Türkiye’nin konumu ve jeostratejik değeri; sadece tek renkli ve tek bloklu konsept içerisinde yer almamasını tetikleyen, en önemli argümanıdır.
Batı blokunun giderek dejenere olması, ABD’nin tek kutuplu dünya projesinin neredeyse suya düşmesi, Türkiye gibi zor bir coğrafya ülkesi için yeni hamleler atmasını tetiklemektedir. Ve elbette Batılı müttefiklerin siyasi tutarsızlıkları ve çok yüzlü politikalarını da göz önünde bulundurmalıdır.
Türkiye’nin Şangay üyesi olmasının, yeni ve ciddi hamleler için kapı açacağı aşikârdır. Lakin bunun yapılması, “Türkiye’nin ekseni kayıyor” yorumlarını doğrulamaz!
Şangay’da; Rusya ve Çin etkisi hiç kuşkusuz önemlidir. Lakin unutulmaması gereken bir durum var. Çin ve Rusya arasında da denge, derinden güdülmektedir. Ayrıca birbirinin partneri olmadığını anlamaktayız.
Rusya kendi durumundan dolayı, Çin’i sahaya çekmeye gayret etmekte. Çin ise sessiz yükselişin peşinde! Rusya; duygusal, derhal reaksiyon veren ve savaş ortamına müsait. Çin ise savaşmadan kazanmak ister.
Dolayısı ile bu iki önemli devletin, politik tercihlerini ve stratejilerini doğru tespit ederek hareket etmek mantıklı olacaktır.
Ayrıca Rusya’nın etki alanındaki akrabalarımızı, onların beklentilerini ve Çin içerisindeki akrabalarımızın tabi tutuldukları durumu da göz önünde bulundurma zorunluluğumuz söz konusu!
Evet, Türkiye’nin elinin güçlü olması için, Batı ittifakını baskılarının nötrlenmesi için, yeni siyasi kozlara ihtiyaç şarttır.
Şangay Birliği, Türkiye’ye gereken bir birliktir. Rusya - Türkiye ilişkilerinin de çok verimli noktaya çekilmesi, Türkiye kadar Rusya içinde hayati anlam taşımaktadır.
Özellikle Suriye ve Irak konusunda; sahada ciddi boy gösteren Rusya’yla çatışarak değil, anlaşarak hareket etmek, akıllıca bir durumdur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bazı yorumların aksine, olayları rasyonel bakış açısıyla analiz ettiğini ve satranç kurallarına uyan hamleler belirlemesi, gayet net gözükmektedir.
Bazıları Erdoğan’ın sert tavrından bahsederken, sanki Batı’ya yalvarırcasına tutum sergilemesi, Türkiye için aşağılayıcı durumdur. Türkiye’nin kendi kökleriyle birlikte hareket etmesi ve İslam coğrafyasının tamamına hitap edecek politikalarla, yeni Türkiye inşası derin anlam taşımakta. Bunu idrak eden herkes, Batı ittifakının saldırılarının içeriğini okumakta zorlanmamakta!
Trump’la birlikte, yeni söylem geliştirmeye gayret etme ihtimali olan ABD, Türkiye ile ilişkileri kritik evreden çıkarmayı düşünmekte. Lakin bunu yaparken, elindeki başka enstrümanlarla da Türkiye’ye ayar verme gayretini sürdürmekte anlaşılan!
Türkiye’nin tüm bu kargaşa içerisinde, kendi stratejilerini üretmesi ve masada belirleyici kimlikle var olması, başlı başına başarısıdır. Türkiye çok renkli ve çeşitli politikalarıyla esasında, akıllı devlet refleksini göstermektedir.
Türkiye; Orta Asya ve Kafkasya’da derin etkisini fiili statüye kavuşturur ise, İslam coğrafyasındaki geniş hamlesi için örnek teşkil edeceği aşikârdır. İslam coğrafyasında; bunca sinsi oyunlar ve dağıtıcı politikalar üreten haçlı zihniyeti söz konusuyken ve elbette İslam görünümlü, bölücü unsurların varlığı söz konusuyken, en önemli caydırıcı enstrüman Orta Asya ve Kafkasya’daki bağlar olacaktır. Âlem-i İslâm’ın zaferi ve dünyanın selamete kavuşması için Türkiye tek çare, tek güç ve tek bayraktardır. İşte tam da bu nedenle, Türkiye’nin tüm argümanlarını işler hale getirmesi şarttır. Tekrar ediyorum; Orta Asya ve Kafkasya politikalarını, Orta Doğu’daki haçlı zihniyetiyle dizayn edilen oyunları absorbe etmek için kullanmamız ve işler hale getirmemiz şart olmuştur.