Rusya'da acayip gelişmeler var. Paralı askerlerle ordu karşı karşıya geldi. Bu yazıyı gönderdiğim saatlerde karşılıklı itham ve tehditler devam ediyordu. Libya ve Suriye'de de faal olan Rus paralı askerlerinin durumu bölgemizi de yakından ilgilendiriyor.
CHP'deki kurultay tartışmaları sürüyor.
İYİ Parti'nin genel kurulu devam ediyor.
14 ve 28 Mayıs seçimlerinde ağır bir yenilgi alan kanka durumundaki iki ortak, hem birbirleriyle hem de dâhili meselelerle meşguller.
Türkiye'yi karanlıktan(!) kurtarmak isteyen bu ikili ve diğer ortakları içine düştükleri karanlıktan nasıl çıkacaklar bekleyip göreceğiz.
Bunlarla siz değerli okurlarımızın vaktini almayalım. Biz eser siyasetinin son gelişmelerine kısaca bir göz atalım.
Başkanlık sisteminin getirdiği kolaylık sayesinde hükümet hemen teşekkül etti ve icraatlar kaldığı yerden kesintisiz bir şekilde devam ediyor.
Başkan Erdoğan hükümetin üç önceliği bulunduğunu ilan ederken ilk sıraya enflasyonla mücadeleyi koymuştu.
İkinci sırada aktif dış politika, üçüncü sırada da Suriyelilerin gönüllü ve güvenli şekilde ülkelerine dönmelerini temin etmek yer almıştı.
Aslında ikinci ve üçüncü öncelik içi içe geçmiş hedeflerdi. Ancak geçici ikamet statüsündeki Suriyeliler mevzuunu seçim öncesinde muhalefetin istismar etmesi ve yabancı düşmanlığının tahrik ediliyor olması sebebiyle ayrı bir madde olarak zikredildi.
Zaten hükümet Katar'ın finansmanıyla gönüllü dönüş için gerekli çalışmaları yapıyordu. Kimi vatandaşların bu husustaki endişelerini de izale bağlamında gönüllü ve güvenli dönüş hükümetin üçüncü önceliği olarak özellikle zikredildi.
Yoksa bu konu aktif dış politikanın bir parçasıydı.
Nitekim Türkiye, İran, Rusya ve Suriye dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde Astana'da yapılan 20. toplantıda bu gönüllü ve güvenli dönüş de ele alındı.
Şam rejimi, Kılıçdaroğlu kazanır umuduyla bugüne kadar ayak sürüdü ve beklenen gelişme sağlanamadı.
Fakat Başkan Erdoğan'ın yeniden seçilmiş olması, tüm dünyadaki beklentileri değiştirdiği gibi Suriye konusunda da değişiklik kaçınılmaz hal aldı.
Şam rejiminin 'Türk askeri Suriye topraklarından çekilmeli!' talebi de bu toplantıda cevabını buldu.
Türkiye, 2254 sayılı BMGK kararıyla Cenevre'de devam eden -daha doğrusu rejimin engellemesiyle ilerleme kaydedilmeyen- çalışmaları hatırlatarak toplantıya katılan ülkelere haklı bir hatırlatmada bulundu.
Tabiatıyla Şam yönetiminin önüne 4 şart koydu.
1-Cenevrede devam eden yeni anayasa çalışmalarının tamamlanması.
2-Yeni anayasa çerçevesinde adil seçimlerin yapılması.
3- Suriyelilerin ülkelerine dönüşü.
4-Terörle mücadelede işbirliği.
'Türk askerinin çekilmesi halinde bölgenin güvenliğini kim sağlayacak?' sorusunun Şam rejimi nezdinde cevabı yok. Rejimin böyle bir gücü de yok.
Suriye'nin neredeyse üçte biri terör örgütlerinin işgali altında. Hatta Fırat'ın doğusu hem petrol yatakları hem tahıl ambarı olmasına ve bu imkânların PYD elinde bulunmasına rağmen, rejimin onlara karşı hiç bir yaptırım gücü yok. Ama insanların güvenli bir şekilde yaşadıkları bölgedeki güveni tesis eden Türk askeri çekilsin talebi var!
Onun için Türkiye diyor ki önce BMGK kararı gereği yeni anayasa yapılsın, adil seçimler icra edilsin, yeni sivil yönetim oluşsun, Suriye vatandaşları evlerine dönsünler.
Türkiye zaten Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunuyor. Hem bulunduğu yerden Türk askeri çekilir hem de Adana mutabakatı gereğince Suriye yönetimiyle dayanışma içinde terör örgütleriyle mücadele edilir, böylece Fırat'ın doğusu dâhil Suriye'deki terör hâkimiyeti de son bulur.
Rejim bugüne kadar başkan Erdoğan'ın seçimi kaybedeceği umuduyla barışı engelledi. Ama artık kaçış yok.
Başkan Erdoğan 5 sene daha iktidarda ve Şam rejimi engellemeye kalkışırsa kaybeden taraf olacaktır!
Çünkü Türkiye takip ettiği aktif dış politika ile küresel rol oynayan aktörlerden biri olmuştur.
Türkiye bölgedeki sorun yaşanan tüm ülkelerle ilişkileri düzeltmiştir.
Türkiye'nin Mısır, Suudi Arabistan, BAE, İsrail ile ilişkileri normalleşirken Şam rejiminin sırtını dayadığı Rusya ve İran'dan sonsuza kadar destek alması zor görünüyor!
Çok uzağa gitmesine de gerek yok Irak'la gerçekleşen yakınlaşmaya bir baksa yeterli.
Önemli ve çok büyük bir ulaşım hattı olan 'Türkiye-Irak-Basra" ekonomik koridoru projesi olan (Çin'in liderlik ettiği Kuşak ve Yol projesini tamamlayan)'Kalkınma Yolu Projesi'yle ilgili Ankara Bildirisi bir ay önce Irak Başbakanı Sudani ile imzalandı bile!
Şam rejiminin birazcık aklı varsa birazcık öngörüsü varsa Türkiye'nin uzattığı zeytin dalını hemen kabul eder!