, iç huzursuzluklar kaçınılmaz olacaktır. Asıl hedefin Tahran'da bir darbeyi tetiklemek olduğu açık.
Ankara için hassas bölge Suriye sahası. Suriye'den çekilmeyi asla düşünmeyen Ankara'ya, Moskova da destek veriyor. Rus yetkililer, Esad'a Erdoğan'la uzlaşması için telkinde bulundular. Körfez aktörleri de uzun zamandır Esad'a, Tahran'dan uzaklaşmasını öneriyor.
Ankara'nın PYD/YPG konusundaki tavrı net. Suriye sahasında oluşacak olası bir boşluğa sert müdahale edileceği açık. İran'ın iç karışıklıkları ve Suriye'deki boşluk, Kürt halkları için bir umut olarak pazarlanıyor. Avrupa'daki diaspora, bu senaryonun başını çekiyor; ancak bu senaryo, bölgede çok kanlı olaylara yol açabilir. PKK, KDP, IKYB ve PYD arasındaki rekabetin ne kadar şiddetli olduğunu ve çok kan aktığını unutmayalım.