Bu hafta size iki konudan bahsedeceğim. Birincisi oğlumla yaşadığım ve tüm ebeveynleri ilgilendiren çocuğa güvenme, ona bunu hissettirme meselesi. İkincisi ise çocuklara daha fazla sebze yedirmenin yöntemi...
Birkaç tişört almak için gittiğimiz alışveriş merkezinde karnımız da acıktığı için bir şeyler yedik. Tam kalkacağız Elvan ile Kerem tuvalete gitmek istedi. Ben etrafıma bakınıp tuvalet nerede diye aranırken Kerem “Ben yerini biliyorum” dedi. Takıldık peşine. Bu arada benim gözüm de tabelalarda. Sonra yere dökülen kolayı silmek için oraya gelen bir temizlik görevlisine tuvaletlerin nerede olduğunu sordum. O sırada önüm sıra giden Kerem’in ilerdiği yönü gösterip “Falanca mağazanın yanında” dedi. Kerem beni bekledi, yüzüme uzun uzun baktı ve “Anne biliyor musun, bazen bana güvenip güvenmediğine emin olamıyorum?” dedi.
Bu sefer uzun uzun bakma sırası bana geldi. O, devam etti “Ben sana tuvaletin yerini bildiğimi söylerken sen başkalarına sorma ihtiyacı hissediyorsun. Anlamıyorum!” E, açıkçası ben de anlamıyorum. Hele de gerçek yüzüme bu kadar net bir şekilde çarpılınca. Sonra kendimi toparlayıp “Oğlum, güvenmediğim sen değilsin. Galiba kendime güvenemedim!” dedim. Sonra, büyüme döneminde sıkça işittiğim “Biz sana güveniyoruz da çevreye güvenemiyoruz!” sözleri geldi. Kendime hazırladığım 'Bunları yapma listesi'nin başında yer alan bu sözü söylememe ramak mı kalacaktı ileride? Durdum şöyle bir... Aslında Kerem’in beni sözleriyle elimden tutup getirdiği 'noktalar' sıklaşıyor şu aralar. Geçenlerde yaptığı çok basit bir şey için “Teşekkür ederim” demiştim aklım başka bir yerdeyken. “Bu kadar basit bir şey için neden teşekkür ettiğini anlayamıyorum!” dedi sakin sakin. Sonra da işine devam etti. Çocukluğun olayları 'basitçe, sade ve net' görmemizi sağlayan gözlüklerini ne zaman çıkardığımızı bilmiyorum ama ben çocuklarım sayesinde onları sık sık yeniden taktığım için çok mutluyum. Umuyorum ki bir uyarıya gerek kalmadan da o gözlüklerle bakabileceğim etrafa. Bundan en çok mutlu olan elbette çocuklar olacak yine.
ONLARLA MUTFAĞA GİRİN
Şimdi gelelim buradan beslenme konusuna... Çocukların anne babalarıyla kurdukları ilişkide onları yakından gözlemleyip birlikte vakit geçirmeleri tüm davranışlarını ve tercihlerin etkiliyor. Merkezi Lozan’da bulunan Nestlé Araştırma Merkezi’ndeki bilim insanlarının, çocukların beslenme alışkanlıkları üzerine yaptığı araştırma da işin yemek kısmına dair çarpıcı veriler içeriyor. Buna göre ebeveynleriyle birlikte yemek hazırlama sürecine dahil olan çocuklar, daha yüksek oranda sebze tüketiyormuş. 47 ebeveynin katıldığı araştırmada, ebeveynlerden 6-10 yaş aralığındaki çocuklarıyla birlikte tavuk pane, salata, karnabahar ve makarna dahil çeşitli malzemelerden yemek hazırlaması istenmiş. Deneye katılan çocukların yarısı hem salata malzemelerini birleştirmiş hem de ebeveynlerinin tavuk parçalarını kaplamasına yardımcı olmuş. Diğer yarısı ise anne ve babaları yemek hazırlarken ayrı bir yerde oyun oynamış.
Ebeveynleriyle birlikte yemek yapan çocuklar neredeyse yüzde 76’sı daha fazla salata ile yüzde 27 oranında daha fazla tavuk tüketmiş. Ortalama sonuçlara göre yemek pişirmeye eşlik eden çocukların etmeyen çocuklara göre yüzde 25 oranında daha fazla kalori aldığı belirlenmiş. Araştırmaya katılan beslenme uzmanları, ebeveynler ve çocukların birlikte yemek yapmasının sadece gıda alımı üzerindeki olumlu etkilerinden değil, aynı zamanda ebeveynler ve çocukların birlikte iyi vakit geçirmesinden dolayı da faydalı olabileceğini belirtiyor. Uzmanlar, çocukların, aile için yemek yaptıklarında kendilerini daha bağımsız ve gururlu hissettiklerini ifade ediyor.