Çok sesli müzik seslendiren bir toplulukta her enstrümanın birbiriyle ilişkisi vardır. Elbette müzisyenlerin de... Son Konser, bir yaylı çalgılar dörtlüsünün müzikal ilişkileriyle özel hayatlarının birbirine karışması sonucu yaşanan duygusal ve mesleki krize odaklanıyor. Müzisyenlerin enstrümanlarının dörtlü içindeki konumuyla birbirleriyle bağlarının paralel süregitmesi üzerinden kuruyor öyküsünü.
Disiplinlerarası bir çalışma olarak yaratıcılığına; seçilen klasik müzik eserlerinin ve yorum konusundaki düşüncelerin yarattığı elit atmosferine rağmen Son Konser’de insan ilişkilerine dair banal kalıpların kullanılması bir çelişki doğuruyor. Bu çelişki filmin aleyhine işlese de müthiş oyuncu kadrosunun beklenen performansı vermesi sayesinde Son Konser, popcorn filmler arasından sıyrılıp şu günlerde izlenmesi gerekenler listesinde ilk sıraya yükseliyor. Ayazda Bir Yürek ayarında bir film beklemeyin elbette, henüz ikinci filmine imza atan yönetmen Yaron Zilberman bir Claude Sautet değil ve olmayacak.
The Fugue, 25 yıldır başarıyla varlığını sürdüren bir yaylı çalgılar dörtlüsü. İki keman, bir viyola ve viyolonselden oluşuyor. Gururla jübileye hazırlanırken çellist Peter’a Parkinson teşhisi konması topluluğu çözülmenin eşiğine getiriyor... Topluluğun tutkalı Peter, hemen sorumluluk duygusuyla yerini dolduracak bir müzisyen arayışına giriyor. Dostları ise bir yandan onun hastalığına içtenlikle üzülürken bir yandan da kendi aralarındaki hesabı kapatmak için yüzleşiyor, çatışıyor, hatalarının üstüne hata ekliyor...Senaristler, dörtlüye adını veren bir beste türü olan füg misali, kabaca bir temanın farklı seslerle yinelenmesini filmin dramatik yapısına uyarlamış.
Bir tür Şekspiryen trajedi
Birinci keman Daniel, karizmatik ve sert kişiliğiyle grubun müzikal lideri. Duygularını bastıran, içe dönük, fildişi kulesinde tek başına varolabileceği zannıyla yaşayan bir adam ama ortayaş bunalımından ve yalnızlıktan azade değil.Teknik mükemmeliyet Daniel’in tek ölçüsü olduğu için Peter’ın yerini dolduracak en iyi ismin hemen bulunmasından yana. İkinci keman Robert ile viyolacı Juliette evli; onların izinden gidip keman öğrenimi gören bir kızları var. Vaktinde Daniel’a aşık olduğunu öğrendiğimiz Juliette, Peter’ı bir tür baba figürü gibi gördüğü için onunla yola devam etmek, tedavi yöntemleri aramak istiyor. Hem müzisyen hem erkek olarak Daniel’dan sonra gelmenin sıkıntısını yaşayan Robert ise hiyerarşiyi kendi lehine değiştirecek bir yeniden yapılanmadan yana. Birinci keman olmak, daha tutkulu ve spontane yorumlar vermekten yana... Özel hayatında alevlendirmek istediği tutkunun ve karısının gözünde birinci erkek olma isteğinin dışavurumu bu mesleki atılım hevesi... Bir tür Şekspiryen trajedi (özellikle Kral Lear) gibi gelişen olayların içine Juliette ile Robert’ın Daniel’den ders alan güzel kızları Alexandra ile seksi bir Flamenco dansçısı girince denge hem duygusal hem dramatik anlamda hepten bozuluyor. Bir tür miras davası, eski defterler, aldatma, gizli aşklar Son Konser’i mizah da içerse Woody Allen filmi, konu uzatılsa pembe dizi olacak karışıma dönüştürüyor. Mekanın Manhattan olması da cabası!
Christopher Walken’ın onu izlemeye alışık olduğumuz karakterlerden tamamen farklı biçimde, babacan, dörtlünün ağabeyi Peter rolünde verdiği performansın altını çizmeli. Robert rolünde P. S.Hoffman, Juliette rolünde C. Keener ve Daniel rolünde M. Ivanir hakikaten çok başarılı. Bugüne dek hiçbir yaylı enstrüman çalmamış bu oyuncular ders alarak rollerine bürünmeye çalışmış. İlk filmi Watermarks bir belgesel olan yönetmen Yaron Zilberman da onların birer virtüoz olduklarına izleyici inandırabilmek için detaylı bir çalışma yapmış. İşin ustaları elbette “yutmamıştır” ama genel izleyici açısından inandırıcılık sorunu yok.
NOT: Son Konser filmi, 26 Temmuz tarihinde gösterime girecektir.
FİLMİN KÜNYESİ
Orjinal adı: A Late Quartet
Yönetmen: Yaron Zilberman
Senaryo: Seth Grossman, Yaron Zilberman
Görüntü: Frederick Elmes
Müzik: Angelo Badalamenti
Oyuncu: Christopher Walken, Philip Seymour Hoffman, Catherine Keener, Mark Ivanir