Bugünlerde siyasi güce sahip olabilmek için türlü ittifaklar kuruluyor, değişik çalışmalar ve kampanyalar yapılıyor. Oysa asıl yapılması ve katılınması gereken ittifak başka.
İttifak; güçleri birleştirmek suretiyle daha güçlü olabilmek, rakiplerinin önüne geçebilmek için kurulur. Bugün bizim, siyaseten değil toplum olarak güçlerimizi birleştirmemiz gerekiyor. Bunun için de toplumun bütün kesimlerini kapsayan bir ittifaka ihtiyacımız var.
Ülkemiz yaşadığımız son afetlerle büyük acılar yaşadı, yaşamaya devam ediyor. "Asrın felaketi" olarak nitelenen afetlerde milyonlarca insan mağdur oldu, olmaya devam ediyor. Şimdi bu büyük felaketin yaralarını sarma zamanı.
Ramazan ayı ise ümmet ve toplum olarak yardımlaşmaya istekli olduğumuz, duygularımızın zirve yaptığı bir zaman dilimi. Ramazanları biz her zaman dostlarla buluşma, bir araya gelme fırsatı olarak değerlendirdik. Bunun için yeri geldi aileler arasında, yeri geldi kurumlar arasında iftar sofraları düzenledik.
O gün iftar için her zamankinden daha mükellef sofralar hazırladık.
Yeri geldi ölçüyü kaçırıp israfa da düştük.
Şimdi ise ülkemizin bir tarafı yaralı!
Büyük acılar ve yokluklar var.
İnsanlar yeri geliyor bir lokma ekmeğe, yatacak bir parça mekâna ihtiyaç duyuyor.
Toplumun bir kesiminin yaşadığı bu zorluklar karşısında diğer kesimin şatafatlı iftar toplantıları düzenlemeleri asla yakışık almaz.
Gözün birisi ağlarken diğeri gülemez. Ya ikisi birden ağlar veya ikisi birden güler.
Gelin bu ramazan ayında iki göz gibi olalım.
Birlikte sevinelim birlikte ağlayalım.
Bir kesim plastik tabaklarda üç çeşit yemekle iftar yaparken diğer kesim porselen tabaklarda onlarca çeşit yemeklerle israf boyutuna varan iftarlar yapmasın.
Bu Ramazan'da hedeflerimizden biri de şatafatlı lüks iftar sofraları kurmak yerine, bunlara harcayacağımız paraları deprem bölgesindeki kardeşlerimizin daha güzel imkânlara kavuşması için onlara iletmek olmalıdır.
Organize halde hazırlanan, abartılı bir israf şovuna dönüşen iftar sofraları artık olmamalıdır.
Allah rızası için iftar vermek denmesi bile gülünç. Dün alkol tüketilen çok yıldızlı lüks otellerde bugün iftar sofralarının kurulmasının tenakuzu olmasın.
Siyasi partilerin, STK'ların, kurumların gösterişli iftar organizasyonlarına en azından bu sene ara verilsin.
Bu zikretmeye çalıştığımız alışkanlıkları aslında bir nevi cahiliye özelliklerinden de görebilmemiz mümkündür.
İnsanların hayatında özel öneme sahip olan günler olduğu gibi toplumların hayatında da özel günler vardır. Ramazan-ı Şerif ayı, İslam toplumunun bu özel günlerinden birisidir.
İnsanlığı, içine düştüğü cahiliye döneminden çekip çıkaran mukaddes kitabımız Kur'an-ı-Kerim bu ayda indirilmeye başlanmıştır.
Hani bazı anlar vardır "işte şimdi tam zamanı deriz" ya. "İşte bu an en uygun an" deriz ve işimizin o anda olmasını isteriz. Ramazan-ı Şerif de birçok hedef, karar için öyle zamanlardan birisidir işte.
Birçok bakımdan kutsallık taşıyan bu ayda her zamankinden farklı şeyler yapmaya çalışırız. Namazlarımızın sayısını artırır, daha fazla Kur'an-ı Kerim okumaya çalışır, zekâtlarımızı bu ayda vermeye gayret ederiz, fitrelerimizi zaten bu ayda veririz.
Gelin toplum olarak bu saydıklarımıza ekleme yaparak bir ittifak kuralım: Kardeşlik İttifakı.
Bu ittifaka dâhil olanlar karınca kararınca kardeşlerine yardım yapsın...
Bu ittifaka dâhil olanlar sofralarında onlarca çeşit iftar menüsü bulundurmasın...
Bu ittifaka dâhil olanlar lüks mekânlarda lüks iftarlar yapmasın...
Bu ittifaka dâhil olanlar çok yıldızlı otellerle iftar programları yapmasın...
Yapmasın ama yapmayı düşündükleri bu etkinliklerde harcayacakları paraları depremzede kardeşlerimize göndersin.
Hani bir gerçek hikâye vardır, sanki yedim diyen ve yemesinden kısan bir adam, bu kıstıklarıyla bugün Fatih camiinin kıblesinde yer alan bir cami yaptırmış.
Canının çektiği yiyeceklere harcayacağı paralarla.
İşte bu Ramazan'da biz de "sanki yedim" diyelim ve gönüller inşa edelim.
Herkesi bu ittifaka katılmaya davet ediyorum.
Kardeşlik İttifakı!
Bu ittifaka her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.