Şu günlerde beni en fazla rahatsız eden konu birden çok yerde bulunamayışım... Bir ara ciddi ciddi ‘klonlama’ teknolojisine bel bağlamıştım; teknolojinin aynı anda bir çok yerde bulunmama fırsat verecek derecede gelişeceği umudundaydım. Anladığım kadarıyla, ‘klonlama’ işini koyun ‘Dolly’ ile başlatanlar, ortaya çıkan tablodan pek memnun kalmadılar...
Ne çare, “Mutlaka orada olmalıyım” dediğim bir sürü etkinliğe çok da istediğim halde katılamıyorum...
Suat KınıkoğluGerman Marshall Fund Türkiye başkanlığı sonrası Ak Parti’den milletvekilliği yapmıştı; iki yıldır ‘İstanbul Forum’ adıyla ses getiren toplantılar düzenliyor... Bu yılki önceki gün yabancı konukların İstanbul’a gelişiyle başladı. İki gün sürecek toplantılarda, Ortadoğu’da değişim dinamikleri, Türkiye’nin gelişmelere katkıları ve Kürt sorunu masaya yatırılacak...
Zihnim bütünüyle orada, ama vücudum başka yerde... Bu sebeple de, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün açış konuşmasını kaçırdığım gibi, ABD’den gelen Peter Van Praagh, Mohamed Elfayoumi, Henri Barkey’in, Almanya’dan Michael Thumann ile Gerald Knaus’un, İsrail’den Shloma Avineri’nin, Lübnan’dan Sarkis Naoum’un, Bulgaristan’dan İvan Krastev’in, Rusya’dan Vitali Naumkin’in, Erbil’den Safeen Dizayee’nin ve tabii Türk uzmanların konuşmalarını dinleyemeyeceğim...
‘İstanbul Forum’a katılamadım da eş-zamanlı düzenlenen ‘Uluslararası Türk-Arap Diyalogu Birliği’nin kentimizde yapılması kararlaştırılan genel kurul toplantısına katılabildim mi? Cumhurbaşkanlığı Ortadoğu Başdanışmanı Erşat Hürmüzlü’nün, bu kurumun oluşması, resmiyet kazanması ve kendi ayakları üzerinde durma noktasına gelmesi için verdiği mücadeleyi takdir etmeme rağmen, değerli yabancı konukların uzaklardan geleceği bu toplantıda da çok istediğim halde bulunamayacağım.
Zihnim bu iki etkinlikte olduğu halde, ayaklarım beni başka istikametlere çekiyor...
Türkiye çok uzun süredir dünyanın ilgi odağı. Sadece İstanbul ve Ankara’da ülkemiz ve bölgemizle ilgili toplantılar düzenlenmiyor; dünyanın neredeyse bütün başkentlerinde değişik etkinliklerde ülkemizin adı geçiyor. Ayrıca iş dünyamız ve bürokrasimiz de hareketli; gün geçmiyor ki, bir örgüt veya bir bakan, yanına bizlerden birilerini alıp bir başka ülkeye gitmesin...
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için New York’ta bulunduğu sırada, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin de yan etkinliklere katılmak üzere bürokratları ve gazetecilerle birlikte gelmişti...
Ayrıca İhracatçılar Birliği ABD’li ticari kuruluşlarla ikili ve çoklu ilişkiler kurmak üzere New York’taydı eş-zamanlı olarak; onların varlığını meslektaşlarımızın bizim otelde kalmalarından öğrendim...
Şimdi de, Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı bir grup yerli ve yabancı yatırımcıyla birlikte ABD’de ve Amerikalı yatırımcılarla yaptıkları temasları onları izleyen meslektaşlarımızın yazdıklarından okuyorum.
Eskiden “Bizde düşünce üreten kuruluş yok” şikâyeti dillendirilirdi; şimdi hem çok sayıda ‘think-tankımız’ var, hem de onlardan bazılarının dünyanın çeşitli başkentlerinde temsilcilikleri bulunuyor... Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış AA temsilciliğiyle birlikte MÜSİAD’ın da Brüksel temsilciliğini hizmete açtı bu hafta...
Gündüz faaliyetleri bölünmeyi gerektirecek kadar yoğun da akşamları farklı mı sanki... İstanbul’un dört bir tarafında katılmamı bekleyen davetler, resepsiyonlar, yemekler düzenleniyor ve bunların çoğuna gitmek nasip olmuyor.
TÜSİAD’ın Yüksek İstişare Kurulu öncesi Sakıp Sabancı Müzesi’nde düzenlediği davete gittim; Ülker Grubu’nun Godiva markasının beş yıl içerisinde kat ettiği göz kamaştırıcı mesafeyi paylaştığı yemekli davette de bulundum. “Gittim, bulundum” desem de diğer bazı meşguliyetlerim yüzünden şöyle bir uğrayabiliyorum akşam yapılan etkinliklere; ortalık hareketlenirken ayrılmak zorunda kaldığım çok oluyor...
Yurtdışından gelen davetlerden pek azına icabet edebildiğimi de eklemeliyim.
İçinizden bazılarının “Şart mıdır, gitme be adam” diye söylendiğini duyar gibiyim. Evet, şarttır. Gazeteci dediğin, biraz da katıldığı ortamlardan beslenir... Keşke her davette bulunabilsem...
Klonlanmayı bekliyorum.