Soma faciası yıl dönümünde maden şehitlerinin mezarları başından yayınlar yapıldı.
Acıyı sarmak için ne kadar da uğraşmış devlet.
Mermer mezar taşları, madencilik sembolleri, bayraklar...
Özel sektörün minimum yatırım maksimum kar kurbanı olan insanlar.
Yaşamlarına gereken özen gösterilseydi süslü mezarlara ihtiyaç olmayacaktı aslında.
***
İyi ayakkabı, iyi saat, iyi kravat, iyi takım elbise...
Böyle bir kombinasyon için binlerce dolar harcamak mümkün.
Zaman zaman ekranda giydiği ayakkabı 500-600 dolar olan adamlar görüyorum.
Şık olmak iyidir de önemli olan insanın karakteri, vicdanı, kendisine ve başkalarına karşı dürüst olmasıdır.
Mesela sedyeye konulurken 17 liralık lağımcı çizmesini çarşaf kirlenmesin diye çıkarayım mı diye soran Murat’ı hatırladınız mı?
Murat, SOCAR Türkiye Başkanı Kenan Yavuz’un Soma’da madenci ailelerine verilen iftarda birlikte çalışma teklifini kabul etti, şimdi PETKİM’de iş güvenliği uzmanı olarak çalışıyor, ailesiyle orada yaşıyor.
Yani dürüst, yani sözünün eri, yani vicdanlı yani insan olamadıktan sonra giydiğinin ayakkabının ya da elbisenin fiyatının ne önemi var?
***
Yara sarmaktan söz ettik ya, özellikle sivil toplum örgütlerinin yaptığı bir yanlışı da yazma zamanı şimdi...
Geçen 1 yıl içerisinde Soma’dan gelen en tatsız haber, babaları madenden sağ kurtulan çocukların “Keşke benim de babam ölseydi” yakınmaları oldu.
Sadece babası ölen çocuklara yapılan, abartılı, medyanın gözüne sokulan ve acıma hissini de gösteren yardımların sonucudur bu.
Travma yaşanan bölgelerde her isteyenin her istediğine yardım yapmaması gerektiğine dair önemli bir örnek bu.
Zaten yardım dağıtımlarından medyayı çekerseniz bir kısmını asla ortada göremezsiniz.
Gelelim işin medya ilgisi kısmına...
İlk sene böyle olur sonra unutulur gider...
17 Ağustos 2000’de, depremin birinci yıl dönümünde, saat 03.02’de, herkes Gölcük’ten canlı yayındaydı şimdi anma etkinlikleri an fazla 3 sütun haber oluyor.
Soma da öyle olacaktır maalesef...