Türkiye kuşkusuz ilk kez seçim yapmıyor, açık oy kapalı sayım dahil olmak üzere uzun geçmişi var. Bu seçimlere kadar sandığa inanç da tam/dı. Çünkü şaibesizdir Türkiye’de seçimler. Bu kez ise itirazlar, yeniden sayımlar, tartışmalar var. Ne oluyor?
Türkiye’de seçim pratiğinin üst seviyede olduğunu kabul ediyorum. Geçmiş dönemlerde de çok bileşenli seçimleri üstlendi ve başarıyla tamamladı. Fakat bu kez beklenmeyen bir durum var. Sistematik bir usulsüzlük gözlemleniyor. Bunun alametleri var. Seçim hataları da ilk kez olmuyor geçmişte de söz konusuydu. Satır kaydırmaları, YSK sistemine girişler ya da tutanakların tanziminde insan hatasından kaynaklı yazımlar görülebilen şeylerdi.
YILDIRIM’IN OYU İMAMOĞLU’NA YAZILMIŞ
Bu kez yaşananın doğal insani hatalar değil de kasıtlı olduğunu nereden çıkartıyoruz?
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz 320 sandıkta doğrudan Binali Bey’e verilen oyların kaydırılarak başka adaylara işlendiğini açıkladı. 1500 oya tekabül eden sayıların kaydırıldığını ifade etti. Bu bir. İkincisi seçim sandık tutanakları tanzim edildiğinde AK Parti’nin özellikle güçlü olduğu Sancaktepe, Sultangazi, Bağcılar, Gaziosmanpaşa gibi yerlerde tutanakların çok sayıda yanlış tutulduğunu görüyoruz. Bu insan hatası mı? Şöyle düşünün. Elinizde bir metin var, bu metindeki kutucuklara çetelelerde yazılı sonuçların yazılması gerekiyor. Ama bir bakıyorsunuz ki bu yazımlardaki hatalar 1, 2, 3, 4 diye tekrar ediyor. İnsan hatası sayılamayacak kadar çok örnek var. Sınırlı sayıda olsa dersiniz ki insan hatasıdır.
ŞÜPHE UYANDIRAN, SİSTEMATİK İŞLER
İnsan hatası olamayacak kadar çok olduğu için kasıt aranıyor, öyle mi?
Hatalı sonuç demenin ötesinde bilinçli şekilde böyle yazıldığına ilişkin şüpheler var. Bu şüphe de zaten ceza soruşturmalarında olsun, mesuliyet gerektiren görevlerde olsun kovuşturmayı gerektiren durumlardır. Bu kadar ciddi şüphe içermesi ve sayının çok olması ister istemez bu seçimleri öncekilerden farklılaştırıyor. Örnek vereyim. AK Parti’nin yüzde 70’lerde oy aldığı Sultanbeyli’de Türkiye Komünist Partisine 71 oy yazılmış. Bu, hayatın olağan akışına aykırıdır. Benzer durumlar Bağcılar’da, Gaziosmanpaşa’da var. Birkaç tutanak üzerinden konuşulmuyor. Sistematik şüphe uyandıran şeylerden biri bu. Diğeri şu. Kadıköy seçmen sayısı bakımından Ümraniye, Bağcılar, Küçükçekmece gibi büyük ilçelerden biridir. Kartal aynı. Kartal’da, Maltepe’de, Kadıköy’de geçersiz oy sayısı 5 binlerde ama Bağcılar’da, Gaziosmanpaşa’da, Ümraniye’de 10 binin üzerinde, 15 binlerde. Olağanüstü şeyler var.
SANDIK TEŞEKKÜLÜNE DİKKATLE BAKILMALI
Ne var tam olarak? Kasıt içermeyen insani hataların çok çok üzerinde, şüphe uyandıracak denli büyük sayılarda oy kaydırmaları, usulsüzlükler ve anlamlı denebilecek geçersiz oylar var. Ve bu hırsızlığı ve manipülasyonu yapma kabiliyeti nu yapabilecek tek örgüt tanıyoruz biz; FETÖ. Sandığa FETÖ eli değmiş olabilir mi?
