Bestekar profilini incelersek çoğunun melankolik, romantik ve şıp sevdi olduklarını görürüz. Bu durum rastlantısal mı yoksa genetik bir miras mı?
Bestekar mı melankoliktir yoksa melankoli mi bestekar eyler? Bu soru yaratıcılık ve psikiyatrinin temel sorularından biridir. Musiki tarihimizdeki bestekâr profilini incelersek çoğunun melankolik, romantik, hassas, içli ve birazcık da şıp sevdi olduklarını görürüz. Onların bu yönleri kendisini eserlerinde de gösterir. Bu bir rastlantı mıdır yoksa bestekârlığın doğasında mı vardır bilinmez, hala araştırılmaktadır.
Melankoli geni etkili
Psikopatoloji ve sanat üzerine yapılan genetik çalışmalar yaratıcılık geniyle birçok psikiyatrik hastalık geninin ortak olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle Melankolik Depresyon ve Manik Depresif Bozukluk bu rahatsızlıklar kategorisindedir. Yani sanatçılar bir yandan yaratıcılığın ayrıcalığına sahipler öbür yandan da ruhsal hastalık riskiyle karşı kaşıyalar. Peki, hasta oldukları için mi yaratıcılar yoksa yaratıcı oldukları için mi hastalanıyorlar? Burada kişinin gideceği yolu biyolojik ve çevresel unsurlar belirliyor. Eğer kişi yaratıcılığını besleyecek bir ortamda yaşama şansı bulabiliyorsa bestekâr, şair, ressam, yazar, bulamıyorsa hasta oluyor. Osmanlıda sanatkârların, bestekârların, musikişinasların saray tarafından himaye edilmesinin esprisi esasen budur: Yaratıcılığı ve sanatkârı teşvik. Yüzyıllardır var olan bu kültürel sermaye ancak bu sayede oluşturulabilmiştir. Itrîler, Dedeler, Hacı Arif Beyler bu sayede ölümsüz eserler verebilmiştir. Hüznü en iyi anlatan romantik dönem bestekârımız Hacı Arif Bey, hayatını incelediğinizde hüzünle sevinç arasında gidip gelen bir ömür yaşadığını görürsünüz. Çeşm-i Dilber Hatun’a vurulmuş, ama karşılık bulamamış ve üstelik evlendikten sonra terk edilmiş. Bu hüznü notalara dökmüş ve musikimizin ilk “zalim” temalı şarkısı çıkmış: Niçin terk eyleyip gittin a zalim / Seni sevmek midir vebalim.
Üç eserde ilginç benzerlik
İlginçtir ki Hacı Arif’in öğrencisi Lem’î Atlı ve onun öğrencisi Selahattin Pınar da aynı kaderi paylaşmıştır. Lem’i Atlı kendisini terk eden karısı için: Bir kendi gibi zalimi sevmiş yanıyormuş / Duydum ki beni şimdi o vefasız anıyormuş şarkısını, Selahattin Pınar da Afife Jale için: Nereden sevdim o zalim kadını / Bana zehretti hayatın tadını şarkısını bestelemiştir. Yine ilginç bir tesadüftür ki bu üç şarkı da kürdilihicazkar makamında bestelenmiştir.
PERA MÜZESİNDE HACI ARİF BEY KONSERİ
Eğer hayatın debdebesinden bir an sıyrılıp kendinizi musikinin güzelliğine bırakmak istiyorsanız bugün saat 15:30’da Pera Müzesi Oditoryumunda icra edeceğimiz Hacı arif Bey konserine bekliyorum. Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Hoca’nın da teşrif edeceği konserin misafir solisti Münip Utandı. Bu arada yeni yılın bütün insanlığa hayır, sulh ve huzur getirmesini temenni ediyorum.