Tarih yazmaya kalktığında, sahada imlâ hatası yapmayacaksın... Beşiktaş bunu bildiği için; rakibe yönelik yüklemelerinde dengesiz kalmamak adına, mecburen kontrollü atak yapıyordu. Bu da, baskımızın rakibin üzerinde telaş/korku/panik türü sendelemeler yaratmasına ve hatalar yapmasına olanak tanımadı. Zaten Cenk Tosun’un uzaktan iki şutu dışında, yürek hoplatan pozisyonumuz da olmadı. Tehditkâr değildik.
Gene de Talisca’nın dönerek attığı golle, öne geçmesini bildik. 1-0 öne geçiş hevesimizi/heyecanımızı/maça odaklanmamızı arttırdı ama; Lyon maçın başından itibaren sergilediği etkin takım oyununu, tempo arttırarak besledi. Lacazette kısa sürede bunu ödüllendirmesini bildi. Attığı gol dışında, bir şutu da direkten döndü.
***
Şoka girmedik ama biraz sarsıldık. Bu yüzden, ataklarımız biraz savruk olmaya başladı. Arabamız iyi ve hızlı gidiyor gibi görünse de, balans ayarımız bozuktu. Direksiyon sağa-sola kayma yapıyordu. Rakibi bir türlü sindiremiyor, aksine cesaretlendiriyorduk.
İkinci yarıya, daha önce yapmadıklarımız veya yapamadıklarımızı sergileyerek başladık. Baskımız direnç ve moral kırıcıydı... Talisca ve Cenk’le durmadan goller kaçırıyorduk. Lyon’un ilk defa başı döndü... İşte bu sayede tabelayı değiştirdik. Takım zaten iyiydi ama; özellikle Talisca harika/müthiş/inanılmaz oynuyordu.
2-1’den sonra yenebilecek talihsiz bir golün, bizi sürükleyeceği felaket korkusu; tempoyu kontrolü hale getirmeye zorladı. Babel o inanılmaz şekilde kaçırdığı golü atsa, maç uzatmaya bile gitmeyecekti. Ama ne yazık ki, arka arkaya iki penaltı atışını kaçırınca, yarı fi nal şansı da kaçtı. Oysa çok müthiş bir mücadele vermiştik. Yazık oldu.