Bir kısım diğer bir kısmı ötekileştirmeye görsün gözü ne bilim görüyor ne insanlık ne de vicdan. Bu duyguya kapılınca kişi, insanı insan yapan bütün değerleri bir kenara bırakıp karşısındakini yok etmek için elinden gelen kötülüğü yapmaya çalışıyor.
Cumhuriyetin kurulmasıyla toplumun değerleriyle ters düşen bir kısım zihniyet son olarak bir bilim insanını, bir doktoru dışlamaya, linç etmeye çalışıyor! Yok etmeye çalıştıkları insanın sadece dinine ve dış görünümüne odaklanan bu zihniyet asla ve asla karşısındaki insanı anlamaya çalışmıyor.
Dr. Salih Selman, Saint-Joseph Fransız Lisesi eğitimli. Çapa Tıp Fakültesi mezunu, cerrah ve 3 dil biliyor. 40 yaşından sonra Kur'an'ı ezberleyip hafız olmuş. Savaş ve afet bölgelerinde gönüllü doktorluk yapıyor.
Buraya kadar her şey normal. Ancak bu bir kısım zavallı zihniyet, sadece ve sadece sakalı var diye bütün bu normal özellikleri görmüyor. Başka bir ülkede olsa kendisine ödül verilmesi gereken Dr. Selman, malum zihniyet tarafından dışlanmaya çalışılıyor.
Uzay bilim adamlarının görev yaptığı NASA'da ya da ABD'de, Londra'da hastanelerde Hindistanlı, SİH dinine mensup, sakalları karınlarına kadar uzun olan doktorlar var. Bu bilim adamları ya da doktorlar hiçbir şekilde toplumdan tepki görmüyorlar. Dahası dindar oldukları için daha fazla itimat ediliyor bu insanlara.
Doktorlar, öğretmenler, bilim adamları sakallı ya da dindar olamaz mı?
Amaç üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduğu için bu düşmanlıktan herkes payını alıyor. Koskoca bir toplum sırf bir inat yüzünden kutuplaştırılıyor, ayrıştırılmaya çalışılıyor.
Dr. Salih Selman, hikmet ehli bir bilim insanı. Hayatı ve insanları anlamaya çalışıyor. Bu amaçla savaş, afet bölgelerinde gönüllü doktorluk yapıyor. Mesleğini yaparken de bazen sıra dışı yöntemler kullandığı oluyor.
Her şeyi seküler bir gözlükle anlamlandırmaya çalışan zavallı zihniyet, Dr. Selman'ın hikmet penceresinden olaylara yaklaşımını anlayamıyor. Anlayamadığı için de kendisine öğretilen yöntemlere başvuruyor: Ötekileştirme, dışlama ve düşmanlık yapma.
Sait Halim Paşa 'Buhranlarımız' kitabında muhatap kaldığımız bu durumu izah etmeye çalışır. Konsolu elinde tutanların; bu necip milletin, Batılılar gibi yaşayamayacaklarını (!) gördüklerinde, toplum içerisinde kutuplaşmalar oluşturarak onları birbirine düşman edip bölünmelerini sağlamaya çalıştıklarını ve bu vesileyle hiç olmazsa uç noktalarda yaşamalarını arzuladıklarını söyler. Başka bir şey yapamayacaklarını anlayınca; birbirine düşman gruplar oluşturup, husumet ve rekabetin insanlar arasında daima mevcut olmasından faydalanarak kolaylıkla muhalif cereyanlar çıkardığını yazar. Çıkan kavga dövüşten memnun olduklarını söyledikten sonra, "şu sualler gayri ihtiyari olarak aklımıza geliyor" der ve sıralar:
Müşterek vatana hizmet edebilmek için aydın fikirli kimselerin ve vatandaşların muhakkak birbirine aleyhtar kutuplara ayrılması mı şarttır?
Yararlı bütün faaliyetler sadece bölücü şekilde mi cereyan etmeye mahkumdur?
Vatana, millete faydalı maksatlarla hizmet için bir kısmının tatbik ettiği vasıtalar, diğer kısmın vasıtalarına benzemiyor diye, bu hal iyi niyet ve samimi fikir ve ilim sahibi kimselere karşı muhakkak ayrılık ve düşmanlık sebebi mi olmalıdır?
Bu kısımların; birbirlerine galebe çalmak adına bu ürkütücü manzaraları izah etme yarışında olmaları haklı olduklarını mı gösterir?
Dr. Selman meselesinde gördük ki bu zihniyetin derdi şahıslar değil. Bizatihi dinin kendisidir. Bunun örneğini iki ay önce Ramazan ayı Kadir Gecesi'nde yaşamamış mıydık?
Bu senaryo da aslında oldukça tanıdık. Ne zaman bu memlekette Müslümanlar toplum faydasına güzel işler yapsalar hemen bu tarz senaryolar uygulamaya konuluyor. Biz bunu 1960'ta, 28 Şubat'ta, e-muhtıra olayında, 15 Temmuz'da yaşadık ve gördük. Aynı senaryo tekrar sahnelenmeye çalışılıyor.
İşte bu noktada feraset ve hikmet ehli olmanın gerekleri devreye girmelidir. Yapılmak istenen aşikâr. Toplumu germek, ötekileştirmek, dışlamak suretiyle kutuplaştırmak ve ardından yeniden tasarlamak.
Son zamanlarda doktorlar üzerinden çok tehlikeli bir oyun oynanmaya çalışılıyor. Tehlikeli diyoruz çünkü sağlıkla oyun olmaz. Bu alandaki ötekileştirme, dışlama ve düşmanlığın telafisi olmaz. Sağlık sistemi bir kere çökmeyegörsün, tekrar toparlamak mümkün olmaz.
Toplumun bu oyunda devletinin yanında olarak uyanık olması ve başta doktorlar olmak üzere bütün sağlık çalışanlarına sahip çıkması gerekmektedir.
Halim Paşa'nın sıraladığı suallerin ardından uyarı mahiyetinde söylediği sözleriyle bitirelim: "Ülkenin gerileme sebeplerinden birisi, Batılı gibi yaşamaya çalışanların ortaya çıkardığı şiddetli ve sönmez bir din düşmanlığının olmasıdır." der ve son sözü söyler: "Yakınlaşma ve beraberlik fikirlerinin rağbet bulması gereken bir muhitte etrafına ayrılık tohumları saçan, çılgın ve ihtiras dolu bir din düşmanlığının toplum içerisinde ortaya çıkması da mukaddermiş!"