Acaba fazla mı şüpheciyiz diye düşünüyoruz ama haklı gerekçeler var. FETÖ bu işte bir paydaş olabilir çünkü aynı zihniyeti paylaşanların, firari FETÖ’cülerin sonuçlardan ne kadar memnuniyet duyduğunu, seçim öncesi ne kampanyalar yapıp vaatlerde bulunduğunu da göz ardı etmeyelim. Ama bir pencere daha açmak istiyorum. Bakın Sultangazi, Sancaktepe Esenyurt gibi bölgelerde PKK’nın da etkin olma çabasını göz ardı etmeyelim.
4 KİŞİYLE BAĞLANMIŞ TUTANAKLAR VAR
Ne gibi?
Acaba sandıkların teşekkül etmesinde üyeler bakımından nasıl bir rolleri oldu bakılması lazım. Normal şartlarda sandık 7 kişiyle kurulur. İkisi devlet memuru -ki birisi başkan olur-, diğerleri bir önceki seçimde en çok oy almış partilerin temsilcileri. Sabah 7’de bu şekilde teşekkül eder sandık. Ama 7 kişi yoksa en az 4 kişiyle de kurulur. İkisi devlet memuru, ikisi partili. “Eğer” diyor mevzuat, “sandık bu şekilde teşekkül etmezse başkan, okuryazar olduğundan emin olduğu iki kişiyi sandığa üye kaydetmek suretiyle seçimi saat 7’de başlatır”. Ve bu üye asla o sandık kurulu üyeliğinden çıkarılamaz, siyasi parti temsilcisi sonradan gelse dahi. Şimdi enteresan bir durum var. Dört kişiyle bağlanan sandık tutanakları var. YSK bu kişilerin nasıl tespit edildiğini açıklamadan bu kişiler kimdir bilemeyiz ama bu da bir şüphe.
MHP MÜŞAHİT VERMEDİ, 3’E 1 MÜŞAHİT VARDI
İttifaklar sandık kurulu teşekkülünde nasıl yer aldı?
MHP Cumhur ittifakı içinde yer aldığı ve seçimlere böyle katılacağını ifade ettiği için sandıklarda MHP müşahidi yoktu. Sadece AK Parti müşahidi vardı. CHP müşahidi, HDP müşahidi, İP müşahidi var. Sonra BBP müşahidi olmalı. Ama bazı şüpheli sandıklarda tutanaklar dört kişiyle bağlanmış. Devler memuru olmayan diğer iki kişi acaba kim, acaba sandık niye dört kişiyle teşekkül ettirildi ve bu sandıklardan AK Parti’ye 1 oy bile çıkmadı?
SANDIK BAŞINDA ZAAFİYET OLUŞMUŞ
Verdiğiniz bilgiler başka bir şeyi ortaya koydu. Sandık kurulunda MHP müşahit göndermediği için Cumhur ittifakı adına sadece AK Parti temsilcisi var. Karşı ittifakı temsilen ise üç kişi var! Yani AK Parti müşahidinin dikkatsizliği, pasifliği, yetersizliği her şeyi tepetaklak edebilir?
Edebilir. Tutanaklar iki memur dışında biri AK Partili en az iki parti temsilcisi olduğuna göre kusurunu sorgulayacağımız kişi belli. Tabii bunun sorumlusu da birinci elden siyasi partiler. Sandığa sahip çıkmak konusunda ne kadar sorumlu davrandılar? Sonuçta İstanbul’da 31 bin sandık var ve AK Parti’nin güçlü olduğu yerlerdeki sandıklardan AK Parti oylarının başka partilere kaydırıldığı durumlarla ilgili elbette açık bir zafiyet var.
MHP’nin sandık başlarına müşahit göndermeme tercihinin ne kadar yanlış olduğunu da tespit etmek gerekir herhalde burada. İşin mantalitesini bir yana koyalım, matematiğinde dengesizlik var. Karşı ittifakın üç müşahidi var sandık başında, Cumhur’un tek!
Sorumluluğun bir yönüyle siyasi partilerde olduğu açık elbette.
Seçmen iradesine müdahale ağır yaptırım gerektirir
Her sandığın başına iki devlet memuru var, biri başkan. Bu kaydırmalar, usulsüzlük kasten yapıldıysa cezai karşılığı olmalı?
298 sayılı kanun açık şekilde seçmen iradesine müdahaleyi ağır yaptırım altına almış. Kimi 1-5, kimi yerlerde 2-6 yıl hapis cezası öngörüyor. Sistematik şekilde bunu yapan memur varsa devlet tespit edip yargılamalı.
FETÖ üyelerinin 40 yıl bekleyip talimat gelince feda eylemine girdiğini gördük. Kriptolar yapmış olabilir mi?
