En usta sanatçıların bile korkulu rüyasıdır sahne korkusu. Sahne fobisi diye de adlandırdığımız bu korku seyirci karşısında konuşma ya da performans sergileme esnasında aşırı endişe ve anksiyete reaksiyonuyla kendini gösterir. Birçok sanatçının en büyük sorunu icradan ziyade bu korkudur. Kişide sahneye çıkacağını düşündüğünde ve sahneye çıktığında soğuk terleme, avuç içi terlemesi, çarpıntı, el ve bacaklarda titreme, nefes almada zorlanma, yüzde istemsiz atmalar, dikkat ve konsantrasyonda dağılma gözlenir.
Sahneye yeni çıkan kişilerde başlangıçta alışkanlık devresi boyunca hafif bir heyecan söz konusu olabilir. Bunu sahne korkusu olarak yorumlamıyoruz. Genelde mükemmeliyetçi, detaycı, aşırı titiz, başarı odaklı, yanlışa tahammülü olmayan, hatayı değersizlik veya yetersizlik olarak telakki edenlerde görülür. Sanatçı tanınan ve seyircinin beklentisinin yüksek olduğu bir sanatçıysa bu korku daha da derinleşir. Bir de ustalaşmak kaygıyı azaltmıyor bilakis artırıyor. Özellikle ilerleyen yaşlarda gençlik yıllarındaki performansın tabi olarak altına düşüleceğinden endişe artıyor ve birçok sanatçı ustalık döneminde erkenden sanatı bırakma noktasına bile gelebiliyor.
EMDR YÖNTEMİ EN İYİ ÇÖZÜM
Sahne korkusu genellikle çocuklukta hata yapma korkusunun bir uzantısı olarak ortaya çıkıyor. Bazen de talihsiz bir sahne deneyiminden sonra da başlayabiliyor. Burada yapılacak olan geçmişten gelen bu korkunun sebebini yani travmayı işlemek ve kişinin sahne algısını kaygı yaşamayacak seviyeye getirmektir. Bu konuda EMDR terapisi son derece etkilidir. Yöntem travmaları sıfırladığı gibi “Yeniden süreçlendirme” çalışmasıyla sahne algısını olumluya çeviriyor.
Emektar sanatçılara bir mesaj: İcrayı güzelleştiren sesten veya hızlı çalmaktan ziyade birikim ve hissiyattır. Sesin güzelliği, çalmadaki teknik seviye önemlidir. Ancak samimiyet ve hissiyat yoksa bir anlam ifade etmez. Yılların yaşanmışlığını söyleyen kısık ve kırçıllı bir ses benim ruhsuz ve donuk bir sesten çok daha etkileyicidir.