Büyükçekmece seçimlerindeki ‘ağır yolsuzluk’ hepimizi şoke etti. 21 bin sahte seçmen yaratılmıştı Büyükçekmece'de. Boş arsalara, henüz yapımı tamamlanmamış inşaatlara, boş sitelere, oralarda yaşamayan kişiler seçmen olarak kaydedilmişti. Bu feci durum şimdiye kadar gördüğümüz, diğer seçim hatalarına benzemiyor. Mükerrer oy, hatalı oy, sonuçları kaydederken kaydırma, eksik oy pusulası vererek şaşırtma gibi hatalara benzemiyor bu. Büyükçekmece'yi adeta zombiler basmıştı.
Bu yolsuzluk, derin bir aldatılmışlık hissi doğuruyor insanlarda. Oy hakkı, belki de içine giremediğimiz devlet ve siyaset işlerinde bizim tek istisnamız. Fikrimizin sorulduğu tek yer o sandıklar. Dolayısıyla kendi vatandaşlığımızı, hukuk nazarında gerçek kişiler olduğumuzu bu sandıkların başında hissediyoruz. Bu yüzdendir ki, bizde seçimler bayram havasında geçer, seçim sandıklarına giderken, insanlarımız en temiz, en güzel elbiselerini giyerler. Devletin bize değer vermesi ne güzeldir, küçük dünyamızda bize fikrimiz sorulmaktadır... İşte elimizden alınan budur.
Madem böyle olacak, yani muhtarlar mı, seçim görevlileri mi her kim yapıyorsa bu kirli işi, öyle kafadan adresler oluşturacaklarsa, öyle olmayan evlerden olmayan kişilere oy verdireceklerse... Bize niçin haydi seçim yapıyoruz diyorlar... Bizi niçin seçim sandıklarına çağırıyorlar... Madem gerçek kişi olmanın herhangi bir değeri yok...
Bu yapılan, hata değildir, yüzsüzlüktür. Gerçek kişilerin kişilik haklarına karşı yapılmış ağır bir yolsuzluktur. Hukuk, ipotek altına alınmıştır. Bu yapılanlar, hakikati değersizleştirme girişimidir.
***
Tam da bu kaosta, Barolar Birliği ve İstanbul Barosu'ndan, seçimlerle ilgili olarak, hukuki çıkış yollarına dair açıklamalar beklerdik. Maalesef yine beklentimiz boşa çıktı. Nitekim yazılı beyanlarında, tüm bu yolsuzlukları ''soyut gerekçe'' başlığında zikredebildiler, halkın iradesinden ''skor'' diye söz edebildiler. ''Soyut gerekçelerle tüm oylar sayılamaz'' dediler. 21bin sahte seçmen üretmek mi soyuttur? Sahtekarlık mı soyuttur? Sahtekarlık yoluyla, halk iradesini felce uğratmak mı soyuttur. Tam aksine burada, somut bir gerçeklik var.
***
1- Oy verme ve sayım döküm işlerinin, hem de yaşadığımız dijital çağda, bu şekilde suistimale açık olması, güven bunalımına yol açıyor oluşu korkunçtur! Güvenli bir yazılım sistemiyle, müdahale imkanını sıfırlayan bir sayım döküm tabanı acilen kurulmalıdır.
2- Sahte seçmen yolsuzluğunda muhtarların oynadığı rol nedir bu da ortaya çıkmalıdır. Zira sosyal medyada iki gündür yaşanan krize bakılırsa, sanki muhtarlar bu yolsuzluk olaylarının sorumlusu gibi konuşuluyor. Büyük bir güven bunalımıdır bu. Devletlilerimiz, ''muhtarlar ne işe yarıyor'' sorusuna inandırıcı cevaplar hazırlamalıdır.
3- AK Parti hem iktidar partisi, hem de en geniş teşkilatlanmaya sahip. Elbette toz duman kalktıktan sonra, gereken özeleştiri yapılacaktır. AK Parti'nin geleneğinde var bu.
Öyle gözüküyor ki ciddi bir hukuk maratonu var önümüzde.