Aylarca muhalefeti uyardık...
Dedik ki;
‘Aslında çok da ihtiyacı yoktu!... İktidar, mevcut haliyle seçimlere kadar pek de güzel durumu idare edebilirdi... Ama risk aldılar... Dolayısıyla muhalefet olarak barış sürecine bir şekilde müdahil olmazsanız, taşın altına siz de elinizi koymazsanız bunun hesabını veremezsiniz.. Sürecin sonu ne olursa olsun, her halükârda kaybedersiniz...’
N’oldu?!... Ne yaptığını bilmeyen şaşkın ördeğe döndüler!...
Mitingde bağırıyorlar; ‘Vur de vuralım, öl de ölelim!..’
Bahçeli de cevap veriyor;
“Merak etmeyin, onun da zamanı gelecektir!...”
MHP’nin geldiği durum bu...
‘Vurmanın ve ölmenin’ zamanını bekliyor!...
Siyaseten yapacak hiç bir şey yoksa, elimden gelen budur diyor...
Vur de vuralım.., öl de ölelim...
Kimse demiyor ki,
Olmaz böyle ‘Devlet’ baba...,
‘Dön baba, dönelim!...’
***
Gelelim CHP’ye...
Onlar da barış sürecinin dışında kaldıklar. Hatta süreci provoke etmeğe çalıştılar... Ama yutturamadılar...
‘21 Mart, Nevruz, barış, umut..’ derken üstüne bir de İsrail’in özrü geldi...
Ardı ardına gelen bu darbeler CHP’yi abandone etti...
Eski tabirle ‘sadme-i nâgehan’a dûçar oldular...
Yani anlayacağınız, dumura uğradılar... Bir kaç gün ortalıkta gözükmediler...
Ama nereye kadar?!..
Nihayetinde, Kılıçdaroğlu konuşmak zorundaydı partisinin grup toplantısında...
O da, ‘dön baba, dönelim’ modunda!...
Kılıçdaroğlu’nun barış süreci ile ilgili söylediği şu;
“Sorunun sonlanması için en büyük çabayı CHP gösterdi... 1989 yılında ilk raporu biz yazdık..”
Zaten sorun da burada Kemal Abi!... Atı alan Üsküdar’ı geçmiş, sen arşivlerde geziniyorsun!...
Oldu mu bu şimdi?!... Yeni CHP’yi eski raporlarla mı kurtaracaksın?...
Barış adına önemli gelişmeler yaşanıyorken, “Sen ne yapıyorsun, mesûliyetin yok mu?..” diye soruyoruz..,
Sen ne diyorsun?...
1989’dan raporum var!...
(Kurtarmaz abi.., benim de 1997’den raporum var... Ama yine de mahkemeden kurtulamıyoruz!)
Ha.., bir de CHP neden konuşmuyor diye sorduyduk...
Demişsin ki; “CHP’liler ‘yeri ve zamanı’ gelince konuşurlar..”
Bahçeli de öyle diyor ya; “ Onun da ‘zamanı’ gelecek!..’
Valla muhalefetin ‘o zamanı’ ne zaman bilemiyorum ama halkın konuşacağı zaman belli...
Seçimler...
O zaman ‘vurup ölmenin’ ya da ‘raporun’ ne işe yarayacağını göreceğiz!...
Neyse canım.., şimdi bunları konuşmanın yeri ve zamanı değil...
Dön baba, dönelim!