Esed rejiminin devrilmesinden sonra önceki gün Ankara'ya tarihî bir ziyaret gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile görüştü.
Erdoğan, ortak basın toplantısında, bu ziyareti, "ülkelerimiz arasında daimî dostluk ve işbirliği döneminin başlangıcı olarak görüyorum" dedi.
Türkiye, insanî yardımların yanı sıra Suriye'nin harap olmuş şehirlerinin ve enerji ve ulaşım altyapılarının yeniden imarında gerekli desteği sağlamaya hazır. Bu konuda bir seferberlik içinde çok büyük adamlar atılacağını birkaç ay içinde göreceğiz.
Esed rejiminin düşmanlığından sonra yeni Suriye ile gelinen bu dostluk ve komşuluk ilişkisi, inşallah bölgemizin istikrarı açısından da itici güç olacaktır.
Nereden nereye... PKK'nın en büyük hamisi Suriye'den "her konuda tam bir fikir birliğinde olduğumuz" Yeni Suriye'ye...
Şu anda Türkiye'nin en çok önem verdiği konu, Suriye'nin kuzeydoğusunu işgal altında tutan bölücü terör örgütü ve yandaşlarına karşı atılacak adımlar.
Türkiye, elbette bir askerî hareket için hazır.
Ancak bu kritik konuda iki önemli mesele var.
Birincisi, Türkiye o bölgede Kürt ve Arap kanı akmasını önlemeye çalışıyor.
Dün Anadolu Ajansı Editör Masası'na konuk olan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, konuya açıklık getirdi.
Terör örgütü YPG'nin, Arapların olduğu yerleri işgal ettiğini söyleyen Fidan, "Hâlbuki oradaki Kürtler çok muhterem, aziz insanlar; oradaki Araplarla sorunları yok, Arapların da onlarla bir sorunu yok." ifadesini kullandı.
Fidan, terör örgütünün bölgede kurduğu düzenin, Amerika'nın şu anda desteklemesiyle ayakta durduğunu da hatırlattı.
Ahmed Şara ile görüşmelerden edinilen intiba; Suriye yönetiminin, terör örgütünün, oldubittiye getirmeye çalıştığı otonom bölge bölücülüğünü kabul etmeyeceği...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ortak basın toplantısında bu durumun altını çizdi:
"Bilhassa Suriye'nin kuzeydoğusunu işgal altında tutan bölücü terör örgütü ve yandaşlarına karşı atılacak adımları mütalaa ettik. DEAŞ olsun, PKK olsun terörün her türlüsüyle mücadelede Suriye'ye gereken desteği sağlamaya hazır olduğumuzu kendisine ifade ettim. Ahmed Şara kardeşimin, terörle mücadele noktasında ortaya koyduğu güçlü iradeden dolayı duyduğumuz memnuniyeti belirtmek istiyorum."
İkinci mesele, PYD/YPG'nin arkasındaki ABD yönetiminin varlığı.
Türkiye'nin beklentisi açık.
"Amerika'nın YPG'ye desteğini kesmesi ve Suriye'nin milli bütünlüğüne ve beraberliğini tehdit eden durumun ortadan kalkması." Yeni Suriye'nin toprak bütünlüğü için bu bir zaruret.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, terör örgütü PKK/YPG'nin Fırat Nehri'nin doğusunda işgal ettiği toprakların Suriye'nin yaklaşık 3'te 1'ine tekabül ettiğine dikkati çekerek, "Bu topraklar da, büyük bir bölümü Arapların yaşadığı yerler. İleride Kürtler ile Araplar arasındaki sosyal barışı tehdit edecek de bir mekanizma kurulmuş." dedi.
"Mekanizmayı kuran" da, elbette ABD yönetimi...
Şu anda Suriye'nin milli birliğini ve toprak bütünlüğünü tehdit eden en büyük tehlike, ABD'nin terör örgütüne verdiği destek.
ABD Başkanı Trump, Suriye, Orta Doğu ve İsrail soykırımı/yayılmacılığı konusunda çelişkili, garip, saçma sapan, abuk sabuk konuşmalar yapıyor.
Netanyahu ile yaptığı görüşmede, Filistinlileri Gazze'den gönderme gibi Hitlervari tavrı, bütün dünyanın tepkisini çekti.
Şara'nın ziyareti, bölgenin istikrarı için diplomatik bir adım iken, Trump'ın çılgınlığı, güven vermeyen, ne yapacağı belli olmayan ABD'nin yeni fotoğrafı...
Uğradığı suikastta hayatta kalmasını, Allah'ın korumasına bağlayan Trump, inancında samimi ise Allah'tan kendisine akıl, feraset ve basiret vermesi için dua etmeli.