Örgüt yapılanmasına bakınca bu olağan olur. 15 Temmuz’da generalliğe kadar beklemiş, emir gelince halkına ateş açmış teröristleri gördük. Üstelik kripto FETÖ’cüler için böyle bir suç, ötekilere kıyasla daha az bir cezai yaptırım içerdiği için daha kolay olmuş olabilir. Bilerek suça dahil olanlar bir soruşturmanın ve yaptırımın konusu olurlar.
YSK’NIN İPTAL KARARINDA CHP ÜYESİNİN DE İMZASI VAR
İtiraz kanuni ve olağan olmasına rağmen CHP buna itiraz etti ve iş bir tür söz düellosuna döndü. Neden?
Seçimlerde partiler her zaman itiraz eder. Kanun diyor ki “itirazının gerekçesini ortaya koy, delillendir ve Salı 15’e kadar başvurunu yap”. AK Parti İstanbul’da 39 ilçede sonuçlara itiraz etti. Üç seçim kurulu oyların yeniden sayılmasına karar verdi. Bu karar Salı 19 gibi verildi. Saat 20-21 gibi CHP, yeniden sayımın durdurulmasına yönelik talepte bulundu.
CHP’nin itiraza itirazı hukuki midir?
Kişilerin ya da partilerin itirazında sorun yok fakat yargı merciinin bu talebi işleme koyması gayri hukuki. Seçim Kurulları oyların yeniden sayılmasına karar verdikten sonra sayım ve döküm durdurulamaz. CHP Şile, Bayrampaşa, Ataşehir, Ümraniye, Beykoz, Fatih ve Gaziosmanpaşa’da ilçe seçim kurullarının aldığı yeniden oy sayım kararına itiraz edince İstanbul İl Seçim Kurulu CHP’nin başvurusunu işleme koydu.
SEÇMEN İRADESİNE MÜDAHALE OLMAZ
YSK da, olağanüstü toplanarak İstanbul İl Seçim Kurulu’nun CHP’nin başvurusu üzerine geçersiz oyların sayımını durdurma kararını iptal etti. Çünkü çuvallar açıldığı gerekçesiyle yeniden sayımı sonuçlandırmak gerektiğine hükmetti. YSK, İstanbul İl Seçim Kurulu’nun tedbir değil ancak esastan karar alabileceğini ve bu nedenle de ilçelerdeki yeniden sayımı durduramayacağına karar verdi. Seçmen iradesi açılmışken tamamlanmak zorundadır. Yoksa müdahale olabilir.
Ameliyat gibi aslında…
Aynen. Mühürleri kırdırıp çuvalları açtırdın mı durduramazsın. Kanun açık. Bu kararı YSK oy birliğiyle aldı ve o kurulda CHP üyesi de var, bakın imzası var.
CHP’NİN HUKUKÇULARI NEDEN SESSİZ?
“Mazbata talebi çok erken. Bırakın hukuk işlesin. Anıtkabir’de hak edilmemiş sıfatla imza atmak, tehdit diliyle konuşmak, algı oluşturmaya çalışılmak yakışıksız, sağlıksız. CHP hukukçuları neden konuşmuyor? YSK kararında CHP üyesinin imzası var ama CHP bunu bile yok sayıyor. Böyle şey olabilir mi? Açık manipülasyon var. Kaybedeceğini anlayıp toplumun sinir uçlarını zorlamak CHP’ye yakışmaz. Köklü seçim tecrübesi olan Türkiye’ye kötülüktür bu. Demokrasinin temeli sandıktır. Milletin tercihi ne ise uyulur.”
BIRAKIN HUKUK İŞİNİ TAMAMLASIN
“Sandığa bir operasyon yapıldığına ben de inanıyorum. Bu konuda çok sayıda ve güçlü emareler var. Bunun için hukuki süreçlerin, denetimlerin tam ve eksiksiz biçimde yapılması, sürecin şeffaf yürümesi lazım. Bu olursa yargı yani YSK süreci tamamlayıp, sandıktaki gerçeği açıklayınca aşarız bunu. İtirazları, bulguları hem yok sayıp manipüle etmeye çalışır hem de zamansız ve haksız biçimde mazbatam diye sokaklara dökülürse CHP, sandık zarar görür. Hukuk denetiminden neden kaçıyorsun? Neden telaş ediyorsun?