“Sallanan yatak” nedir diye sorarsanız bebeklerde kullanılan beşik gibi belli aralıklarla otomatik olarak kendini sallayan bir yatak diyebilirim. Ama ülkemiz piyasasında ben henüz böyle bir yatak türü görmedim. Aslında dünyada da kullanıma girdiğini duyduğum bir şey değil. E peki neden böyle bir başlık attım? Çünkü bu konuda bir bilimsel çalışma yapılmış. Ve çalışma için bu yataklar özel olarak üretilmiş. Sonuçları da bir hayli ilginç. Geçtiğimiz haftalarda The New York Times’da bir makale bu çalışmaya yer vermişti. Ben de ilginizi çekeceğini düşündüğüm bu bilimsel gelişmeyi, bu hafta işlemek istedim. Current Biology dergisinde yayımlanan bu çalışmaya 18 genç erişkin dahil edilmiş ve iki gece laboratuvarda uyumaları sağlanmış. Bir gece normal yatakta, bir gece de aynı beşik hareketinde olduğu gibi belli aralıklarla yavaş bir şekilde sallanan yataklarda uyumuşlar. Tüm gece uyku sırasında beyin aktiviteleri kaydedilmiş. Katılımcıların sallanan yatakta uyudukları gece çok daha rahat uykuya dalabildikleri, uyku boyunca görülen beyin aktivitesinde, sabahları dinlenmiş uyanmamızı sağlayan fazın arttığı gözlemlenmiş. Aslında sallanan yatak bir nev’i beyin dalgalarımızı senkronize ediyor. Tabi çalışmanın detaylarında sallanan yatağın frekansı ve sallama tipi de belirtilmiş. Farklı frekans ve sallanma tiplerinde aynı etkiyi gösterip göstermeyeceği bilinmiyor. Çalışma sırasında hafıza fonksiyonu da değerlendirilmiş. Katılımcılara uyumadan önce bazı kelimeler öğretilmiş, uyandıkları sabah da aynı kelimeleri hatırlayıp hatırlamadıkları sorgulanmış. Katılımcıların sallanan yatakta uyudukları gecenin sabahında daha fazla kelime hatırladıkları ve hafıza performanslarının arttığı gözlenmiş. Bu şekilde sallanarak uyumanın beyin dalgalarında neden değişikliğe sebep olduğu konusunda henüz bir sonuca varılamamış olsa da toplumun oldukça büyük bir kesiminin uykusuzluk çektiği düşünüldüğünde güzel bir çözüm gibi duruyor. Demek ki “bebek gibi uyumak” deyimine sebep olan en önemli etken sallanan yataklarmış. Erişkin beşiklerinin yapılması an meselesidir bence!
Sallanan yatakta uyumanın hafızayı olumlu yönde etkilediği bilimsel olarak ispatlandı. Laboratuvarda yapılan çalışmada katılımcıların sallanan yatakta uyudukları gece çok daha rahat uykuya dalabildikleri, uyku boyunca görülen beyin aktivitesinde, sabahları dinlenmiş uyanmamızı sağlayan fazın arttığı gözlemlenmiş.
DİŞ ETİ İLTİHABI ALZHEIMER HASTALIĞINA ZEMİN Mİ HAZIRLIYOR?
Birkaç haftadır bu konuda çok fazla soru alıyorum. O nedenle bu meraka sebep olan çalışmanın detaylarını sırayla açıklamaya çalışacağım. Periodontitis adı verilen diş eti, etrafındaki dokular hatta dişi saran kemik dokuyu da tutabilen hastalığa sebep olan bakterinin adı; porfiromonas gingivalis’tir. Bu bakterinin salgıladığı gingipain adındaki enzimin Alzheimer hastalığında gözlenen amiloid plakları ve tau yumaklarının oluşumunu tetiklediği düşünülüyor. Çalışmanın sonuçları Science Advances dergisinde yayımlandı. Porfiromonas gingivalis enfeksiyonu oluşturulan farelerin beyinlerinde beta amiloid plaklarının arttığı, tau proteininin yapısının bozulduğu gözlendi. Auckland Üniversitesi’nde incelenen ölen Alzheimer hastalarının beyinlerinde, özellikle bellekle ilgili bölge olan hipokampuslarda gingipain düzeyinin normal bireylerden yüksek olduğu saptanmıştı. Ayrıca Alzheimer hastalarının beyinlerinde ve beyin içi sıvılarında porfiromonas gingivalis DNA’sına rastlanmıştı. Science Advances dergisinde yayımlanan çalışmada ise gingipain maddesine karşı bir molekül üretildi. Fareler üzerinde denenen bu molekülün Alzheimer hastalığına neden olan beta amilod maddesinin üretimini azalttığı ve özellikle hipokampustaki beyin hücrelerini koruduğu gözlendi. Buradan çıkacak sonuçla diş eti iltihabı ile Alzheimer hastalığının bir bağlantısı olabileceği, diş eti iltihabına neden olan bakteriye karşı üretilen bir ilacın Alzheimer hastalığının tedavisinde de kullanılabileceği düşünülmekte. Özetle; henüz gençken diş sağlığınıza dikkat edin, ileride Alzheimer hastalığı olasılığınızı artırmayın!
BEYNİMİZİ TANIYALIM-1
Bundan sonraki birkaç hafta beynimizin alanları ile ilgili kabaca bilgiler vermeye çalışacağım. Genel bilgi olarak sol beyinin daha matematiksel, sağ beyinin ise daha sanatsal faaliyetlerle ilişkili olduğu kabul edilir. Aslında beynin sağ ve sol kısımlarını böyle kesin çizgilerle ayırmak doğru değildir. Birbirleriyle mutlak iletişim içerisindedirler. Birçok fonksiyonda birbirlerinden destek alırlar. Kabaca beyni alanlara ayıracak olursak; Ön ve hafif yan taraflarda sağlı sollu bulunan Frontal alanlar, her iki yanda bulunan sağ ve sol temporal alanlar, üst tarafta yer alan sağlı sollu parietal alanlar, arkada yer alan oksipital alan, beyinden ayrı bir yapı olan serebellum ve beyin sapı olarak sayabiliriz. Bu hafta kısaca frontal alanın görevlerinden bahsedelim;
Frontal bölge: Beynin ön tarafında olan bu bölge davranışlarımız, kişiliğimiz, düşüncelerimizle ilgili en önemli alandır. Dürtü kontrol merkezi de bu alanda olduğundan dolayı frontal bölge hastalıklarında davranış kontrolü sağlanamaz. Toplum içerisinde yapılmaması gereken davranışlar sergilenebilir. Kişi tamamen başka birisi olmuş gibi algılanabilir.