İlk yazıda ele aldığımız başlıklara sizlerden birçok katkı geldi. Bu mesajlar içinde en çok sorulan sorulardan biri de şuydu; Yiğit bey, yazıda da bahsettiğiniz “hastalık pazarlama” mekanizmaları nasıl çalışıyor?
Sevgili dostlar, konuya bu “açıdan” bakalım ve detaylandırarak devam edelim...
Bu kavramları yıllar önce ortaya tüm detaylarıyla çok net olarak koyan bir kitaptan bahsetmek istiyorum, kitabın adı “Satılık Hastalıklar”, yazarları Ray Moynihan ve Alan Cassels... Çalışma “nasıl hasta edildiğimizi ve sonrasında nasıl pazarlamanın ana maddesi” olduğumuzu çok açık şekilde detaylandırırken, bu “iğrenç oyunu oynayanların da” korkunç denebilecek açıklamalarını aktarıyor...
Peki ne diyor “insan sağlığını banka hesaplarına tahvil etmeye çalışanlar?
Kitaptan bir alıntıyı paylaşarak başlayalım; “...30 yıl önceydi. Dünyanın en tanınmış ilaç şirketlerinden Merck’in genel müdürü Henry Gadsden, Fortune Dergisi’ne sıkıntılarını anlatıyordu. Çok samimiydi. Emekliliği yaklaşmakta olan Gadsden ‘İlaç pazarının hasta insanlarla sınırlı olmasının sıkıntı yarattığını’ söyledi. Hayali gerçekten büyüktü; ‘sağlıklı insanlara yönelik ilaç üretmek’. Bu demeçten 30 yıl sonra hayalleri gerçek oldu”... Okuduğunuz bölüm 30 yıl önce yapılan bir röportajda, bir ilaç firmasının yöneticisinin hayali ve sonrasında bu hayale yönelik ortaya çıkanları net olarak ortaya koyuyor! O gün için bir “hayaldi”, günümüz dünyasında bundan fazlası GERÇEK oldu!
Sevgili dostlar, kitaptaki korkunç detaylar bu kadar da değil, alıntı yapmaya devam edelim: “...Dünyanın en büyük ilaç şirketlerinin pazarlama stratejileri saldırgan bir biçimde sağlıklı ve iyi durumdaki insanları hedefliyor. Günlük hayatın iniş-çıkışları sinir hastalıkları haline getirildi, genel şikâyetler korkunç hastalıklara dönüştürüldü. İçimizdeki yaşlanma, ölüm ve hastalık korkularını kaşıyan yüz milyarlarca dolarlık ilaç endüstrisi, yaptığı promosyon kampanyalarıyla insan olmanın anlamını değiştiriyor. ABD’de ilaç harcamaları sadece 6 yıl içinde % 100 artış gösterdi. Kalp ilaçları ve antidepresanlar gibi reklamı en fazla yapılan ilaçların reçetelenmesinde patlama var... “
Sonuç 1: 2004 yılında sadece Amerika’da 40 milyon kişi “statin” yani antikolesterol ilacı kullanırken bu sayı 2012-2013 döneminde Amerikan halkının üçte birini geçmiş durumda! Bu örneği dünya geneline yayar ve Türkiye gibi nüfusu yüksek ülkelerdeki artışı da eklerseniz; antidepresan, statin ve antiromatizmal ilaçlarda gelinen sayı dünya için tek kelimeyle, korkunç!
Sonuç 2: Türkiye’de de özellikle antidepresan ve antikolesterol haplarının kullanımında inanılmaz noktalara ulaşılmış durumda! Yolda gördüğünüz her 30-70 arası 4 vatandaşımızdan biri kolesterol hapı kıskacında, gördüğünüz her 3 genç insanımızdan biri de antidepresan tuzağına düşmüş veya düşmek üzere! Ve en önemlisi “kullanımda artış” devam ediyor!
Sonuç 3: Dünya ilaç sektörü “bağımlı hale getirme” üzerinden çalışmaya devam ediyor ve bağımlı hale gelen-korkutarak getirilen her kullanıcı aylık-yıllık ödeme değeri üzerinden şirketlerin piyasa değer artışı olarak hesaba katılıyor! Sistem korkunç ve acımasız!
Son söz: YENİ BİYOLOJİK DÜNYA DÜZENİ, “insanlığa karşı bütün unsurlarıyla” kuruluyor ve hayata geçiriliyor! Türkiye gibi “bilinçli bir DEVLET dinamiğine” sahip ülkeler karşı koyarken-koymaya çalışırken, birçok ülke insanı, DEVLETLERİ olayın farkında bile olmadığı için bu DÜZEN’e kurban oluyorlar... Bu bilinç ve yapılan ortaya net olarak konulamazsa insanlığın işi zor! Kaldığımız yerden devam edeceğiz, konu çok önemli!