Cumhur İttifakının adayı Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğu için iktidar bloğu bir arayış içinde değil.
Arayış muhalefet bloğunda.
Hem erken seçim istiyorlar, hem de adaylarını nasıl belirleyecekleri konusunda hâlâ kararsızlar.
Hatta birbirlerine ayak oyunları çekiyorlar.
CHP'den birileri "adayımız Kılıçdaroğlu" diye konuşuyor.
İYİ Parti'den kimileri de karşılık veriyor: "Adayımız Akşener..."
Önlerinde iki yol var.
Birincisi, her parti kendi adayını/genel başkanını aday gösterir. İlk turda hiçbiri seçilemeyeceği için seçimin ikinci tura kalması durumunda en fazla oy alanı desteklerler.
Bu durumda mecburen CHP adayı olan Kılıçdaroğlu en fazla oyu alır.
İyi de diğer partiler Kılıçdaroğlu'nun kazanması için tabanlarını ikna edebilirler mi?
Çok zor...
Bunu başta Kılıçdaroğlu diğer liderler de görüyor, biliyor.
CHP lideri, sürekli "adayımızı dostlarımızla birlikte belirleyeceğiz" diye boşuna tekrarlamıyor.
O halde muhalefet için kuvvetli ihtimal ikinci yoldur. Yani seçim öncesinde ortak bir aday belirlemek...
Böyle bir aday olabilir mi?
Bu aday, mutlaka HDP'nin onay vereceği bir aday olmak zorunda. Çünkü HDP desteklemezse, ortak adayın kazanması asla mümkün değil. Biden projesinde de HDP'nin dışlanmaması var.
Bunun anlamı şu: Muhalefet liderleri, HDP ile pazarlığa oturmak zorunda. HDP bunu bildiği için son günlerde şartlarını dillendirmeye başladı: 1. Öcalan'a tecridin kaldırılması. 2. Kayyum uygulamasına son verilmesi 3. Cezaevindeki HDP'lilerin salıverilmesi...
HDP'nin destek vereceği adayı, diğer parti yöneticileri tabanlarına nasıl kabul ettirecek, benimsetecek?
İki ucu da tutulamayacak bir değnek...
Böyle bir aday bulunabilir mi?
Fehmi Koru, "var, Abdullah Gül..." diyor. "Abdullah Gül olmazsa, onun gibi biri olmalı ama o da yok ki..." diyor.
İlla da Abdullah Gül diyor.
Abdullah Gül, günlerdir bu çıkışa bir şey demiyor.
Bu, Fehmi Koru'nun kendi sevdası mıdır? Yoksa Abdullah Gül'ün ve onu isteyenlerin bir çalışması mıdır, bilmiyoruz. Çünkü Gül bir açıklama yapmıyor...
İyi de Gül bir defa denedi, olmadı. Şimdi cebine mavi boncuk mu kondu?
Velhasıl muhalefetin işi gerçekten zor. HDP'yi bırakamıyorlar, açıktan git de diyemiyorlar.
HDP ile sıkıntıların dışında CHP ile diğer partilerin fikri/kültürel/yaşam farklılıkları da başka bir problem kaynağı.
CHP'li Edremit belediyesi çarşafa zincir vurdu. Karamollaoğlu, Akşener, Babacan, Davutoğlu, eskinin dava insanları olduklarını hatırlatan bir tepki veremediler. Sade suya tirit kabilinden birkaç kelam eden olduysa da bu partilerin tabanlarındaki homurtuları duymamak için sağır olmak gerekir...
Son rezillik de İzmir'de yaşandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde düzenlenen "Yerel Yönetimler Dünya Teşkilatı Kültür Zirvesi"nin gala gecesinde, "semazen" temasıyla üzeri çıplak dansçının gösterisi vardı.
CHP ile diğer muhalefet partilerinin zihniyeti, dünya görüşü birbirine tamamen zıt.
Hele PKK'nın siyasî partisi HDP ile devlet, millet, vatan, bayrak değerlerinde bir ve beraber değiller.
İttifaklarının adı Millet İttifakı ama HDP millet demiyor, "halklar" diyor...
Bugüne kadar Kılıçdaroğlu, Akşener, Karamollaoğlu, Davutoğlu, Babacan bu "halklar" dayatmasına tek kelime etmedi.
Tek ortak noktaları Erdoğan düşmanlığı.
Değilse 30 Ağustos zaferinin, İzmir'in kurtuluşunun valsla kutlanması nasıl izah edilebilir?
Aralarındaki bu derin çatlak, Cumhurbaşkanlığı seçimine doğru pek çok siyasî çatlağı da beraberinde getirecek.