Stadı olmadığı için maçlarının 3’ü hariç hepsini başka sahalarda oynayan ve şampiyon olan başka bir takım var mıdır bilmiyorum ama Beşiktaş’ın şartlarını düşündüğümüzde ulaştığı nokta hem örnek alınacak hem de herkes tarafından şapka çıkartılacak bir başarıdır.
Bu başarının iki unsuru var. Biri yönetim, diğeri teknik ekip. Başkan Fikret Orman, önce stada sonra şampiyonluğa baş koymuştu, başardı... Süreci öylesine iyi planlayıp arkadaşlarıyla yönetti ki, sonunda taraftar da camia da zevkten dört köşe oldu. İkinci unsur ise Şenol Güneş’ti. İyi bir teknik adam ve psikolog olduğunu gözler önüne serdi. Egoları tavan yapmış, ancak futbolları dünya çapında olan ama paslanmış yıldızları parlattı. Onlarla genç yetenekleri harmanlayıp, makine düzeninde işleyen bir takım yarattı. 11’den kim çıkıp yerine kim girse makine bozulmuyordu. Keyif veren, zevk veren, saygı duyulan bir takımı ortaya çıkardı. 2-1 yenildiği Kasımpaşa maçıyla Fener’i umutlandırdı ama finişi muhteşemdi. Son 6 maçı kazasız geçip Osmanlıspor galibiyetiyle de camiasını ayağa kaldırdı. Helal olsun.
Gelelim şampiyonun Konya geçidine... Beşiktaş Konya’ya Gomez, Quaresma, Tolga gibi aslarıyla cezalı olduğu için Oğuzhan’ı getirmemişti. Şenol Güneş sahaya takımını 8 değişikle sürdü ve fazla süre almayanları oynattı. İlk yarıda 3 golün olduğu 3 dakika hariç oyuncular tatil havasındaydı, idare ettiler. Konya etkili göründü. Beşiktaş’ın yediği iki golde de defans ve Boyko’nun hatası vardı.
İkinci yarıda Beşiktaş biraz kıpırdanır gibi oldu. Son 10 dakikada gol için çok bastırdı ama atamadı. Böylece lig şampiyonu Beşiktaş ikinci yarının liderliğini (38 puan) UEFA Kupası’na gidecek Torku Konya’ya bıraktı (40).