Susmak lâzım bazen, durup düşünmek, ‘Nereden geldim nereye gidiyorum’ diye...
Ve gözetleyeni de bir gözetleyen olduğunu bilmek.
Giyilen önlükler, cüppeler, üniformalar bir makamı bir görevi temsil eder; sağlık, hukuk, asayiş, eğitim, bilim, sanat ve daha nice alanlarda vatanımıza, milletimize hizmet edecek vatanseverlerini bekleyen bir sevdanın örtüsüdür.
İniş çıkışlarla dolu hayatımızda başımıza gelen olaylar; çözülmeyi bekleyen sınav soruları, bakış açılarımız ise cevaplarımızı giydirdiğimiz renk ve desenler. Kimi zaman sabır ve basiretle işlenen, kimi zaman görmezden gelinen ve kimi zamanda buruşturup bir tarafa atılan... Emek, sabır ve samimiyeti düstur edinenler bu soruları yüz akıyla cevaplamanın huzur ve mutluluğunu yaşarlar.
Her bir soru bizdeki eksiklikleri tamamlayan, bizleri daha büyük tehlikelere karşı uyaran ve daha olgun olmamızı sağlayan lütûflar değil midir? Eğer doğru okunursa, yıkanıp paklanmamıza yardım eden ve her doğru cevabın sonunda daha temiz daha samimi ve daha arınmış çıktığımız... Ve bu lutfundan ötürü Yaradana hamd ve şükrettiğimiz...
Vatanımıza ve milletimize hizmet her kademede; işçisinden, memurundan, esnafından, bürokratından, askerinden, partisinden, meclisinden... Herkes her işi yapamaz. Bu nedenle Hz. Muhammed (SAV); “Emaneti ehline veriniz” diye öğütlemiştir. Her kademede. Güç ve makam, aldatmacalı, zor bir sınav sorusu. Giyilen örtü, samimi ve ehil kişilere verilmezse o makamı işgal edenler; vatan ve milletimiz adına faydalı hizmetler yapmak yerine görevlerini ya kişisel çıkarları için kullanır ya da belli grupların hizmetine tahsis ederler. Hamama girdiği halde yıkanmamış kişi örtülerinden sızan pis kokuyu engelleyebilir mi?
Saf, temiz ve arınmış olan kişi gömleği giyse de çıkarsa da temizdir, temiz kalır, temiz kokar. Bu vatanseverlerin edep, terbiye, samimiyet ve inançla giydikleri örtülerden yayılan mis kokusu milletimizin gönlüne akar. Bunlar, güç ve kuvvetlerini makamdan değil, ALLAH CC.’dan alır, acizliklerini bilir, halka hizmetin Hakk’a hizmet olduğunun idrakiyle olgun bir başak gibi eğik olurlar.
Soma’daki maden faciasında şehit olan tüm işçi kardeşlerimizi rahmetle anıyor, yakınlarına ALLAH CC’dan sabır ve baş sağlığı, hastalara ise acil şifa diliyorum. İçim buruk, hem de çok... Bu faciada sorumluluğu bulunanların bu ihmalleri karşısında ibretlik teşkil edecek şekilde cezalandırılmaları gerekmektedir. Geride kalan ailelere ve çocuklara gereken yardım ve kolaylıkların sağlanması, sorumluların en yüksek bedelle tazminat ödemeye mahkum ettirilmesi hepimizin temenni ve duası. Sessiz kalanlar ve suçluları mağdur gibi göstermeye çalışanlar da en az ihmali olanlar kadar suçlu. Ölenler candı can, geride aileleri olan, geçimleri için bizler için mücadele eden canlar...
Samimiyet; kitaplar dolusu anılarla yaşanmışlığı olan, tecrübelerle bazen konuşulan, bazen yazılan, bazen de susulan ama her zaman yaydığı kokudan cevabını gönüllerde bulan bir histir. Bir yetimin başını okşamamış ellerin birlik ve beraberlik olmamız gereken şu günlerde, yaşadığımız yas ve üzüntüyü kendi çıkarları için kaosa çevirme çabaları ne kadar pis bir samimiyetsizlik kokmakta. Her şeyin bir zamanı vardır, gün birlik ve beraberlik, dua ve yardım zamanıdır.
Ve bu alemden göçende giyilen son örtü kefendir o da nasip olursa. Kibri olana, riyası olana, dünya malı için başka insanların haklarına tecavüz edene cevap olan bir örtü. “Onca çabaladın, kul hakkı yedin de bu dünya için bak ne oldu? Giderken götürebildiğin nedir?” diye soran.
Başta Hz. Muhammed (SAV) olmak üzere, Hakk’ın rahmetine ermişlere, Soma’da Şehit olan işçilerimize ve tüm şehitlerimize ELFatiha...