Aslında 2019'da seçimi İmamoğlu kazanmadı! AK Parti kazanmak istemiyormuşçasına bir çalışma yürüttü!
Buna rağmen itiraz edildiğinde oyların sadece yüzde 10'u sayıldı, aradaki fark 13 bine düştü. Ya tamamı sayılsaydı?!
Sayılmadı!!!
İkinci turda İmamoğlu'na verilen oylar ise tepki oylarıydı.
Seçildiği günden beri cumhurbaşkanlığı makamına göz dikerek boyundan büyük işlere soyunan İmamoğlu şimdi de rakibi Murat Kurum yerine yine cumhurbaşkanını rakip göstererek güya büyük oynuyor!
2019 'da Başkan Erdoğan'ı yenmiş olmakla övünen İmamoğlu, Mayıs seçimlerinde tüm muhalefet partilerini de yanına alarak tekrar yenmek isterken ne oldu?
Yendi mi yenildi mi?
Yenildi.
Bu sonuç da gösterdi ki her İstanbul'u alan Türkiye'yi alamıyormuş!
İstanbul'da başarılı olup milletin gönlüne girebilenler ancak Türkiye'yi alabiliyormuş!
Mesela 1980 sonrası başkanları ele alalım.
Bedrettin Dalan, başarılı bir başkandı ama milletin gönlüne giremedi. Bunun farkında değildi; parti kurunca anladı; tarih oldu!
Nurettin Sözen milleti kucaklayamadığı gibi hiçbir başarı da gösteremedi; CHP'yi adeta mezara gömdü.
Ali Müfit Gürtuna ise kendisiyle anılacak bir hizmet sunamadı; tarih oldu.
Kadir Topbaş hem başarılıydı hem de seviliyordu ancak başka bir mevkie göz dikmeyerek mütevazı ve olgun duruşuyla gönüllerde taht kurdu.
Başkan Erdoğan ise 1994-98 arasında 4 sene içinde destan yazdı! Hem hizmet etti; akmayan suları akıttı; toplanmayan çöpleri toplattı; trafiği rahatlattı; hava kirliliğini en aza indirdi; çamurlu yolları asfalt ve parkeyle kapladı, Başakşehir diye yeni bir şehir kurdu.
Bu ve benzeri hizmetleri yaparken de, gösterişten uzak bir şekilde, hasbi olarak fukaraya el uzattı; imkanlarıyla ihtiyaç sahibi beldelere destek oldu.
Reklam yapmadı; halisane hizmetler yaptı; dualar aldı ve böylece sadece İstanbullunun değil milletin gönlünde taht kurdu, tüm Türkiye'de anılır oldu.
Karşılığını aldı hâlâ da alıyor.
Peki, İmamoğlu ne yaptı?
Hizmet yapmadan reklam yaptı; yapmadığı işleri yapmış gibi gösterdi; algı peşinde koştu; bir elimde güneş bir elimde ay diyecek kadar kibirlendi. Neticede Mayıs ayında milletten büyük bir tokat yedi!
İstanbul'u basamak yapıp yukarılara çıkmak isterken şehri ihmal etti.
Saat gibi düzenli bir sisteme kavuşturulan İBB'yi çalıştıramadı.
Eyüb Sultan Camii'nde Kuran okuduğunu, Maltepe Mitinginde dualar yaptığını gören muhafazakârların bir kesimi hüsn-ü zan ederek oy vermişti.
İmamoğlu onları başkanlığının daha ilk günlerinde hayal kırıklığına uğrattı.
Öyle bir partizanlık yaptı ki 20023 yılına kadar 23 bin 298 çalışanı işten attı ve 66 bin 712 yandaşını işe alarak partizanlıkta zirve yaptı.
CHP İstanbul İl Başkan yardımcısı Özgür Nas'ın ifadesiyle "İBB'ye eleman alırken yüzde 35 CHP'den yüzde 15 İYİ Partiden yüzde 15 diğerlerinden, geri kalan İBB kariyerden" diyerek partizanlığı gizleme ihtiyacı bile duymadı!
Yetinmedi, hiçbir tarikat ve cemaat mensup olmayan İlim Yayma ve Ensar Vakıfları gibi güzide sivil toplum örgütleriyle yapılan yardımlaşma protokollerini iptal etti.
Böylece toplumu kucaklamadığını milletin adamı olmadığını, o Kuran okumaların o dua etmelerin bir siyasi takıyye olduğunu, din istismarı olduğunu millet gördü.
Şimdi de karşısında kişiliğiyle kimliğiyle icraatlarıyla ve en önemlisi İstanbul'a ait projeleriyle karşısına çıkmış güçlü adayı görmezden gelerek cumhurbaşkanına cevap yetiştirmeye çalışıyor!
Oysa şartlar 2019 gibi değil.
Şartlar AK Parti için de CHP için de değişti!
AK Parti teşkilatı, 2019'dan gereken dersleri almış olarak seçime odaklanmış ve kazanmak için bir oyun dahi peşine düşerek ve seçmenle birebir temas kurarak 31 Mart'ta ipi göğüslemek için çabalıyor!
Üsküdar'da bizzat şahit olduğum için tekrar ediyorum kaydını başka bir ilçeye aldıran bir üyesini seçmen listelerinde göremeyen AK Parti teşkilatı tam beş kez arayarak oyunu garantiye alıyor!
Yine üyelerini teker teker arayarak başkandan neler istediğini soruyor!
Yani bu kez teşkilat da aday da seçime asılıyor!
AK Parti adayı Murat Kurum ise, azimli, hazırlıklı, istekli ve hemen her günü değerlendirerek seçmenle kucaklaşan ve göz dolduran bir aday profili çiziyor!
Ve AK Parti karşıtı olarak bilinen kamuoyu şirketleri bile şimdiden Kurum'u birkaç puan önde gösteriyorlar!
Onlar dahi birkaç puan önde gösteriyorlarsa İmamoğlu cephesinde korku dağları sardı demektir!
Nasıl sarmasın ki, CHP içindeki dağınıklıktan, tartışmalardan, istifalardan, parti içi çekişmelerden en fazla İmamoğlu etkileniyor!
Üstelik 2019 seçiminde destek verenlerin çoğu kenara çekilmekle yetinmediler karşı aday çıkardılar.
Yüzünde 'rabbi yessir' görenler aday çıkardı!
İşe alımda yüzde 15 verdiği kesimler aday çıkardı!
Partisinin önemli isimleri istifa etti ve İmamoğlu'nu 'çürümüş adamlar'dan biri olarak tarif ederek desteklemeyeceklerini açıkladılar!
CHP'nin önemli isimlerinin İmamoğlu'nun kaybetmesini istediklerini kendi fondaşları söylüyorlar!
Kurultay'dan sonra Kılıçdaroğlu taraftarlarının hoşnutsuzlukları da cabası.
Ve umutlar DEM/PKK ile Kent Uzlaşısı'na bağlandı!
Göreceğiz!
Fazla kalmadı şunun şurasında 40 gün kaldı!
İmamoğlu, 31 Mayıs'ta karşılaştığı gerçek ile 31 Mart'ta da karşılaşacak gibi görünüyor!
Ne diyelim, neyi hak ediyorsa o olsun!