Manisa Soma’da 13 Mayıs 2014’te vuku bulan elim maden faciasında, 301 emekçimizi kaybetmiştik. Tüm yurdu yasa boğan Soma, hepimizin vicdanına ‘’Bir daha yaşanmasın’’ sorumluluğunu yüklemişti... Şehit madenciler ve geride bıraktıkları kederli aileleri, aradan geçen bir yılık zaman zarfında unutulmadılar. Şehit emekçilerimizin acısı kalbimizde, onların gözü yaşlı aileleri ise bir sorumluluk bilinciyle hareket etmeye sevk ediyor bizleri... Dr. Sare Davutoğlu, bir kısmı kendisi gibi hekim arkadaşları, bir kısmı Türkiye’nin değişik kentlerinden (Konya, Kütahya, Manisa, Balıkesir, İstanbul, Ankara’dan) sivil toplum örgütleriyle oluşturduğu ‘’Soma Dayanışma Koordinasyonu’’nun bir yıllık çabalarıyla ortaya konan hizmetleri yerinde görmek üzere Soma’daydı.
Şehitliğe gül bırakıldı
Dr. Sare Davutoğlu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcan ile Soma Şehitliği ziyareti ile başladı günün ilk adımları... Soma Şehit ve Gazi Dernekleri Başkanlığı refakatinde asude bir şehitlik bahçesine dönüşmüş Soma madencilerinin naaşları başında Kur’an-ı Kerim tilavet edildi. Sare Hanım, şehitlerin kabirlerine güller bıraktı, kabirleri ziyarete gelmiş şehit eşleriyle, evlatlarıyla, gözü yaşlı anne babalarla hasbihal etti. Şehitlikte dua edildiği sırada maden faciasında hayatını kaybeden Süleyman Çata’nın oğlu Ahmet Çata, Sare Davutoğlu’nun, ikizi İsmail Çata’nın ikiz çocukları Buse ve Sude ise Bakan Gürcan’ın kucağına oturdu. Gazi ve Şehit Aileleri Derneği Başkanı Nazım Öz de ziyaret sırasında Sare Davutoğlu ve Bakan Gürcan’a refakat etti.
Ailelere destek
Sare Davutoğlu, ziyaret sonrası yaptığımız mülakatta ise önemli mesajlar verdi.
Soma Dayanışma Projesi’nin bir seçim stratejisi olmadığını ifade eden Davutoğlu, Somalı bir hastasından gelen telefonla hem meslektaşlarını hem de sivil toplum gruplarını bu sorumluluk bilinci etrafında toplayabileceğini anladığını vurguladı. Hayatta her şeyin bir önem derecesi olduğunu dile getiren Sare Davutoğlu, şöyle konuştu: “Bu kadar acı, bu kadar ölüm, bu kadar problemimiz varken şu anda birinci önceliğimiz yaraları sarmaktır. Soma faciası sonrasında Oradaki ailelerin en acil ihtiyacı psiko-sosyal destekti. Facia 13 Mayıs’ta gerçekleşti, biz ilk toplantıyı İstanbul’da 14 Mayıs’ta gerçekleştirdik, koordinasyonu tamamlayıp 3 Haziran’da gittik. Projenin çerçevesi şu: 1 yıl süreyle hem yerinde ve hem uzaktan, istikrarlı görüşmelerle ailelere psiko-sosyal ve hukuki destek sağlamak.
24 STK’dan destek
Biz başlangıçta şöyle bir yönerge hazırladık. Doğu ile Batı’daki insanımızı ve sivil grupları ortak acının ve yaraları sarmanın bilincinde birleştirelim istedik. Tüm Türkiye’den sivil toplum örgütleriyle Somalı aileleri kardeş yapalım dedik... Yardım temelli çalışan sivil toplum örgütleriyle aileleri eşleştirdik. STK’lar, kendi kapasitesine veya gönüllü sayısına göre katıldılar.. Soma Dayanışmasında şu anda 7 ilden 24 STK ile 128 aileyi eşleştirdik.”
Yetimlerle ilgileniyoruz
Dr.Sare Davutoğlu Soma Dayanışma’nın muhatap olduğu profil hakkında şunları söyledi: ‘’ Çalışma yapanların tamamı kadın. İlgilendiğimiz ailelerde 432 yetimimiz vardı, çoğu genç annelerdi ve yüzde 75’ininin çocukları 12 yaşın altındaydı. Bu ailelerimize maddi destek planlaması da yapmıştık, bir bütçe oluşturduk. Tabi kademe kademe gitmek gerekiyor. Önce taziye, acil problemlerin belirlenmesi, acil ihtiyaçların giderilmesi ve acil problemlerin çözülmesi. Aslında devletin görece olarak önceki yaşadığımız bu tür olaylara, problemlere kıyasla çok hızlı davrandığını da gördük Soma’da. Bizler, o sırada karşılaştığımız acil ihtiyaçları giderdik.
Hassas davrandık
Projeye ilişkin faaliyetlerin kamuoyu önünde yapılmamasına konusunda Davutoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: ‘’Biliyorsunuz o günkü koşullarda karşılıklı pek çok suçlamalar olmuştu... Politik baskılarla bu projenin yaftalanıp kadük kalmasını istemedik açıkçası. Hassas davranmak gerekiyor. Biz biraz ailelerin de mahremiyetine saygı göstermek istedik. Şimdi artık bizi tanıyorlar yeterince. Ben başbakanın eşi değildim o günlerde... Ahmet Bey’in Dışişleri Bakanı olduğu dönemde başlamış bir girişimdi Soma Dayanışma Koordinasyonu...”