Son günlerde bir kesim İsrail'in Gazze'de devam ettiği soykırımı kınamak yerine Türkiye hükümetini İsrail destekçisi göstermeye çalışıyor. Yeniden Refah, Saadet, Gelecek gibi İslami hassasiyetler üzerinden siyaset yapan partiler kadar "Hamas terör örgütüdür "diyen CHP bile aklı sıra hükümeti İsrail ile ticaret üzerinden vurmaya çalışıyor ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Filistin konusunda samimi olmadığı intibaı oluşturmaya çalışıyorlardı.
Bu tartışma devam ederken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın partisinin gurup toplantısında "Milli mücadelede Kuvayi Milliye neyse Hamas da işte aynen odur. Bunu söylemenin bir bedelinin olduğunun da elbette farkındayız. Bütün dünya bilsin, idrak etsin. Tek başıma kalsam dahi Allah ömür verdiği sürece mazlum Filistin halkının sesi olmaya devam edeceğiz" dedi. Cumhurbaşkanı'nın bu benzetmesi çok tartışıldı.
Akabinde Hamas'tan gelen "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın cesur açıklamaları ve onurlu duruşları, kardeş Türk halkının tarihi ve özgün konumunu somutlaştırmaktadır. Halkımız, Gazze Şeridi'ndeki insanlarımıza yönelik aldığı tutum ve halkımızın topraklarını özgürleştirme, oraya geri dönüş ve başkenti Kudüs olan bağımsız bir devlet kurma hakkını destekleme konusunda mücadelesinde, cesur bir ses olarak bu açıklamaları ezberleyecektir." şeklindeki açıklama sözde Milli Görüş mirasçısı partilerin Gazze istismarını gözler önüne serdi. Seçimden önce bu kesim, Gazze üzerinden Erdoğan'ı hedef alarak, Filistin konusunda samimi olmadığı algısı oluşturmaya çalışmışlardı.
Bu açıklama ile Atatürk istismarcılarına ise yeni malzeme çıktı; Erdoğan'ın Hamas'ı Kuva-i Milliye'ye benzetmesi yetmezmiş gibi terör örgütü belledikleri Hamas Erdoğan'a şükranlarını arz ediyordu.
Hamas'ın Siyasi Lideri İsmail Haniye, daha 10 gün önce üç oğlunu ve üç torununu İsrail saldırılarında kaybetmiş olduğu halde Türkiye'ye geldi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabul edildi.
Haniye de Kuva-yi Milliye benzetmesinden duyduğu onuru şu sözlerle ifade etti: "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Hamas'ı 'Ulusal kurtuluş hareketi' olarak tanımlayan ve Kuva-yi Milliye'ye benzeten açıklaması şüphesiz ki, bizim ve Filistin halkı için övünç kaynağıdır. Hamas, topraklarımızı, kutsal değerlerimizi ve halkımızı işgalden kurtarmak için direnen bir harekettir. Hâlen Erdoğan'ın BM'deki hitabında Filistin haritasını kaldırarak ve Filistin'in aşamalı olarak nasıl işgal edildiğini açıklayarak Şimon Peres'e karşılığını hatırlıyoruz"
Neden rahatsızlar?
Gelelim Kuva-i Milliye benzetmesinden rahatsız olan zevata...
Rahatsızlığın temel sebebi net bir şekilde İslam alerjisi.
Hamas'ı terör örgütü olarak görmeleri de bundan.
Bunlara "Kuva-i Milliye, Müslüman ahalinin gavur işgaline karşı direnişinin adıdır" deseniz Müslüman ve gavur kelimelerinden kullanmanızdan rahatsız olurlar. Kiminde İslam alerjisi öyle boyutlarda ki "İzmir İslam olacağına Yunan kalsaymış" diyecekler, o derece.
Çünkü en temelde zihniyetleri ilerici-gerici, laik-anti laik, batılı-doğulu, dindar-çağdaş kavram çiftleriyle şekillenmiş. Sığ ve kıvrımsız, siyah ve beyaz.
Onlara Kuva-i Milliye'nin dini duygularla, cihat ruhuyla verilmiş bir mücadele olduğunu, vatan topraklarını savunmanın dini müdafaa etmekten farksız olduğunu söyleseniz size yobaz derler.
Mustafa Kemal'in milli mücadeleyi cihat pragmatiğiyle örgütleyebildiğini söylediğinizde de bunu Atatürk'e hakaret sayarlar.
Ez cümle "Kuva-i Milliye neyse Hamas da odur" sözüne karşı çıkmaktaki temel gerekçeleri dine olan alerjileri.
Oysa bu ülkeyi bize vatan kılanlar, milli mücadelenin her aşamasında, İzmir'de de, Maraş'ta da, Zonguldak'ta da, Yunan'a da, Fransız'a da İtalyan'a da iman gücüyle direnenlerdir.
Hilafet sancağı sayesinde ta Hindistan'daki Müslümanların desteği alındı.
Vatan işgalden kurtarıldıktan sonra sarıkları yüzünden idam edilenler milli mücadelenin en önemli neferleriydi.
Kuva-i Milliye neyse Hamas da odur.
Murat Bardakçı'nın ifadesiyle söylersek Hamas'a terör örgütü demek, İstiklal Harbi'ne, Kuvayi Milliye'ye terör örgütü demekle eş değerdir.