En yüce değer, en önde gelen insan hakkı yaşama hakkı ise ülkemizin bir bölümünde otuz senedir süre gelen bu pis savaşın durdurulması hepimizin temel önceliği olmalıdır.
1984 Ağustos’tan günümüze yaklaşık elli bin vatandaşımızın öldüğü söyleniyor.
Hangi devlet değeri, hangi rant kapısı elli bin gencin hayatından daha önemli olabilir?
Ama anlaşılan bazı rant kapıları elli bin gencin, meseleye kalıcı bir çözüm üretilemez ise de, belirsiz sayıda gencin hayatından, birileri için çok daha değerli ki, soruna otuz senedir çözüm üretilemedi, her çözüm sürecinde engeller çıkarıldı, 33 er şehit edildi, Silvan saldırısı yapıldı, vs.
Barış demek; bölgede, Türkiye’nin bütününde, Irak ve Suriye sınırlarında, sınırların biraz ötesinde de istikrar ve hem yasal, hem meşru güçlerin yasal, meşru, demokratik kontrolü demek.
Barışın sabote edilmesi ise, kime ederse etsin, bölgede, Türkiye’de, Irak ve Suriye sınırlarında, bu sınırların hemen ötesinde istikrarsızlık ve çok daha önemli olmak üzere ama türev olarak, kontrolün adeta tümüyle yasal, meşru ve demokratik olmayan güçlerin eline geçmesi demek.
Bölgede kontrolün yasal, meşru ve demokratik olmayan güçlerin eline geçmesi demek büyük rant kapılarının sonuna kadar açılması da demek.
Rantlar çeşit çeşit, bir bölümü tümüyle akçeli işler, diğerleri ise pozisyon rantları ama bu pozisyon rantlarını da lütfen küçümsemeyelim.
İlk aklıma gelen rant kapılarını siz okurlarla paylaşmak isterim; isterseniz önce parasal, akçeli rantlardan başlayalım.
İstikrarsızlığın, kontrolsüzlüğün, savaş nedeniyle egemen olduğu bölgede ve bu bölgenin sınırlarında çok büyük ölçüde uyuşturucu ticareti var; büyüklüğü konusunda rivayet muhtelif ama büyüklüğün çok büyük olduğunu söyleyebiliriz.
Aynı bölgede, aynı nedenlerden daha az konuşulan bir akaryakıt kaçakçılığı var.
Bu bölgedeki kontrol zafiyetinden insan ticareti de bu bölge girişli.
Bir düşünelim, ülkede kaç tane korucu var, kaç para maaş alıyorlar, barış egemen olursa bu insanlar ne olacak?
Bölgede görev yaptıkları, bölge de riskli bölge olarak kabul edildiği için hangi devlet görevlilerinin maaşları ne oranda, mesela Balıkesir’de görev yapan aynı kadrodaki bir memurdan daha fazla?
Bölgedeki olağanüstü koşullar nedeniyle hangi devlet kuruluşlarının bütçeleri muhtemel bir barış döneminde elde edecekleri ödenekten ne kadar daha yüksek?
Bu büyük bütçeleri hangi devlet görevlileri, üstelik yeni bir denetim yönetmeliği çerçevesinde, kamuoyuyla paylaşmadan kullanabiliyorlar?
Bunlar aklıma ilk gelen akçeli konular; meselenin bir de pozisyon rantları, siyasal rantboyutları var.
Kamu bürokrasisinin hangi kademeleri bölgede yaşanan istikrarsızlık ve kontrolsüzlük nedeniyle olağan dönemlerde elde edemeyecekleri ayrıcalıkları, dokunulmazlıkları elde ettiler?
Parlamentoda, kürt meselesi, terör, batıya her gün gibi gelen cenazeler olmasa esbab-ı mucibesini adeta tümüyle yitirecek siyasi gruplar, oluşumlar var mı?
Kürt meselesi üzerinden ekmek yiyen sözde stratejistler, düşünce (!) kuruluşları var mı?
Sınırlarımızın ötesinde de benzer oluşumlar mevcut mu?
PKK’nın içinde otuz senedir örgüt yöneticiliği yapan, barış ortamında kendisini sudan çıkmış balık gibi hissedecek kişiler var mı?
Bu parasal rantları ve pozisyon rantlarını alt alta koyun, barış neden sabote ediliyor, neden barış olmuyor büyük ölçüde anlarız kanısındayım.
Barış isteyenlerin önündeki en büyük engel bu rant oluşumlarıdır.
twitter.com/KarakasEser