Geçtiğimiz Cumartesi günü Star Gazetesi’nin spor sayfalarında yazım çıkmadı.
Malum, geçtiğimiz Cuma akşamı Romanya ile oynuyorduk, yazımı erken göndermek istedim ama yazımın içeriği A Milli Takımımızın teknik direktörü için biraz eleştirel olacağı için vazgeçtim, sayfa yöneticileri ricamı kırmadılar, bir hafta için ve ilk defa yazımı atladım.
Perşembe akşamı eşim yurt dışından geldi, kendisini Atatürk Havaalanı’nda karşıladım ve Kadıköy tarafında bir yere yemek yemeye gittik.
Yemek esnasında gözüm bir ara restorandaki ekrana takıldı, baktım Milli Takım teknik direktörü sayın Abdullah Avcı yarınki (geçtiğimiz Cuma) Romanya maçı için yorum yapıyor, ister istemez gözüm, kulağım kısa bir süre ekrana takıldı.
Sayın Abdullah Avcı, Milli Takım teknik direktörü, Cuma gecesi Romanya karşısına, kendi sahamızda, Kadıköy’de oynadığımızı bir kez daha hatırlayalım, “SAHAYA KAZANMAK İÇİN ÇIKACAĞIMIZI” söylüyordu.
Cuma günü maçtan önce, Romanya maçının skorunu bilmeden yazımı yazmak durumunda olsa idim, Sayın Abdullah Avcı’nın bu demeci, bu değerlendirmesinden sonra maçı kazanma ihtimalimizin olamayacağını yazmak zorunda kalacaktım.
Düşünün, kendi sahamızda, Kadıköy’de oynuyoruz, rakibimiz de Romanya.. Romanya’yı asla küçümsemiyorum, sonuç da zaten küçümsenmemesi gerektiğini ortaya koydu ama unutmayalım rakip de 1970’in Brezilya’sı da pek değil.
Bu maça zaten mutlaka ve mutlaka kazanmak için çıkmak zorundayız, başka bir alternatifin olmaması şart.
Sayın Abdullah Avcı’nın maçtan bir gün önce kullandığı “Sahaya kazanmak için çıkacağız” ifadesi ister istemez insanın ve bizim futbolcuların aklına ortada başka ihtimallerin de olabileceğini sokuyor.
Böyle bir demeç, kendi sahamızda, dünyanın en büyük takımı olmayan Romanya ile oynayacak isek, neden verilir?
Bu demeçten sonra, futbolcuların, ne kadar profesyonel olurlarsa olsunlar, sahaya yüzde yüz bir özgüvenle çıkmalarını beklemek mümkün müdür?
Aslında bu söylediğimin kendi sahamız ya da deplasman, her yer için geçerli olduğunu da düşünüyorum. Hangi takımla oynadığımızın da çok önemi olmaması lazım. Söz konusu olan Milli Takım, dünyanın en pahalı on liginden birisi olan bir Lig’den seçilmiş ve Avrupa’da, iyi takımlarda oynayan oyuncularımızla takviye görmüş bir takım.
Bu takımın, kendi sahamız ya da deplasman, rakip kim olursa olsun, zaten hiç tartışmasız, bunu dile bile getirmeye gerek olmadan sahaya kazanmak için çıkması lazım.
Eğer bu böyle olamıyor ise, bir dizi konunun ivedilikle gözden geçirilmesi şart.
Muhtemelen de en başta, Avrupa’nın en pahalı yedi liginden biri olduğumuz gerçeği (!) gözden geçirilmeli.
Ligimizin kalitesi, Milli Takım’ın aldığı üzücü sonuçlar bana, oyuncu ve buna bağlı olarak lig fiyatlarının yanlış oluştuğu, fiyatların gerçekleri yansıtmadığı izlenimini vermeye başladı.
Bu durum bir yanlış değerlendirme midir, yoksa kasıtlı mıdır, bunu önümüzdeki dönemlerde galiba tartışmaya başlayacağız.