Escude, M.Pektemek ve Mehmet Akgün gibi; ya 7-8 ay sahaya çıkıp oynamamış ya da temel kadroda genellikle yeralmamış isimlerle oynarsan, başına gelecekleri az-çok tahmin etmen gerekir... Bütün bunların üstüne; Fernandes’in acayip top kayıpları, Olcay ve Oğuzhan’ın etkisiz hallerini hesaba katarsanız; ağır hezimetin nedenlerini çabuk algılarsınız.
Siyah-beyazlıların ilk yarıda, sadece iki cılız şutu oldu... Bu anlarda Oğuzhan ve Mustafa Pektemek çok etkisizdi. Zaten Beşiktaş; topla oynamıyor topla adeta cebelleşiyordu. Pres yok, pas yok, pozisyon yok, hiçbir şey yoktu...
Gollerle sonuçlanan ya da sonuçlanmayan bütün Bursa atakları, hep Beşiktaş’ın sol kanadından geldiği için; Escude’yi kurbanlık koyun seçerler. Bütün yükü ve suçu ona onun sırtına bindirir, böylece bir çok kişi sorumluluktan sıyırır. Hatta suçluluk duygusundan... İşin kolayı bu!
***
Saha, her tarafı yabani otlarla kaplanmış gibi; farklı tür çimlerden oluşmuş yeşil çeşitliliği içindeydi. Kimseye bir zararı yoktu ama, bana ilkel göründü... Şu çim işi bizde niye hep dert olur, anlamam. Aslında sebep belli: Biz kuralına göre değil, kafamıza göre bakım yaparız. Trabzon’da yanlış bakımdan sararan çimleri; başkan Mehmet Ali Yılmaz görüp çıldırmasın diye, gizlice yeşile boyamışlardı. Vallahi o daha güzel görünmüştü.
Neyse, Bursaspor’un arzulu, coşkulu ve heyecan yaratan futbolu; onlara gereken ödülü getirdi. Önemli olan bu!
***
Beşiktaş’ta ikinci yarı için yapılan değişiklikler, takıma belirgin bir farklılık ve canlılık getirdiğine göre; bunlarla maça başlanmamış olması, bir hata sayılmaz mı? Önce maçı kazanmak mı önemlidir; aylarca oynamayan Mustafa Pektemek’i kazanmak teşebbüsü mü önemlidir?
Tercihlerde doğru kişi, doğru zamanlama, doğru maç olmadı. Sakatlıklar bahanesi, belli ölçüde bir hoşgörüyü belki hakkediyor ama; tabeladaki hezimeti bu mazerete bağlayamayız. Bu bir hoca fiyaskosudur!