Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 9 aylık çabasının sonucunda Türkiye dünyanın en prestijli gastronomi kongresinin yapıldığı San Sebastian’da yerini aldı. Konferansta Anadolu mutfağı dünyaya açıldı.
Başlıktaki rüzgar benzetmesi abartı değil, gerçek. Kültür ve Turizm Bakanlığı o kadar önemli bir iş yaptı ki... Yemek tutkunları ve bu toprakların değerinin anlatılması için çarpan yürekler için San Sebastian’ı yaşamak olağanüstüydü. Doğrusu, 4.5 saatlik uçak yolculuğu arkasından da bir saatlik kara yolculuğu gözümde büyüyordu. Ancak bu kentin insana enerji veren ruhu var. Yemek tutkunları burayı görmeden ölmesin.
GASTRONOMİKA İLE GELEN POPÜLERLİK
San Sebastian, 18 yıldır dünyanın en prestijli gastronomi kongresinin ev sahipliğini yapıyor. Aslında bu çok normal, çünkü dünyanın en güzel yemekleri, pişirme teknikleri İspanya’da. San Sebastian ise coğrafyası mükemmel, refah seviyesi yüksek, zengin, temiz, huzurlu, mutlu bir şehir. Tüm bu olumlu özellikler, konferansa ev sahipliği yapan İspanyol şeflerin işlerini kolaylaştırmakta. San Sebastian’ı artık sağır sultan bile biliyor. THY’nin yaptığı kampanyaları takip ederek yemek için Türkiye’den gidenler olduğunu biliyorum.
Peki nasıl oldu da bu önemli konferansa Türkiye dahil oldu? Kültür Bakanlığı dokuz aydır burada olmak için efor harcıyor. Emeği geçen herkesi kutlamak gerekir. Üstelik ilk kez Kültür Bakanlığı olarak bu kadar büyük bir mutfak etkinliği desteklendi. Bir başka ilk de; Bakanlığın Anadolu Mutfağını içeren tanıtım kataloğunda şarapların da yer almasıydı. Umarım bu etkinlik Türkiye’de de yapılır.
Kongrenin özelliği İspanya’nın tüm önemli şeflerini bir araya getirmesi. 35 ülkeden 420 gazetecinin katıldığı kongreyi 15 bin kişi ziyaret etti. Ünlü şefler ilgi çekici temalarla sunumlarını hazırlamışlardı: Fransız mutfağının temsilcilerinden Alex Atala (Orman Tabanlı Gurme Mutfağı), Avustralya şeflerinden Peter Gilmore (Kökler ve Kozmepolitiklik), dünyanın en iyi 8’inci restoranının şefi Yoshihiro Narisawa (Gastronomi ve Sürdürülebilirlik) temalarıyla izleyicilere dolu dolu bir konferans içeriği sundular.
JOAN ROCCA GERÇEK BİR KİTAP YEDİRDİ!
Yalnızca İspanya’nın değil, dünyanın en iyilerinden İspanyol şef Joan Roca, ‘Sürdürülebilir Avantgardizm’ temalı gösteri yaptı. Gerçekten anlatılmaz yaşanır, bize ünlü şair Pablo Neruda’nın bir kitabını yedirdi. Tarhananın mutfak tarihindeki önemini ortaya koydu. Gelelim yediğimiz kitaba; Roca, Endonezya’da yaygın olan soya fasulyesinin fermantasyonundan elde edilen Tempeh yapımını anlattı. Sonra Tempeh ile Pablo Nerudo’nın kitabının sayfalarını bu özel karışımlarla distile ederek yenecek hale getirdi.
TÜRKİYE ŞOV YAPTI!
Türk Mutfağı’nın tanıtılması amacıyla bu kongre sadece dört günde ciddi bir yol kat edildiğini söyleyebilirim. Sokaktan geçenler; ciğerimizi tattı, fuar alanında yöresel peynirleri, katmerleri, reçelleri, kurutulmuş etleri denedi. Sahnedeki şeflerle canla başla çalışan genç aşçılar olmasa iş çok aksardı. Her birinin eline koluna sağlık.
Türkiye’nin profesyonellere ve basın mensuplarına yaptığı performansları, Deniz Şahin, Mehmet Gürs, Cüneyt Asan ve Maksut Aşkar gerçekleştirdi. Bu şefler bizzat İspanyollar tarafından davet edilmişti.
Mehmet Gürs, mükemmel İngilizcesiyle zaten önde başladı şovuna. “Dünü, Bugünü ve Geleceği ile Anadolu” temalı konuşması ise güçlü ve etkileyiciydi. Özellikle ton balığının lakerda olma yolculuğunu, ilgi çekici bir hikayeyle beslemesi beni çok etkiledi. Şef Deniz Şahin’in naif, zarif iç açan gülümsemesi kadın şef olarak heyecanla ama dimdik o sahnede yer alması her şeyden önemlisi gerçek olması beni etkileyen ikinci şey oldu. Cüneyt Asan’ın İspanyol basınını harekete geçiren ve onu gazetelerde manşete çıkaran hareketli şovunu izlerken biraz ağzım açılmadı değil.
Bu konferansa katılmak Türkiye açısından büyük tecrübe ve prestij oldu.
Ekmek arası kuzu ciğerimizi sevdirdi
Türkiye Kitchen Gerilla’nın temsilcilerinden en prestijli restoranlardan tanıdığımız Ali Ronay, Alancha’nın mutfağını bu dönem emanet ettiği genç yetenek Deniz Temel ve İran asıllı Hazer Amani de açık alandaki yemek şovlarıyla müthiş bir iş çıkardılar. Göbeklitepe Selçuklu Mutfağını sergileyen Ömür Akkor da büyük alkış aldı. Organizasyon kapsamındaki ‘Sokak Lezzetleri’ adlı etkinlikle San Sebastianlılara ve diğer yabancı konuklara ekmek arası kuzu ciğeri tattırıldı.
Anadolu aslında lezzetin de beşiği
San Sebastian’daki Uluslararası Gastronomi Kongresi’ne gelerek şeflerimize destek veren Kültür ve Turizm Bakanı Yardımcısı Hüseyin Yayman Anadolu mutfağının dünyaya daha çok tanıtılması gerektiğini vurguladı. Yayman, Anadolu mutfağının sadece Türkleri değil, Lidyalılar, Firikyalılar, Hititler, Romalılar, Selçuklular ve Osmanlılar gibi medeniyetleri temsil eden bir mutfak olduğunu kaydetti. Yayman, “Biz Anadolu’yu, dinlerin, dillerin, medeniyetlerin beşiği olarak tanımlıyoruz. Ama aynı zamanda mutfakların, lezzetlerin de beşiğidir.” dedi.